Gündem

HDP'li Gergerlioğlu: Bahçeli tweet attı, pazar sabahı bu Meclis'ten yaka paça çıkarıldım; herkes bunu görebilir

Geçtiğimiz yıl vekilliğinin düşürüldüğünü hatırlatan Gergerlioğlu, HDP'li Gergerlioğlu, "Meclis'te bir daha böyle hukuksuz olayların olmamasını temenni ediyorum." dedi

17 Mart 2022 17:12

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, vekilliğinin düşürülmesinin yıl dönümü nedeniyle TBMM Genel Kurulu'nda “Millet İradesine Darbe: 17 Mart” başlıklı bir konuşma yaptı. Gergerlioğlu,  "Meclis Başkanı Mustafa Şentop o gün MHP lideri Devlet Bahçeli'nin talimatını dinledi. Cumartesi akşamı MHP lideri Devlet Bahçeli bir "tweet" atarak "Gergerlioğlu dışarı çıkarılsın." dedi, pazar sabahı ben sabah namazını kılamadan Meclisten yaka paça; terlik, pijama çıkarıldım. Neden? Devlet Bahçeli emretmişti." dedi. 

Gergerlioğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, geçen yıl 16 Mart'ta milletvekilliğinin düşürüldüğünü, cezaevinde yattıktan sonra 16 Temmuz 2021'de milletvekilliğine iade edildiğini hatırlattı. HDP'li Gergerlioğlu, "Meclis'te bir daha böyle hukuksuz olayların olmamasını temenni ediyorum. İktidar sahiplerinin yargıyı, yasamayı boyunduruk altına alarak milletin vekillerini Meclis'ten ihraç etme, cezaevine atma girişimlerini de net bir şekilde kınıyorum." diye konuştu.

Gergerlioğlu'nun Meclis'teki konuşmaları ve yaşananlar şöyle:

"Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 17 Mart 2022, tam bir yıl önce bugün 17 Martta bu Mecliste vekilliğim düşürülmüştü ve hukuksuzca bu Meclisten çıkarılmıştım, 1'inci yıl dönümü.

Ben Genel Kurulda bu kürsüye her çıktığımda, AK PARTİ-MHP Cumhur İttifakı başta olmak üzere herkes hatırlasın ki Anayasa'yı, hukuku çiğnemiştiniz, kürsüdeki görüntüm size bunu hatırlatsın.

O gün ne olmuştu? Burada millî iradeye, demokrasiye darbeyle bir milletvekilinin vekilliği düşürülmüştü. Neden 17 Mart seçilmişti? Çünkü 18 Martta MHP'nin büyük kongresi vardı. Hem benim vekilliğim düşürülüyordu, hem de partimize yönelik bir kapatma davası açılıyordu; ikisi de boşa çıktı. İlk iddianameyi Anayasa Mahkemesi reddetti, ben milletvekili olarak buraya geri döndüm. İşte, siyasi bir kararın nasıl düşük yaptığını net bir şekilde gösterdi, aslında biz çok net söylüyorduk. Hâlen yayında olan bir haberi "retweet" ettiğim için, yayın organına ceza verilmeden, bana iki buçuk yıl ceza verilmiş ve vekilliğim düşürülmüştü; komik bir cezaydı, herkes biliyordu bunun hukuksuzluğunu. İktidar başta olmak üzere hiç kimse "Bu karar doğrudur." diyemiyordu. Bütün bunlara rağmen büyük bir sessizlikle bu darbeye göz yumdunuz.

"Siyasi bir karar vermişlerdi"

Bakın, bu darbeleri çok yaptınız. 1994 "Nevroz"undan önce de vekillerimiz buradan yaka paça götürüldü, akletmediniz. İktidarın kendisi de akletmiyor, kendi geçmişine de yapıldı bu. Merve Kavakcı'ya da burada "Kavakcı, dışarı, dışarı!" dendi, ne oldu, bir sonu geldi mi? Ve hatta vekillerimizi attınız, bir sonu geldi mi? Yahu, daha yakında, Sayın Enis Berberoğlu'nun kararı vardı, mürekkebi kurumamıştı. "Büyük bir hata yapıyorsunuz, Sayın Berberoğlu gibi aynı şekilde geri geleceğim, Anayasa Mahkemesini dinleyin." dedik, yine dinlemediler çünkü siyasi bir karar vermişlerdi. Ben bu kürsüden o zamanlarda haykırmıştım: "Haklıyız, güçlüyüz, kazanacağız." demiştim. 17 Mart günü buraya, bu dinleyici localarına gelen eski bir vekil vardı, AK PARTİ 22'nci dönem Bitlis Milletvekili Abdurrahim Aksoy. Kendisi de locadır, hoş geldiniz diyorum Sayın Aksoy. O gün burada Sayın Aksoy sadece bireyin vicdanını değil, toplumun vicdanını temsil etmişti, o localardan haykırmıştı: "Kahrolsun otokrasi, yaşasın demokratik Türkiye, yaşasın özgürlükler." demişti. Ben burada, partimle beraber adalet nöbetine girmiştim ve ardından biz buradan nasıl çıktık? "Direnmek yaşamaktır." "..."(x) dedim ve bu direnişimin, bu adalet talebimin sonucunda da yine milletvekili olarak buraya girerken yine zafer işaretimle "..."(x) "Direnmek yaşamaktır." diye girmiştim ve böyle de yapmaya devam edeceğim. Bu Meclise geldiğim iki buçuk yıllık milletvekilliği hayatımda insan hakları ihlallerine karşı çıkmıştım, kaldığım yerden devam ettim, kaldığım yerden de yürüyorum.

