Gündem

HDP'li Beştaş'tan Leyla Zana tepkisi: Kenan Evren’in ruhu burada

"Bu komisyonda Zana’nın vekilliğini görüşmek darbecilerin istediğidir"

21 Kasım 2017 20:23

TBMM Karma Komisyon’da oy çokluğu ile milletvekilliğinin düşürülmesi kararı çıkan HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın savunmasını Adana Milletvekili Meral Daniş Beştaş yaptı. Leyla Zana’nın milletvekilliğinin düşürülmesinin devamsızlık sebebiyle olmadığını belirten Beştaş, “Zana’nın vekilliğinin düşürülmesi AKP’nin siyasi yol haritasının devamı” diye konuştu. Aynı parlamentoda Zana’nın yemini konusunda iki farklı  tutum izlendiğine dikkat çeken Beştaş, “Sayın Baykal, 7 Haziran’dan sonraki metinde aynı kavramı kullanmasına rağmen geçerli saymıştı. Sayın Zana, 1 Kasım’da yeniden seçildi ve bir kez daha “Türkiye milleti” dedi. Aynı parlamento, aynı başkan bu kez kabul etmedi. Bu nedenle burada bir hukuka uygunluk aramanın manası yok” dedi.

Leyla Zana’nın dosyasının Genel Kurula sevkine ilişkin oylama öncesinde CHP, genel başkanın daveti nedeniyle toplantıdan ayrıldı.  Gizli oylama yapıldı ve oy çokluğu ile Zana’nın dosyası Genel Kurula sevkedildi. Genel Kurul, belirlenecek bir tarihte toplanarak Karma Komisyondan gelen  milletvekilliğinin düşürülmesi yönündeki kararı  salt çoğunluk rakamıyla  oylayacak.

HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın karma komisyondaki konuşması şöyle:

Leyla Zana’nın milletvekilliğinin düşürülmesi devamsızlık sebebiyle değildir. Yemini kabul edilmediği için bu dosya önümüzde. O nedenle önce yemin metnine bakmak lazım. Nedir yemin metni? Bu metni darbe anayasası yazmış. Aradan 37 yıl geçmesine rağmen Evren’in ruhu, söylemi bu metinde.

Siyasi partiler genellikle seçim propagandalarında Evren Anayasasını, darbeyi kınayan, hatta her seçim döneminde anayasa değişikliği vaadini ortaya koyan bir siyasi çizgi izlerler. Biz neresinden tutacağız. Bugüne kadar onlarca kez anayasa değişikliği yapıldı ama yemin metni değişmiyor. Daha 16 Nisan’da Anayasa değişikliği yapıldı, iktidarın istediği tüm değişikler yapıldı. Ama bu yemin metni, Türkiye toplumunu yansıtmayan bu metin olduğu gibi durdu.

 

Gerekçe devamsızlık değil, "Türkiye milleti" ifadesi

 

Bu metni içeriğinden bahsetmeden devamsızlığı bir gerekçe olarak kabul edemeyiz. Biz her şey dürüstçe olsun isteriz. Önümüze gelen dosya da Zana “Türkiye milleti” dediği içindir. Bunun için Zana’nın milletvekilliği düşürülmek istenmektedir. Neymiş Zana devamsızlık yapmış. Ne devamsızlığı. Zana’nın odasına el konmuş, ödenekleri ödenmiyor, danışmanları işten çıkarılmış. Nereye gelsin? Devamsızlık söz konusu bile değil. Başkanlık Divanı Zana’nın yeminini geçersiz saymış  ve kendisinin parlamento çalışmalarına katılması mümkün olmamıştır.

 

Aynı parlamento aynı başkan farklı hukuk

 

İşin etrafında dolanmamız doğru olmaz. Bu yemin metninde tekçilik, otoriterlik, totaliterlik var. Yemin metninde bir dikkat çekici nokta daha var. Sayın Baykal, 7 Haziran’dan sonraki metinde aynı kavramı kullanmasına rağmen geçerli saymıştı. Sayın Zana, 1 Kasım’da yeniden seçildi ve bir kez daha “Türkiye milleti” dedi. Aynı parlamento, aynı başkan bu kez kabul etmedi. Bu nedenle burada bir hukuka uygunluk aramanın manası yok.

