Gündem

HDP'den yerel seçimler için ittifak sinyali

"Türkiye'yi kurtarmak için yan yana gelmekten daha doğal bir şey olamaz"

03 Aralık 2018 15:20

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, 31 Mart 2019'da yapılacak olan yerel seçimler için "İktidarı geriletmek ve bu iktidardan Türkiye’yi kurtarmak için yan yana gelmekten daha doğal bir şey olamaz" diyerek ittifak sinyali verdi. Tüm Türkiye'de seçime gireceklerini kaydeden Temelli, "Mersin özelinde de bu türden çalışmalarımız var. İstanbul özelinde de bu türden çalışmalarımız var" dedi.

Temelli, "Tüm Türkiye’de seçimlere gireceğiz. Ama belli yerlerde, istisna teşkil eden yerlerde, herhangi bir partinin tek başına kazanamayacağı yerlerde bu iktidarı geriletmek ve bu iktidardan Türkiye’yi kurtarmak için yan yana gelmekten daha doğal bir şey olamaz" diye konuştu.

Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli, Mersin’de basın emekçileri ile bir araya geldi. Temelli, etkinlikte şunları söyledi: 

Sevgili arkadaşlar bildiğiniz gibi Mersin il teşkilatımız ablukaya alınarak açlık grevi yapan 10 arkadaşımız gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınma gerekçeleri yoktur. Emniyet ve savcılık gözaltı bahaneleri uydurmuştur. Arkadaşlarımız demokratik haklarını kullanarak açlık grevi yapmıştır. Orada yapılan eylemle Türkiye’nin en önemli sorununa dikkat çekilmiştir. Kürt meselesine çözüm üretilmedikçe, Türkiye’nin diğer bütün sorunlarının çözümsüz kaldığını geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz. Kürt sorununun çözüm adresi çok nettir; İmralı ve Sayın Öcalan’dır. Devlet 5 Nisan 2015’ten beri Sayın Öcalan’a ağırlaştırılmış bir tecrit uygulamakta, Kürt meselesi çözümsüzlüğe mahkum edilmektedir. Bu çözümsüzlükle kan akmaya devam ediyor. Biz HDP olarak bu tecridin sona ermesini istiyoruz. Bir kez daha ısrarlı bir şekilde dile getiriyoruz ki bu tecrit son bulmalıdır. İlk aşamada Sayın Öcalan avukatları ile görüşmeli ve tecrit bitmelidir. 

"Leyla Güven’in sesine ses katmak hepimizin ortak görevidir"

Sevgili Leyla Güven bugün açlık grevinin 26’ıncı günündedir. Bu çok uzun bir süredir. Tüm demokratik kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz. Bugün hala birçok kesimin sessiz olduğunu görüyoruz. Leyla Güven açlık greviyle kendisine yönelik bir talepte bulunmamaktadır. Eylemi İmralı tecridinin sona erdirilmesine yöneliktir. Bu eylem Türkiye’nin barış ve demokrasi mücadelesine güç katmaktadır. Bu eylem ve itiraz Türkiye siyasetinin geleceği açısından önemlidir ve atılmış çok güçlü bir adımdır. Leyla Güven’i saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bu eylemi yalnız bırakmamak adına çeşitli illerde arkadaşlarımız açlık grevinde bulunmaktadır.

Kamuoyunun dikkatini çekmek için demokratik eylemlere girmektedirler. Dün Mersin’de olduğu gibi illerimiz ablukaya alınıyor. Dün 10 arkadaşımız gözaltına alındı. Bu baskılara bir an önce son verilmelidir. İktidar bu kanun tanımaz tavrından vazgeçmelidir.  İktidar hukuk ve yasa tanımaz halde HDP’ye saldırmaya, HDP’yi düşmanlaştırmaya ve en temel demokratik hak savunusunu düşmanlaştırmaya devam etmektedir. Bugün ülke uçurumun kenarındadır.

Leyla Güven’in çağrısına kulak vermek zorundayız. Arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Arkadaşlarımız en demokratik eylem hakkını kullanmış ve Türkiye kamuoyuna seslenmişlerdir. Savaştan ve düşmanlıktan beslenen bir iktidar var karşımızda, artık bu tecride son verme zamanı gelmiştir. Leyla Güven’in sesine ses katmak hepimizin görevidir. 

"Açlık grevinde kritik eşiği beklemeden harekete geçelim"

Açlık grevinde kritik tarihi beklemeden bugünden tezi yok herkes inisiyatif almalıdır. Türkiye’de yaşanan sorunları aşma konusunda HDP bu kadar çaba gösterirken, iktidarın sürekli HDP’yi düşmanlaştırma saldırıları çözümsüzlükten başka bir anlam taşımıyor. İçişleri Bakanı sabah akşam suç işlemektedir. HDP’yi düşmanlaştıran ve HDP’yi hedef gösteren açıklamalarda bulunmaktadır. Ağrı’ya gitmiş ve yine HDP’ye karşı konuşmuş, bunu yaparken bir hakikati de dile getirmiş. Ağrı’da “ne olur” diye yalvararak “bu kazanımlara son vermeyin” demiştir. Kazanım dediği kayyumdur. Kayyumu savunmak aczin en büyüğüdür, kanuna karşı işlenmiş suçtur. Suruç’ta olduğu gibi suçu övmeye ve suçluları korumaya devam etmektedir. Bu bakanın bir an önce istifa etmesi ve yerine birinin getirilmesi çağrısı yapıyoruz. 

