HDP'nin Diyarbakır'da başlattığı 'Vicdan ve Adalet Nöbeti' İstanbul ve Van'ın ardından İzmir'de devam edecek.
HDP’nin Van’da sonlandırdığı 'Vicdan ve Adalet Nöbeti'nde HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Van Milletvekili Nadir Yıldırım söz aldı. Gündemine çözüm sürecini ve Abdullah Öcalan’a uygulanan görüş yasağını alan Yıldırım, “Biz ana odağı çözüme kavuşturunca, toplumun diğer sorunlarının da çözüm sürecine girebileceğini geçmiş dönemlerde yaşadık.En çarpıcı şekilde de 2013 – 2015 tarihleri arasında Sayın Öcalan’la birlikte yürütülen Kürt sorununun demokratik çözümünü, demokratik bir Türkiye hedefleyen diyalog ve müzakere süreci bize bunu net şekilde göstermiştir.” diye konuştu.
Vicdan ve Adalet Nöbetinin gerçekleştiği Musa Anter ve Barış Parkı’nda düzenlenen basın toplantısına HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Van milletvekilleri Lezgin Botan, Adem Geveri, Bedia Özgökçe Ertan, Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan, Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman, Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan, Urfa Milletvekili Dilek Öcalan katıldı.
Nadir Yıldırım’ın konuşmasından öne çıkan kısımlar şu şekilde:
Ülkenin 100 yıllık gelişim sürecinde aşılmamış, kangrenleşmiş esas sorunları vardır. Biz bu sorunların hepsini demokrasi, özgürlük, adalet sorunu olarak tanımlayabiliriz.
Ama sadece bu kavramlarla tanımlamak yanlış sonuçlar doğurabilir. Temel sorunları doğru tanımlamak her siyasal organizasyonun amacı olmalıdır. Bizi de ülkenin temel sorununu Kürt sorunu olarak tanımlıyoruz.
Kürt sorununa bağlı adalet, demokrasi ve eşitlik gibi bütün sorunlar çözümsüz kalmıştır. Biz ana odağı çözüme kavuşturunca, toplumun diğer sorunlarının da çözüm sürecine girebileceğini geçmiş dönemlerde yaşadık.
En çarpıcı şekilde de 2013 – 2015 tarihleri arasında Sayın Öcalan’la birlikte yürütülen Kürt sorununun demokratik çözümünü, demokratik bir Türkiye hedefleyen diyalog ve müzakere süreci bize bunu net şekilde göstermiştir.
2013-2015 yılları arasında ülkemizdeki tüm inanç sorunları, toplumsal değerler yaygın bir şekilde tartışılmaya başlandı. Ülkedeki azınlıkların eşit yaşam koşulları yeniden tartışılmaya başlandı.
Dönemin iktidarı lakayıt çalıştaylarla çözümsüzlüğü üreten bir tarza dönüştürdüyse de toplum ilk kez bu sorunları detaylı, açıkça tartıştı. Kadın sorunundan çocuk sorununa, ekolojiye, hatta spor alanındaki sorunlar bile Sayın Öcalan’ın büyük bir emekle oluşturduğu süreçte tartışıldı. En azından toplumun fikir edinme süreci geliştirilirdi. Çünkü iktidarların manipülasyonuyla yıllarca toplum yanlış bilgilendirilmişti.
2013-2015 süreç unutulmayacak tarihsel bir süreçtir. İmralı’da Sayın Öcalan ve partimizin heyeti aracılığıyla yürütülen süreç sadece Türkiye’deki sorunlara ilişkin değildi. Aynı zamanda Ortadoğu’daki sorunlar barışla diyalogla çözüm imkanı bulmuştu. Öcalan bunları net bir şekilde söylemişti:
"Erdoğan’ın Çillerleşme sürecini engellemek gerekiyor"
“Eğer biz ülkedeki sorunları, demokrasiyi esas alarak çözersek askeri vesayete söz verebiliriz. Ülkenin ve mevcut iktidarın önünde iki yol vardır, ya Özallaşacak ya da Çillerleşecek hatta Çiller’i aşacak bir pozisyona girecek. Onun için benim kaygım var. Tayyip Erdoğan’ın Çillerleşme sürecini engellemek gerekiyor.”
"Öcalan'nın konuşacağı koşulları yaratmak gerekiyor"
Parti olarak yeni dönem mücadele programımızın esas hedef ve alanlarından biri İmralı özel rejimini kırmak, İmralı tecridine son vermektir. Öcalan’ın konuşacağı koşulları yaratmak gerekmektedir.
Sağlık, güvenlik, özgür hareket etme ve konuşma koşullarının bir an önce yaratılması gerekir. Son 7 yıldır anayasaya aykırı ve hukuksuz bir şekilde avukatlarıyla 5 nisan 2015’ten bu yana hiçbir heyetle görüştürülmeyen, 3 yıldır ailesiyle görüşmeyen, kendisinden hiçbir şekilde haberdar olmadığımız bir konumda.
Bunun en pespaye hukuk kurallarında bile karşılığı yoktur. Dünya siyaset tarihinde bu denli uzun süre kendisinden haber alınamayan biricik örnektir.
Aslında kendisinin geliştirdiği “faşizmin tahkim edilmesi” sistemi de biriciktir. Bu mücadelenin merkezine kesinlikle Öcalan’ın özgür hareket etme, sağlık ve güvenlik koşullarının yaratılmasını temel mücadele alanı olmasını gerçekleştirebilirsek, bu koşulları yaratırsak, barış demokrasi koşulları oluşacak. Ülke, halk özgür olacak. Birlikte yaşam koşulları oluşacak.