Gündem

HDP'nin Tahir Elçi önergesi AKP-MHP oylarıyla reddedildi

TBMM Genel Kurulu'nda CHP, HDP ve İyi Partinin gündeme ilişkin grup önerileri kabul edilmedi

30 Kasım 2021 20:26

HDP'nin Dört Ayaklı Minare önünde 6 yıl önce öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'ye dair verdiği genel görüşme önergesinde AKP’liler ile HDP’li vekiller arasında tartışma yaşanırken, önerge AKP-MHP’liler tarafından reddedildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, 28 Kasım 2015 tarihinde katledilen Tahir Elçi cinayetinin tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla genel görüşme önergesi verdi.

Önerge üzerine konuşan HDP Sözcüsü Ebru Günay, insan hakları savunucu olan ve hayatını faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için adayan Tahir Elçi’nin katledilmesi üzerinden 6 yıl geçtiğini hatırlattı. Günay, Elçi’nin 14 Ekim 2015 tarihinde, Ahmet Hakan'ın moderatörlüğünü yaptığı, Tarafsız Bölge programında yaptığı konuşmanın ardından hedef gösterildiğini hatırlatarak, "Adeta azmettirici rolünü üstlenen bu programdan sonra Tahir Elçi gözaltına alındı, hakkında soruşturma açıldı, ölüm tehditleri almaya başladı. Tahir Elçi, kullandığı Twitter hesabından, kimseden korkmadığını; tüm bunların, mücadelesinin bir parçası olduğunu dillendirirken de hedef olduğunu belirtmiş ve adeta bu cinayeti, henüz gerçekleşmeden önce, kamuoyuna ilan etmiş oldu. Ancak, yetkililer ölüm tehditlerini dikkate almamış, tüm bu süreçte hiçbir önlem alınmamıştır” dedi.

"Son sözü, 'silahlar sussun' oldu"

Elçi’nin 28 Kasım 2015 tarihinde Dört Ayaklı Minare'nin önünde yaptığı açıklama sırasında katledildiğini ve son sözlerinin de “Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun istiyoruz” olduğunu hatırlatan Günay, şöyle devam etti:

"Kendisi de faili, failleri bulunmayan bir cinayetin kurbanı oldu. Göz göre göre işlenen bu cinayete dair iddianame, Tahir Elçi'nin öldürülmesinden ancak dört buçuk yıl sonra 20 Mart 2020 tarihinde onaylandı. Olay yeri incelemesi, Tahir Elçi cinayetinden tam dört ay sonra, 17 Mart 2016'da yapıldı. Daha önce tespit edilen 83 delilden ancak 43'ü toplandı. Gazetecilerin çektiği olay yerine ait görüntülere ait hazırlanan raporda fail olarak tespit edilen 3 polisten 1'inin kesin fail olduğuna işaret edildi ancak polisler mahkemede görgü tanığı olarak dinlendiler.

"Faillerin bulunması olanaksız hale getirildi"

Adeta göstere göstere gelen bu cinayete ilişkin hiçbir önlem alınmadığı gibi, olaydan sonra da kolluğun olay mahalline su sıkması, savcının anında tespit yapmaması gibi durumlar faillerin bulunmasını olanaksız hâle getirdi. Olay yeri incelemesinin yüz on bir gün boyunca yapılmaması nedeniyle delil bütünlüğünün bozulması hatta bazı delillerin ortadan kaldırılması, olay yerinde silahlarla ateş ettikleri görgü tanıkları ve kamera kayıtlarıyla sabit olması nedeniyle potansiyel şüpheli olan kolluk görevlilerinin ifadelerinin olayın üzerinden aylar geçtikten sonra alınması ve hatta olayla ilgili bilgi sahibi olabilecek bazı kamu görevlilerinin hiç dinlenmemiş olması, Diyarbakır Barosunun 100'e yakın dilekçesinin işleme dahi konulmaması, ilk andan itibaren yargı makamlarının isteksiz tutumları, kamera kayıtlarının yok edilmiş olması ve kaybettirilmesi bu katliamın aydınlatılmak istenmemesinin göstergesidir.