"Güvenlik konsepti güvensizlik konseptine dönmüştür"

Ülkede güvenlik denilen konsept tamamıyla güvensizlik yaratan bir konsepte dönüşmüştür, bunun sorumlusu da İçişleri Bakanı’dır. Ülkede sorunlar ağırlaşmıştır, bu sorunları çözecek hamleleri iktidardan beklemek beyhudedir. Tüm halkımız iktidardan kurtulmak için ne yapması gerekiyorsa onu yapmalıdır. HDP öncü olmaya ve sorumluluğunu yerine getirmeye devam edecektir. 

Gelin yan yana duralım ve Türkiye’yi demokratikleştirecek adımlar atalım

Önümüzde yerel seçimler vardır. 4 ay sonra Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir seçime gidiyoruz. Hükümet kaybedeceğinin farkında, kayyumların sökülüp atılacağını gören hükümet kendi seçim kampanyasını başlatmıştır. Her türlü hak talebine bu denli saldırmasının nedeni, HDP’ye yönelik kolluk güçlerinin ve emniyetin saldırıya geçmesinin nedeni Erdoğan’ın seçim kampanyasından başka bir şey değildir. Bunu 24 Haziran’da da gördük ama bütün saldırılara rağmen 400 vekil vermeyerek bu mücadeleyi var ettik.

Bugün de her türlü saldırıya rağmen, asla geri adım atmayacak, çalışmalarımıza devam edecek ve bu ülkeyi bu kayyumcu zihniyetten kurtaracağız. Bütün demokrasi güçlerine, demokratik kitle örgütlerine ve muhalefet partilerine çağrımız bu yöndedir. Gelin bu faşist zihniyetten kurtulmak için güçlü bir şekilde yana yana gelelim, halklarımızın sesine kulak verelim, Türkiye’yi demokratikleştirmek için güçlü bir adım atalım. Bunu başarırsak bu ülkenin çözülmez gibi görünen sorunlarını çözeceğiz. Kürt sorununu da çözeceğiz, tecridi de kaldıracağız, tutuklu arkadaşlarımızın özgür kalmasını sağlayacağız. Dağ gibi birikmiş sorunları ancak böyle çözebiliriz. Yan yana gelmeden, eşit ve demokratik bir anayasa yazmadan bu sorunları çözemeyeceğimizi biliyoruz.

Soru: Mersin’de seçim sürecine ilişkin bir diyaloğunuz var mı?  

Hem Mersin hem de Türkiye geneline baktığımızda biraz önce belirttiğim gibi, çalışmalarımız sürüyor. Fizibilite raporlarımız hazırlandı, komisyonlarımız kuruldu. Tüm Türkiye’de seçimlere gireceğiz. Ama belli yerlerde, istisna teşkil eden yerlerde, herhangi bir partinin tek başına kazanamayacağı yerlerde bu iktidarı geriletmek ve bu iktidardan Türkiye’yi kurtarmak için yan yana gelmekten daha doğal bir şey olamaz. Ortak adaylar belirlemek, demokrasi ve emekten yana tercihte bulunacak seçenekleri açığa çıkarmak, yerinden ve demokratik yönetime katkı sunmak önceliğimizdir. Bizler böyle çalışmalar yapıyoruz. Mersin özelinde de, İstanbul özelinde de bu tür çalışmalarımız var. Tek başına hiçbir partinin kazanamayacağı yerlerde demokratik seçenekleri değerlendirmek zorundayız. Bu bizim en önemli sorumluluğumuz.  

Soru: Mersin'de aday çıkaracak mısınız? 

Bu konuda henüz karar vermedik. Ortak aday çıkarmak için çaba gösteriyoruz. Bir telaşımız ya da acelemiz yok. Herkese bu çağrıyı yapıyoruz. Bu tür yerlerde ortak adayları belirlemek büyük önem taşıyor, her yerde aday çıkarma çalışmalarımız sürecek. 

Soru: Dün Mersinde yine bir kadın öldürüldü. Ama özellikle Güneydoğu’da 13-14 yaşındaki çocuklar gelin yapılıyor. Bu feodal yapıya ilişkin HDP ne yapıyor?

HDP bir kadın partisidir. Kadın cinayetlerine ve eşitsizliklere karşı mücadele etmeye devam ediyor. HDP’nin kuruluşundan beri temel ilkesi bu yöndedir. Zerre kadar tereddüt barındırmaz. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve hukuk devleti olması bütün sorunlarını çözmesinin yolu bu eşit temsiliyete dayalı mücadeleden geçiyor. Bunun farkındayız ve bunu sürdürüyoruz. Türkiye’deki feodal anlayışın varlığının farkındayız, bu sadece Doğu’da değil İzmir’de de var Trakya’da da var. Güneydoğu diyerek meseleyi bir yere yönlendirmek algı yönlendirmesinden başka bir işe yaramıyor. Kadın cinayetleri haritası gösteriyor ki en fazla kadın cinayeti ülkenin batısında işleniyor. Kadın cinayetlerinin bu anlamıyla her kesim tarafından gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bunun altında iktidarın cinsiyetçi politikaları var. Bu iktidar 17 yıldır kadına karşı eşitsiz bir kültürün gelişmesine neden olmuştur. Bu iktidarın eril zihniyeti beslediğini görüyoruz. Bu konuya dair önerimiz şudur: Tüm kadınlar siyasete diyoruz. Eşit temsiliyetin yolu hak mücadelesinden geçiyor, kadınların en ön sırada yer almasından geçiyor. Yine bu İçişleri Bakanı denilen zat, 25 Kasım’da polislerin kadınlara saldırmasına neden olmuştur, sonra da çıkıp demiştir ki “kadınlar polise saldırmıştır.” Bu zihniyete son vermeden kadına yönelik şiddete son vermenin de imkanı yoktur.