 

Bu komisyonda Zana’nın vekilliğini görüşmek darbecilerin istediğidir

 

Bu dosyayı bugün tartışmamız çok vahim bir tablodur. Biz bu karma komisyonda bunu değerlendirerek darbecilerin yapmak istediğini yapıyoruz. Darbeciler tam da bunu yapıyordu. Biz vekil olarak halka gidiyoruz, seçim çalışması yapıyoruz, akit yapıyoruz. Bizimle halk arasında bir vekalet sözleşmesi kuruluyor. Sandıktan çıkan iradedir milletvekili vasfını kazandıran. Diğerleri usulen vardır.

 

Zana’yı halk parlamentoya göndermiş, bir komisyon "senin vekilliğini kabul etmiyorum" diyemez

 

Sayın Zana’yı halk parlamentoya göndermiş. Burada bir komisyon nasıl senin vekilliğini kabul etmiyorum der. Halkın temsilciliği nerede kaldı? Nerede o çok sık kullanılan “milli irade” kavramı. Burada TBMM meşruiyetini kaybediyor.

Ayrıca milletvekili olarak bizler memur değiliz. Biz yasa koyucuyuz aynı zamanda. Yasa koyucuların özgür olmadığı bir parlamento özgür olamaz. Bu yemin metninden dolayı çok sıkıntı yaşadık. 94 darbesini Türkiye’de bilmeyen yok. Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana 10 yıl cezaevinde yattılar. Onlar 10 yıl orada Türkiye demokrasisi için mücadele etiler. Cezaevinden çıktıklarında ilk yaptıkları iş Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yanına giderek Kürt meselesinin çözümünde rol almak istediklerini söylemek oldu.

 

Zana’nın vekilliğinin düşürülmesi AKP’nin siyasi yol haritasının devamı

 

HDP en az diğer partiler kadar meşru bir partidir. Bugün bütün kriminalize etme çabalarına rağmen biz halkı temsil ediyoruz. Sayın Zana’nın milletvekilliğinin düşürülmesi milletvekilliği düşürmelerin devamıdır. Bu siyasi bir yol haritasıdır. Şu anda 5 milletvekilliği düşürülen bir partinin parlamenteri olarak konuşuyorum. Ceza verilen dosyaların hepsi düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgilidir. Ama bunları yazan yok.

 

Zana’nın milletvekilliğini düşürmek Anayasa’ya aykırı

 

Karma Komisyon, anayasa olmayan bir yaptırımı nasıl milletvekiline uygular. Yemin içmeyen milletvekilinin hangi yaptırımla karşılaşacağına dair bir ibare yok. Bir boşluk var. Madem öyle bunun adını koysaydık. “Yemin içmeyenin milletvekilliği düşürülür” deseydik. İç tüzükle yaptınız, bu değişiklik de anayasaya aykırı. Üstelik iç tüzükteki değişikliğe dayanarak değil, devamsızlığa dayanarak düşürüyorsunuz. Etrafında dolaşıyorsunuz.

 

TBMM çatısı altında “Türkiye milleti” demek nasıl reddedilebilir?

 

Sayın Zana’nın ne dediğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Tüm yemini okudu, “Türk” yerine “Türkiye” dedi. Niye biz Türkiye Büyük Millet Meclisi diyoruz? “Türk Büyük Millet Meclisi” demiyoruz. Çünkü Türkiye bir bütünlük arz ediyor. TBMM çatısı altında “Türkiye milleti” demek nasıl reddedilebilir? Bir ırkçı yaklaşım yok, tam tersine bir kapsama hali var.

 

Yemin metni 80 milyonu kapsamak zorunda

 

Birçok milletvekili bu yemini inanarak okumuyor. Mecburiyetten okuyor. Anlam bozuklukları, imla hataları var; kendi içinde paramparça bir metin. Oysa bu metin 80 milyonu kapsamak zorunda. Kürt, Laz, Pomak, Ermenileri neden kapsanmıyor. Burada Kürt meselesi ve çoğulculuğa yaklaşım turnusol kağıdıdır. Bu bir tutumdur. 100 yıldır bu tutum var.

 

Hala konuşmanın gücüne inanıyoruz

 

Biz hala umutla parlamentoda mücadele etmeye devam ediyoruz. Eş Genel Başkanlarımız hapiste olmasına rağmen, milletvekillerimizi hapiste olmasına rağmen demokratik siyasete olan inancımızı yitirmedik. İnancımız bitse bu parlamento çatısı altında kalmaz, istifa ederdik. Hala konuşmanın gücüne inanıyoruz.