24 Haziran seçimlerinde yüzde 11,7 oy alarak 67 milletvekilini TBMM’ye gönderen HDP geçen hafta Van’da üç gün süren tartışmanın ardından hafta sonu da Parti Meclisi’nde (PM) topladı. HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, konuya ilişkin olarak, "Kürt sorununu yorumlayanların bunu diğer sorunlardan tecrit ederek salt bireysel haklar bağlamında ele alması sorunlu bir yaklaşım olur. 90’larda yaşanan sorundan çok daha başka bir hale geldik" dedi.
Birgün'den Hüseyin Şimşek'in haberine göre, Van’da gerçekleştirilen toplantıların ardından HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, yeni dönemde partilerinin atacağı adımları BirGün’e anlattı. Bilgen’in önümüzdeki döneme ilişkin temel tespitleri şöyle:
Kürt sorununu önemsemiyor değiliz
HDP, içerisine farklı dinamikler katıldı diye Kürtleri temsilden vazgeçmiş sayılmaz. Kürtlerin sorunlarının çözümünde elbette hala en etkin aktör HDP’dir. Ama artık Kürt sorununu sadece kimlik sorunu üzerinden tartışamayız. Artık sınıf mücadelesi ile kültürel haklar mücadelesi iç içe geçmiş durumda. Bunun önemli nedenlerinden birisi göçtür. Kürt illerinden batıya göç, Kürt sorununu bir bölge sorunu olmaktan çıkardı. Büyük şehirlerdeki işsizlik sorunu, iş cinayetleri, sosyal bozulma gibi sorunlar da Kürt sorununun bir parçası haline geldi. Kürt sorununu yorumlayanların bunu diğer sorunlardan tecrit ederek salt bireysel haklar bağlamında ele alması sorunlu bir yaklaşım olur. 90’larda yaşanan sorundan çok daha başka bir hale geldik.
Van toplantısında ortaya çıkan öneriler elbetteki PM tarafından tartışılacak. Sadece PM değil, bileşenlerimizin, diğer toplumsal muhalefetin kapısı çalınacak ve yeni döneme ilişkin ortak bir yol bulunmaya çalışılacak. Önümüzdeki yeni durumu birlikte değerlendirip birlikte mücadele hattı kurma zorunluluğumuz var. Ayrıca yerel seçimler var. Bu iki durum, farklı çevrelerin parlamento dışı tartışmasını gündemimize getirdi.
Mücadele parlamento merkezli olmayacak
Bugüne kadar nihai karar süreçlerini parlamento merkezli yürütmedik. Bundan sonra da böyle olacak. Toplantının en önemli tartışma noktalarından birisi buydu. Meclis’i etkin kullanacağız ama toplumsal muhalefet eksenli yapacağız bunu. Seçimi kazanmış bir iktidar var ama gittikçe büyüyen bir toplumsal memnuniyetsizlik var. Bu memnuniyetsizliği örgütlü bir muhalefete dönüştürmek, yeni dönem hedeflerimiz arasında yer alıyor.
İktidar merkezileştikçe biz yerelleşmeliyiz
PM’den MYK’ye verilecek yetkilendirme, bir takım temasları da beraberinde getirecek. Geniş kesimlerle bir araya gelmek istiyoruz. Önümüzdeki dönemin anahtar kavramı ‘yerellerde tartışmalar’ olacak. İktidar merkezileştikçe biz yerelleşmeliyiz. Bizimle aynı kanaatte olmayan muhalefet dinamikleriyle de bir araya gelmeyi göze almalıyız.
Eksikliklerimiz var
Yerel seçimler için, genel seçimlerdeki eksiklerin giderilmesi gerekiyor. Sandık güvenliğine yönelik eksikliklerin tespiti, il ve ilçe örgütlerinin güçlendirilmesi de toplantılarımız boyunca değerlendirildi. Kayyım atanan belediyelerde yürüteceğimiz çalışmanın çok önemli olduğu fikri öne çıktı. Esas olan toplumsal siyasettir. Parlamento, toplumsal muhalefetin sokakta, okullarda, çalışma hayatında yürütülen mücadelelerin görünür olduğu bir yerdir. Bunun bilincindeyiz.