HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, 24 Haziran'da gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. tura kalması halinde muhalefetin ortak hareket etmesinin mümkün olduğunu söyledi. Temelli, “Bir protokole ihtiyaç var. Teferruatta boğulmaya gerek yok. Ya Erdoğan rejimi ya demokrasi” diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Temelli , iktidar blokunun, partilerini düşmanlaştırarak, ötekileştirerek, nefret söylemleriyle bir seçim stratejisi izlediğini söyledi, barajın altında kalmaları halinde 80 milletvekilinin AKP’nin listelerinden Meclis’e gireceğini hatırlattı. Temelli, "Parlamentoda çoğunluğu elde etmiş Erdoğan’ın ikinci turda işi kolaylaşıyor. Bu nedenle ilk turda HDP’ye yüklenerek HDP’nin parlamento dışı kalmasını sağlamaya, buradan da parlamento çoğunluğunu elde ederek ikinci tura yoğunlaşacak" diye konuştu.
Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın sorularını yanıtlayan Temelli'nin açıklaması şöyle:
- 24 Haziran’a iki haftadan daha kısa bir süre kaldı. Cumhurbaşkanı adayınız Selahattin Demirtaş’ın bu süreçte cezaevinde olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Demirtaş’ın serbest bırakılmasına dair çok uzun süredir girişimlerimiz var. Anayasa Mahkemesi’ne bir kez daha başvurup, bu konuyu öncelikli olarak görüşme için çağrı yaptık. Fakat Anayasa Mahkemesi hâlâ görüşmedi. Demirtaş’ın tutuklu olmasına neden olacak bir vaka yok. İktidar, 6-8 Ekim Kobane olayları nedeniyle Demirtaş tutukluymuş gibi bir algı yaratmaya çalışıyor. Oysa Demirtaş’ın tutuklu olduğu dosya bununla ilgili değil. Seçime iki hafta kalmasına karşın hâlâ ısrarcıyız. En azından seçme ve seçilme hakkının gaspına son vermek gerekiyor. Cumhurbaşkanı adayları meydanlarda ve TV’lerde kendilerini anlatabiliyorlar. Ancak bizim adayımız hapishaneden bazı röportajlarla ya da sosyal medya mesajlarıyla halka ulaşabiliyor. Burada ortaya çıkan adaletsizlik Türkiye’nin önümüzdeki 5 yılını etkileyebilecek bir şey. Çünkü hem seçilme hem seçme hakkını gasp ediyorsunuz. İktidar eliyle seçimin en önemli adaylarından birinin halka ulaşmasının engellenmesi, başlı başına seçimlere gölge düşürüyor.
"HDP’nin baraj sorunu yok"
- Cumhurbaşkanı Erdoğan son dönemde doğrudan Demirtaş ve HDP’yi hedef almaya başladı. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Hem Demirtaş’a hem HDP’ye yönelik saldırıları arttı. 7 Haziran’a giderken de 1 Kasım’a giderken de aynı taktikleri izliyordu. HDP’yi düşmanlaştırarak, ötekileştirerek, nefret söylemleriyle bir seçim stratejisi izliyorlardı. Şimdi bunu yeniden sahneye koyuyorlar. Savaştan, şiddetten medet uman bir seçim taktiği acze düşen bir taktiktir. Toplumu gererek milliyetçi hezeyanlar üzerinden oy devşirmek istiyor. Biz barajın altında kalırsak 80 milletvekili AKP’nin listesinden çıkıyor. AKP böylece parlamentoda çoğunluğu elde ediyor. Parlamentoda çoğunluğu elde etmiş Erdoğan’ın ikinci turda işi kolaylaşıyor. Bu nedenle ilk turda HDP’ye yüklenerek HDP’nin parlamento dışı kalmasını sağlamaya, buradan da parlamento çoğunluğunu elde ederek ikinci tura yoğunlaşacak.
- HDP’nin baraj sıkıntısı var mı?
Olağan koşullarda bir seçime gitsek, adaylarımız propaganda sürecini değerlendirebilse, medya herkese eşit koşullarda ekranlarını ve sayfalarını açabilse, kamuda bize yönelik engeller çıkarılmasa HDP’nin baraj sorunu yok. HDP barajın çok çok üzerinde oy alabilecek bir parti. En kötü koşullarda - 1 Kasım’da - bile biz barajı geçtik. Bize yalnızca yüzde 10 seçim barajı uygulanmıyor, bunun üzerinde de bir baraj var. Medya kısıtlamaları, kamu çalışanları seçim çalışmalarımızı engellemeye çalışıyor. Bütün bu sahada olup bitenler AKP içinmiş gibi hareket eden bir yapı var. En acısı da YSK bu seferberliğin içindedir. Sandık taşıma kararlarıyla bugün itibarıyla 200 bine yakın seçmeni etkileyecek bir durum var.
"Enkazı biz kaldırabiliriz"
- Olası bir ikinci turda HDP’nin tavrının da belirleyici olacağı konuşuluyor. Sizce ikinci tur olacak mı? Olursa HDP’nin tavrı ne olur?
