Gündem

HDP'nin profesör vekili: LGBTİ eylemlerinde Ramazan'a ve kutsallara hakaret ediliyor

"İslami değerleri hiçe saymalarının faturası HDP’ye kesilmektedir"

29 Haziran 2016 18:05

HDP Siirt Milletvekili Prof. Kadri Yıldırım, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında HDP içerisinde bazı bileşen veya bireylerin İslami değerleri ve kutsalları hiçe saymalarının faturasının bir bütün olarak HDP’ye  kesildiğine dikkat çekerek  LGBTİ yürüyüşüne verilen desteği  eleştirdi.  Prof. Yıldırım, “Bileşen veya bireylerimizin LGBTİ eylemlerinde, yürüyüşlerinde Ramazan ayına -ki bu İslam kutsallarından birisidir- hakaret edildiği bir ortamda partimiz adına orada bulunmaları ve bu hakarete ses çıkarmamaları gizli bağlamda sanki bu yapılanları benimsiyor gibi oluşuyor halkımız bundan rahatsızlık duymaktadır” dedi. 

Partinin geleceğini düşünerek yapıcı eleştiri hakkını kullandığını bu nedenle ‘ihanet etmek, ikinci falanca olmak, çatlak oluşturmak, parti disiplininin dışına çıkmak’ gibi ithamları şimdiden reddettiğini anlatan Prof. Yıldırım, yeni bir partinin doğru olmayacağını ancak HDP’nin Müslüman Kürt halkının beklentilerine göre kendini revize etmesinin daha yararlı olacağına inandığını söyledi. Yıldırım, “Bugün MHP de dâhil olmak üzere meclisteki partilerde değişimin gereğine inanılıyorsa HDP’nin bundan geri kalmak istemesi veya bu yöndeki talepleri önemsememesi elbette düşünülemez” dedi.

Prof. Yıldırım’ın basın toplantısındaki konuşması şöyle:

“İçlerinde ömrümü geçirdiğim ve oylarını aldığım Müslüman Kürt halkı eleştiri ve özeleştiri bağlamında bazı hislerine tercüman olmamı istiyor ve profilim bu hisleri partimle ve kamuoyuyla paylaşmamı gerektiriyor

“Halkımız beni 6-7 yıl Kürt medreselerinde İslamî ilimleri tahsil eden; yüksek lisanstan Profesörlüğe kadar İlahiyat üzerine ihtisas yapan; Teoloji ile birlikte Kürdoloji akademisyeni biri olarak tanımakta ve bu bağlamda hislerine tercüman olmamı istemektedir. Ben de bu profilim gereği halkımın hislerine ve taleplerine tercüman olmayı bir görev sayıyorum. Eleştiri ve özeleştiri kişileri ve oluşumları tekâmüle götüren önemli iki olgudur. Şimdiye kadar gerektiğinde AKP’yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve bazen hukuk ve etik dışına çıkan güvenlik güçlerini eleştirdiğim gibi bundan sonra da bu eleştiri hakkımı kullanmaya devam edeceğim. Ancak bu durum gerektiğinde kendi partimi de eleştirmeme engel değildir. Kimden gelirse gelsin doğru doğrudur, yanlış yanlıştır. Partimin geleceğini düşünerek yapıcı eleştiri hakkımı kullanıyorum. Dolayısıyla ihanet etmek, ikinci falanca olmak, çatlak oluşturmak, parti disiplininin dışına çıkmak gibi ithamları şimdiden reddediyorum. 

“Partimiz HDP’ye verilen oyların yaklaşık % 95’inin sahibi olan Müslüman Kürt halkının haklı bazı beklentileri vardır ve parti olarak bu beklentileri dikkate almak zorundayız

“Her şeyden önce bir parti kendisine oy ve destek veren büyük halk kitlesini toplumsal karşılıkları çok düşük olan bazı bileşenlerinin ideolojilerine uyarlamak yerine, kendini maddi ve manevi olarak o geniş halk kitlesine uyarlamalı, ona göre kendini dizayn etmeli ve tavandan tabana yetkili organlarını ve teşkilatlanmasını âdil bir temsil oranıyla oluşturmalıdır. Bilindiği gibi HDP’de Müslüman Kürt halkından başka bazı ideoloji, etnik köken ve inanç sahibi bileşenler vardır. Normal şartlarda tabii ki bu mozaik memnuniyet vericidir. Fakat dışarıya yansıyan görüntü şudur:

Adı geçen bileşenlerden kontenjan olarak seçilen milletvekillerinin kitlesel tabanları onları seçebilecek bir nicelik potansiyeline sahip değildir. Onları da Müslüman Kürt halkı seçmiştir. Fakat milletvekili olsun olmasın gerek partiyi sevk ve idare etmede, gerek teşkil edilen karar ve danışma organlarında yapılan görevlendirmelerde, gerekse il ve ilçelerde oluşturulan teşkilatlarda 3-4 sembolik isimden başka Müslüman Kürt halkının beklentileri karşılanmış değildir. Dolayısıyla gerek milletvekili adayları belirlenirken, gerekse partinin karar ve danışma organları ile il ve ilçe teşkilatları oluşturulurken Müslüman Kürt halkı ‘ben kendimi şu adayda, şu organda, şu teşkilatta görüyorum’  diyebilmelidir.  Bunun aksine olan uygulamalar dindar halkımızın haklı olarak partimizden soğumasına yol açmaktadır. Ben bunların binlercesine şahidim ve buna üzülüyorum. Aradığını partimizde bulamayan ve dolayısıyla partimizden soğuyan dindarların adres olarak nereye gideceklerini söylememe herhalde gerek yoktur. Dolayısıyla halk kendini milliyeti ile dini arasında bir tercih yapmakla karşı karşıyaymış gibi bir ikilem içerisinde hissetmemelidir. 

 

“HDP içindeki bazı bileşenler İslamı değerleri hiçe sayıyor”

 

“HDP içerisinde bazı bileşen veya bireylerin İslami değerleri ve kutsalları hiçe saymalarının faturası bir bütün olarak HDP’ye kesilmektedir. Partimiz bu konuda ciddi tedbirler almalıdır. Aksi takdirde şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da rakip siyaset bunu affetmeyecek ve aleyhte propaganda aracı olarak kullanmaktan çekinmeyecektir. Hem mesele rakip siyaset de değildir. Zaten İslam’ın değerlerine ve kutsallarına hakaret etmek partimizin “inançlara saygı” prensibiyle de uyuşmamaktadır. Dolayısıyla bu yollara başvuranlar hakkında gerekli disiplin kapısı açılmalıdır.   

 

“Çözüm yeni parti değil”

 

“Yeni bir parti beraberinde Kürt Siyasetinde ayrıştırma ve kutuplaştırma riskini getirebilir.  Dolayısıyla çözüm yeni bir parti değil; HDP’nin maddi ve manevi olarak tabanı tavanla buluşturmasıdır

“Bugün HDP’nin dışında Kürt sorununu merkeze koyan başka partiler de vardır. Bunlara başka bir tanesinin eklenmesi yerine, köklü bir geleneği ve nispeten geniş bir tabanı olan HDP’nin Müslüman Kürt halkının beklentilerine göre kendini revize etmesinin daha yararlı olacağına inanıyorum. Bugün MHP de dâhil olmak üzere meclisteki partilerde değişimin gereğine inanılıyorsa HDP’nin bundan geri kalmak istemesi veya bu yöndeki talepleri önemsememesi elbette düşünülemez.