Şimdi, bakın, o gün biz buradan çıkarılırken çok sahtekârca işler yapıldı. Ben o gün... Bakın, şurada bir utanç belgesi var, herkes şunu görsün. Meclis Başkanı Mustafa Şentop o gün MHP lideri Devlet Bahçeli'nin talimatını dinledi. Cumartesi akşamı MHP lideri Devlet Bahçeli bir "tweet" atarak "Gergerlioğlu dışarı çıkarılsın." dedi, pazar sabahı ben sabah namazını kılamadan Meclisten yaka paça; terlik, pijama çıkarıldım. Neden? Devlet Bahçeli emretmişti.

Vekillerin arabalarının... Hepinizin bagajını aradı, sanki o bagajda ben girecektim Meclise. Bakın, ben Sayın Şentop'a buradan hatırlatıyorum: Vekillerin bagajlarını aratacağına masandaki Anayasa kitapçığına baksaydın, o Anayasa kitapçığına. Ben kendime söz vermiştim, bu hukuksuzluk bitecek ve milletvekili olarak döneceğim Meclise, başka türlü bu Meclise girmeyeceğim diye kendime söz vermiştim, ne araba bagajı; böyle komik işlere imza attın Sayın Şentop. Bakın, ona soruyorum: Kimin Başkanısın? Buradaki 600 milletvekilinin mi Başkanısın yoksa böyle sahte tutanaklar hazırlatarak beni Meclisten çıkarmaya çalışan, bu Meclisin tarihine kara bir leke süren bir Başkan mısın? Açıkça soruyorum Sayın Şentop'a, kaç defadır soruyorum ve cevap veremiyor, veremez. Utanç dolu bir tarih yazdı burada maalesef.

"Hükûmetin, iktidarın Hatay'a bakış açısı nasıl, bir de onu görelim"

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Berat Kandili'miz mübarek olsun, tüm duaların kabul edilmesini diliyorum.

Değerli arkadaşlar, bir kent düşünün, emperyalizme karşı Dörtyol'da ilk kurşunu atarak Millî Mücadele'nin fitilini ateşlemiş olsun, bunun bedelini işgalle ödesin, Fransız işgaline karşı yirmi yıl boyun eğmesin, sömürgeye boyun eğmeyerek mücadelesine devam etsin, Atatürk'ün tüm arzularını emir telakki etsin. Bir kent düşünün, bu mücadelenin sonucu bağımsız devlet olsun ama bu bağımsızlığı ana vatandan ayrılık olarak görsün ve içine sindirmesin. Bir kent düşünün, dünyada birçok toplumun ütopyası olan bağımsız devlete sahip olma arzusunu ana vatana katılma hayaline dönüştürsün ve devletini tarihin derinliklerine altın bir sayfa olarak teslim ederek ana vatan Türkiye'ye katılsın. İşte, bu kentin adıdır Hatay çünkü Hatay Türkiye'dir, Misakımillî'nin son halkasıdır. Bu Hatay, Mustafa Kemal'in şahsi meselesi olan Hatay'dır. Tayfur Sökmen'in devlet anahtarını Ankara'ya teslim ettiği Hatay'dır. Bugün de her türlü provokasyona karşı birliğimizin simgesi olan bayrağımızı evlerinin camına asarak ülkeye bağlılığını her koşulda onurlu bir şekilde ilan eden de Hatay'dır.

Peki, bugün geldiğimiz noktada Hükûmetin, iktidarın Hatay'a bakış açısı nasıl, bir de onu görelim arkadaşlar. Sınır kapıları kapatılmış, turizmi yok edilmiş, esnafı kepenk kapatmış, ihracatı durmuş, ülkenin üçüncü tır filosuna sahip olmasına karşın millî servetimiz olan kamyonların, tırların ve diğer nakliye araçlarının çürümeye terk edildiği bir kenttir Hatay iktidar sayesinde. İşsizlerin her geçen gün arttığı, genç işsizlikte ülke genelinde ilk sıralara oturmuş, 3 gençten 1'inin işsiz olduğu bir Hatay, 600 bin Suriyelinin içinde barındığı bir Hatay ve işsizliğin arttığı bir Hatay ama gelin, deyin ki "Hatay nasıl?" iktidar "Hatay çok iyi." diyor. Esnaf kredilerini ödeyemiyor, SGK primlerini ödeyemiyor, kepenk kapatıyor, "Gelin, destek olun." diyoruz ama Hatay'ı görmüyorlar. Hatay'da yıllık 13 milyar vergi alıyorlar ama Hatay'a gelince 400 milyonluk hizmet yapıyorlar. Yani 30 akça alıyorlar Hatay'dan, 1 akça hizmet veriyorlar; geri kalan 29 akçayı ne yapıyorlar? İç ediyorlar. Doğru değilse, gelsinler buradan konuşsunlar.