Hem bizim yaptığımız çalışmalar hem de diğer çalışmalar ikinci turun olacağını gösteriyor. AKP’nin ve Erdoğan’ın da bize yönelik saldırılarını artırmasının nedeni seçimlerin ikinci tura kaldığını anlamasından kaynaklanıyor. Hatta Cumhur İttifakı’nda bile bir çözülmenin olduğunu görüyoruz. Af konusunda, parlamento aritmetiğine yönelik karşılıklı atışmaları görüyoruz. Dolayısıyla ikinci tur olacak. İkinci turda ne yapacağımızı 25 Haziran’da konuşmaya başlayacağız. Bugünden muhalefet partilerinin ikinci tura ilişkin konuşmaları Erdoğan’ın işine yarar. Bugün hepimizin yapacağı yüklenmek ve barajı yıkmaktır. İkinci tura güçlü bir şekilde kalmak, parlamento dağılımını AKP -MHP aleyhine şekillendirmemiz gerekir. Ancak o zaman muhalefetten kalan adayın eli güçlenir. İkinci tura kalan adayla ilgili şimdiden kimsenin kaygısı olmasın. Hem biz hem de diğer muhalefet “Tek adamdan ülke kurtulsun” diyor. Burada bir oydaşma gerçekleşmiş. 25 Haziran’dan sonra kalan aday üzerinde ortaklaşmayı sağlamamız lazım. Demirtaş’ın programı da HDP’nin programı da bir geçiş programıdır. Geçiş dönemi yerel demokrasiyle güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmektir. Bu konuda ortaklaşma sağlanıyorsa ikinci turda kaygılanmayı gerektirecek bir şey yoktur.
- Olası bir ikinci turda ortaklaşmanın sağlanması için muhalefet partilerinin nasıl bir yöntem izlemesi gerekiyor? Sizin bu konuda yöntem öneriniz var mı?
25 Haziran’dan sonra bu çok hızlı bir şekilde yapılabilir. Bu öneri, hem Demirtaş hem de bizim çağrımızda var. Bir protokole ihtiyaç var. Bu protokol çok hızlı sağlanabilir. Hiç teferruatta boğulmaya gerek yok. Ya Erdoğan rejimi ya demokrasi. Biz demokraside buluşacağımıza inanıyoruz. Nasıl bir demokrasi başlığının altını doldurmaya yönelik çağrı yapıyoruz. Diğer muhalefet partilerinde de bu yönde çalışmalar olduğunu biliyorum. Eşit yurttaşlık temelinde çalışmalar var. Artık herkes anadilinde eğitim konusunda bir konsensusu ortaya koydu. Eşit yurttaşlık, inançlar meselelerinde ortaklaşma ortaya kondu. Temel başlıkları belli bir protokol çok hızlı bir şekilde hayata geçirilebilir. Buna göre kabine şekillenebilir. Parlamento ve kabinenin nasıl çalışacağı belirlenebilir. Biz 18 ay ile 30 ay arasında bu sürecin tamamlanabileceğine inanıyoruz. Erdoğan bu ülkeye çok fazla zarar verdi. Ortada bir enkaz var. Ancak bu enkazı ancak biz kaldırabiliriz.
"Kandil seçim yatırımı"
- İktidardan, çoğunluğun kaybedilmesi durumunda tekrar seçim yapılabileceği yönünde açıklamalar geliyor. Seçim yapılmadan yeni bir seçimin gündeme getirilmesini nasıl yorumluyorsunuz?
7 Haziran’a ve 1 Kasım’a giderken uyguladıkları yöntemleri aynen uygulamak istiyorlar. Demokrasiye inanmıyorlar. Tek adam rejimini, başkanlık rejimini var etmek istiyorlar. Partili Cumhurbaşkanı sistemi diye ne olduğu belirsiz bir sistemi hayata geçirdiler ve 16 Nisan referandumundan bu yana ülkenin sürüklendiği yere bakın. Her yerde, her yerde kriz var. Buradan çıkışın yolu parlamenter sistemdir. Onlar hâlâ şunun hayalini kuruyorlar: Eğer parlamentoda istediğimiz sonucu alamazsak ikinci turda nasıl olsa Erdoğan kazanır, parlamentoyu fesheder ve seçime götürür. Tek hayalleri iktidarda kalmak. Halkı, iktidarda kalabilmek için her türlü yola başvurabileceklerini söyleyerek tehdit ediyorlar. Halk bu tehdide pabuç bırakmayacaktır.
- Seçmenleri sandığa taşıyacak mısınız?
Evet biz zaten çalışmalarımızı başlatmıştık. Seçmenlerimizi sandığa taşıyacağız. Kendi olanağıyla gidemeyen seçmenlerimizi, sandığı nereye götürürlerse götürsünler biz götüreceğiz. Seçmenimiz oyunu kullanacak, oyuna sahip çıkacak. YSK’nin sandık taşımasının ötesinde, bugün sandığından çeşitli nedenlerle uzak olanları da sandığa taşıyacağız. İşçi olarak farklı kentlerde olan emekçileri, öğrencileri sandığına ulaştıracağız.
- Hükümetin Kandil operasyonunun seçim yatırımı olduğu yönünde eleştiriler var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu kesinlikle seçim yatırımıdır. Türkiye barışını, çözümünü ve demokrasisini arıyor. AKPkurduğu Cumhur İttifakı’yla yola devam edemediği için savaş politika ve söylemleriyle iktidarda kalmanın yöntemlerini arıyor. Afrin de bu amaca hizmet etti. Afrin de bir seçim yatırımıydı. Baktılar oranın etki gücü kalmadı, şimdi Kandil meselesini çıkardılar. Başka yerlerden de bahsediyorlar. Her yere saldıracaklarını anlatarak içeride özellikle MHP ve AKP’den uzaklaşmış olan oylara yönelik bir seçim yatırımı yapıyorlar. Bunun seçim yatırımı olduğunu yalnızca biz değil, bütün muhalefet söylüyor.
- Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bu baraj yalnızca HDP’nin değil, Türkiye demokrasisinin önünde bir barajdır. Ancak bu barajı aşarak Türkiye’de demokrasinin önünü açabiliriz. Erdoğan rejimine son vermeyi ancak bu şekilde hep birlikte başarabiliriz.