Gündem

HDP, yeni yol haritasını hazırlıyor

HDP, referandum sonrasında siyaset sahnesine yeni bir “diyalog ve uzlaşı” mesajı ile çıkma hazırlığında

19 Mayıs 2017 21:21

20 Mayıs Cumartesi günü Olağanüstü Genel Kurul’a gidecek olan Halkların Demokratik Partisi (HDP), referandum sonrası yeni stratejisine son şeklini veriyor. Yeni dönemde tutuklu vekillerindurumunu daha fazla gündeme getirecek olan HDP, hükümet ile de diyalog kanallarını da açık tutmayı amaçlıyor. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre ise hükümet kanadında da Kürt sorunu konusunda yeni adım atmak için yavaş da olsa hazırlıklar başladı. Olası yeni “çözüm süreci”nin ilk şartı ise PKK’nın Türkiye’de silah bırakması olacak.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AKP’de genel başkanlık koltuğuna tekrar oturacağı 21 Mayıs’taki AKP Olağanüstü Genel Kurulu’ndan bir gün önce toplanacak olan HDP'nin Olağanüstü Genel Kurulu, yalnızca delegelere açık olacak. Genel Kurul'da Figen Yüksekdağ’ın parti üyeliğinin düşürülmesi sonrasında yeni eşbaşkan seçilecek. Yüksekdağ’ın yerine seçilecek isimler arasında Serpil Kemalbay ve Tülay Hatimoğulları’nın adı öne çıkıyor.Öte yandan bu hafta yaşanan üç önemli gelişme 20 Mayıs’ta kamuoyuna verilecek mesajları daha da önemli hale getirmiş durumda.

AYM Başkanı ile sürpriz görüşme

HDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, 16 Mayıs'ta Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ile sürpriz bir görüşme yaptı. HDP’liler daha önce defalarca tutuklu vekillerin durumunu görüşmek üzere AYM’den randevu istemiş ancak alamamıştı. Görüşme sonrasında bir açıklama yapılmadı. Aynı gün HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir liderliğindeki bir HDP heyeti, Avrupalı parlamenterlerle birlikte Strasbourg’taki AİHM binası önünde tutuklu vekiller için adalet çağrısı yaptı.

HDP Sözcüsü Osman Baydemir, burada yaptığı konuşmada “194 gündür 6 milyon insanın iradesi ve seçilmişi adalet bekliyor. İç hukuk tükendi, AİHM’den başka yol kalmadı. AİHM’ye haykırıyor, geciken adalet adalet değildir, ivedilikle karar alınmalıdır” dedi.

Bu arada hükümete yakınlığı ile tanınan Hürriyet Yazarı Abdülkadir Selvi de 17 Mayıs tarihli yazısında, hükümetin 16 Nisan’da çıkan Kürt oylarına dair önemli analizler yaptığını vurgulayarak PKK ile devlet arasında sonbahara kadar çatışma yaşanmaması halinde HDP’li milletvekillerinin durumunun yeniden değerlendirilebileceğini yazdı. Tüm bu gelişmeler, Kürt sorununun çözümünde yeni bir atmosfere doğru yol alındığı yorumlarına neden oluyor.

Peki bu süreçte HDP nasıl bir yol izleyecek?

DW Türkçe’ye konuşan HDP kaynakları, 20 Mayıs’ta tüm Türkiye ve dünya kamuoyuna verilecek mesajların önemine dikkat çekiyor. Özellikle “demokratik anayasa” konusunda yapıcı ve diyaloga açık bir dil kullanacak olan HDP'nin tüm siyasi partilere “uzlaşalım” çağrısı yapması bekleniyor. 

Ayrıca referandumda “hayır” diyenlerin yanında “evet” diyen toplum kesimlerine yönelik de “diyalog” dili kullanılacağı belirtiliyor. Suriye’deki Kürt güçlerinin Türkiye için tehdit oluşturmadığı vurgusu yapılarak Türkiye Kürt sorununun çözümünde yeniden insiyatif almaya davet edilecek. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre ise HDP’nin yeni dönemde atması gereken adımlar bunlarla sınırlı kalmamalı.