"Meclis görevini yapmamış olacak"

Bu nedenle, üzerine konuştuğum bu grup önerimizin reddedilmesiyle Meclis de üzerine düşen görevi yapmamış olacak ve Tahir Elçi cinayetinin karanlıkta bırakılmasına destek vermiş olacaktır.

Tahir Elçi'nin de dediği gibi, devletin aydınlatamayacağı cinayet yoktur, aydınlatmadığı cinayet vardır. Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için mücadele eden Tahir Elçi'nin dosyasının karanlıkta bırakmayacağız elbette. Ancak sorumlular yargılandığında, hakikatler açığa çıktığında gerçek adalet tesis edecektir. Ailesinin, dostlarının, meslektaşlarının acısı ancak gerçek adalet tesis edildiğinde bir nebze de olsa dinecektir. Bugün buradan bunun ilk adımını atalım ve ocak ayında yapılacak olan duruşmada ise bunun devamını getirelim, failler yargılansın ve hesap versin.”

"Siyasi suikaste kurban gitti"

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da Elçi’nin son açıklamasını okuyarak, söze başladı. Elçi’nin bir insan hakları savunucusu olduğunu dile getiren Tanrıkulu, “Failler belli olmasına rağmen, ısrarla ama ısrarla deliller toplanmadı, Adli Tıp gerekli araştırmayı yapmadı. Sonunda ne oldu biliyor musunuz? Londra'daki bir merkez bir rapor hazırladı. O rapordan sonra, üç buçuk yıl sonra dava açılmak zorunda kaldı; üç buçuk yıl sonra o dava açılmak zorunda kaldı. Türkiye'nin birçok yerinden gelmiş baro başkanı var, avukatlar var ve o duruşmada pervasız davranan bir yargıç var; pervasız davranan, böyle olmaz dedirten bir yargıç var, başkan var. Bakın, ya, Türkan Elçi'ye, eşine iddiasını bildirmek için konuşma hakkı vermeyen. ‘Önce sanıkları dinleyeceğim, müdahiller iddiasını bildirmeyecek, ilk önce sanıkları dinleyeceğim’ diyen bir başkan var. Hangi usulde bu var? Ve hepimizin gözü önünde bu yapılıyor, göstere göstere yapıyorlar. O nedenle, bu kürsüye çıktığım zaman, yargının bu ortamını gördüğüm zaman kendimden geçiyorum değerli arkadaşlar çünkü siz, o yargının rantıyla ilgilisiniz ama faili meçhul cinayetlerle, işkencelerle, zulüm gören insanların ne çektiğiyle ilgili değilsiniz o ortam içerisinde. Bizim bulunduğumuz ortamda, Diyarbakır Adliyesinde, Diyarbakır Barosunun katledildiği duruşmada yargıç bu kadar pervasızsa, bu kadar pervasızsa; o pervasızlığını sürdürüyorsa diğer ortamlarda neler olacak, neler olacak değerli arkadaşlar?”

"Failler sizsiniz" ifadesi tartışmaya neden oldu

AKP’lilere “Bunun faili -söylüyorum sizlere- Tahir Elçi'nin faili sizlersiniz” sözleri üzerine Genel Kurul’da tartışma yaşandı.

AKP’li Mihramah Belma Satır, “Hadi, be! Kendine gel!” sözlerine Tanrıkulu, “Araştırmayanlardır, bunun üstünü örtenlerdir; bir kez daha söylüyorum buradan” şeklinde yanıt verdi. Satır, Tanrıkulu’nu hedef alan sözlerini sürdürdü. Satır, “Ne konuştuğunu bilmiyor, kafayı yemiş” sözlerini sarf etti.