"Arsuz'da Gönen Barajı vardı, 2013'ten beri bir türlü bitirilemedi"

Arkadaşlar, 160 bin nüfuslu Defne'de hâlâ hastane yok, diyorlar ki "Antakya çok yakın." Ya Antakya'daki hastaneye yetişinceye kadar benim Sinanlı'daki, Defne'deki hemşehrim vefat ediyor; vebali sizdedir arkadaşlar. Barajlara gelince, diyorlar ki "Biz baraj yaptık, Reyhanlı Barajı'nı bitirdik." Ama benim Amik Ovası'ndaki çiftçim hâlâ tarlasını sulayamıyor; sulayamıyor. Bakın, Arsuz'da Gönen Barajı vardı, 2013'ten beri bir türlü bitirilemedi. Bırakın bitirilmeyi, ya ona ayrılan miktar ne kadar? Çok komik, bin lira; bin, bin. Büyük Karaçay Sulama Projesi... Bakın, yukarıda su var ama sulama projesi yok; benim Samandağlı çiftçim hâlâ tarlasını sulayamıyor arkadaşlar. Bu, nasıl bir hizmet anlayışı? Bakın, arkadaşlar, kültürün de inancın da denizin de turizmin de merkezi Hatay, dünyanın da merkezi Hatay.

Hatta, bakın, The New York Times "2020'de Gezilmesi Gereken 52 Yer" listesinde Antakya 34'üncü sırada olmasına rağmen, bugün maalesef turist gelemiyor. Neden biliyor musunuz? Suriye savaşı var ve maalesef şu anda güvenli bölge olarak ilan edilmemiş. Bunun müsebbibi yanlış bir Suriye politikası.

Arsuz'da maden ocağı açılıyor, oradaki halk "Hayır, yapmayın." diyor; milyonlarca ağacı katlettikleri gibi orada da şu anda binlerce ağacı katlediyorlar.

Arkadaşlar, Amik Ovası'nda çiftçilerimiz gübresini alamıyor. Bakın, şu anda gübre atamadılar, mazot zaten hiç alamıyorlar artık, elektrik faturasını yatıramıyorlar. Hayvancılıkla uğraşan arkadaşlarımız da maalesef yem alamıyor. Ya, arkadaşlar, bakın, gelin beraber Amik Ovası'nı bir gezelim; Kumlu'ya, Hassa'ya, Kırıkhan'a, Reyhanlı'ya bir gidelim.

Amik Ovası'na bir gidelim, vatandaşlarımızın sorunlarını bir dinleyelim, beraber çözelim arkadaşlar.

Bakın, yollarla ilgili trafik kazası istatistiklerinde, Hatay, maalesef şu anda 9'uncu sırada arkadaşlar; ölümlü kazaların bu kadar olduğu bir il hâline geldik. Antakya-Altınözü duble yolu, Antakya-Samandağı duble yolu, Antakya-Yayladağı-Suriye hududu duble yolu, Antakya-Reyhanlı-Cilvegözü sınır yolu bir türlü tamamlanamadı. Niye tamamlamıyorsunuz arkadaşlar, niye tamamlayamıyorsunuz?

"Tweet'ler ortada"

Bakın, biz Anayasa Mahkemesinin kapatılmasını isteyenlerle mücadele ediyoruz, evet. Ben Anayasa çiğnendiği için bu Meclisten çıkarıldım, evet. Anayasa Mahkemesi bu ülkede olacaktır. Böyle bir istemde bulunmak da mantık dışıdır, hukuk dışıdır, utanç vericidir, başka bir şey de değildir.

Ben burada konuşacağım. Bakın, yaptığınız iftiralar ve yalanlar, şahsıma yönelik, partime yönelik hakaretlerden sonra bir de utanmadan bunları reddediyorsunuz. İşte, "tweet"ler ortada, "Gergerlioğlu ve Devlet Bahçeli" yazsın herkes, ben hem buradan çıkarıldığım günden önceki cumartesi günü hem de bu Meclise girdiğim gün nasıl hakaret ve iftira dolu "tweet"ler attı o Devlet Bahçeli, herkes bunu görebilir.

MHP Bursa Milletvekili Vahapoğlu'nun "Sen bunları hak ettin"  sözleri üzerine Gergerlioğlu şöyle devam etti: 

"Utanması gerekir insanların bu "tweet"i attığı için. Demokrasi adına, hukuk adına sizin parti vekillerinizin hepinizin de utanması lazım.