 "Yeni bir aşamaya geçilmeli”

"Son iki yılda gerek milletvekilleri, gerek belediye başkanları, gerekse parti yönetici ve üyeleri ile çok ağır bedeller ödeyen HDP’nin diyalog dilinde ısrar ettiğini" kaydeden İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Yeğen’e göre, HDP 20 Mayıs’taki Olağan Genel Kurul’da devlet ile diyalog konusunda daha belirgin bir üslup kullanacak. “Hem devlet hem de PKK ve HDP, Kürt sorunu ile ilgili tüm kartlarını oynamış gibi bir hava var. Artık yeni bir aşamaya geçilmesi gerekiyor” diyen Prof. Yeğen, 2013-2015’ten farklı bir çözüm sürecinin “makul” kabul edilebileceğini söyledi.

PKK faaliyetlerinin büyük oranda Irak ve Suriye’ye kaydığına dikkat çeken Yeğen, “Devlet, son 2 yılda HDP’yi cezalandırdı. Ancak, bu yaz aylarının çatışmasız geçmesi halinde, birkaç ay sonra yeni bir diyalog kapısı açılması gündeme gelebilir. Şartlar oraya doğru gidiyor” diye konuştı.

Yeğen, ABD ve Rusya’nın bölgede YPG’ye olan desteğinin de Kürt sorununun çözümünde etkili olabileceğini ifade ederek ekledi:

"Türkiye, bugüne kadar Suriye’de desteklediği gruplarla bölgede nüfuz sahibi olamayacağını gördü. YPG’ye uluslararası destek verilmesi, Türkiye’yi bu konuda yeni bir karar vermeye itiyor.”

7 Haziran seçimlerinde HDP’nin aldığı yüzde 13,1 oyun Türkiye’deki Kürt siyaseti açısından bugüne kadarki en başarılı sonuç olduğunu hatırlatan Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr Vahap Coşkun ise ardından yaşanan gelişmeler sonrasında 1 Kasım seçimleri ve 16 Nisan referandumunda belli oranda kan kaybı yaşandığını söyledi.

“Gelinen noktada HDP 7 Haziran sürecinde elde ettiği gündem yaratma gücünü önemli oranda kaybetti” diyen Vahap Coşkun, yeni dönemde HDP için en kritik tercihin referandum sonrası oluşan siyasal tabloda kendini nasıl konumlandıracağı olduğunu belirtti.

“İktidar cephesinde arayış var”

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden paylaştığı bir mektubunda referandumda “Evet” oyu veren kitlenin de demokrasi talebi olduğuna ve bu kitleyle iletişimin güçlendirilmesi gerektiğine dair cümlelerin yeni dönemin belirleyici tavırlarından biri olabileceğine işaret eden Coşkun, “HDP için asıl çıkış, Kürt sorununun silahlı çözümü konusunda alacağı tavır olacak. Yani açık söylemek gerekirse, HDP’nin bundan sonra PKK ile nasıl bir ilişki ve mesafe kuracağı belirleyici olacak” diye konuştu.

Bu noktada 2013-2015 yılları arasında yürütülen çözüm sürecinde önemli bir işlev gören Akil Adamlar Heyeti’nde yer alan Doç. Dr. Coşkun’un bir önerisi var. HDP’nin yakın zamanda PKK’ye “Türkiye’de silah bırakma” çağrısı yapmasının tüm Türkiye toplumunda büyük rahatlama yaratabileceğini vurgulayan Coşkun, şunları söyledi:

“Son dönemlerde iktidara yakın medyada yavaş yavaş Kürt sorununun yeniden ele alınması gerektiğine dair bir arayış seziliyor. Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın zamanda söylediği ‘Herkesle konuşuruz ama tek şart elinde silah olmayacak’ sözleri önemli. HDP’nin bundan sonra, soyut bir barış ve çözüm talebini bırakıp PKK’nin Türkiye’de silah bırakmasına dönük çağrı yapması yeni bir dönemi başlatabilir.”