TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi ve Halkların Demokratik Partisi(HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Meclis'te görüşülmeye devam infaz yasasına ilişkin, "AKP'liler olarak bu çıkardığınız yasayla yargılanacaksınız" dedi.
İnfaz indirimi paketiyle ilgili görüşmelerin devam ettiği TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Ömer Faruk Gergerlioğlu, "Yarın öbür gün düşüncenizden dolayı AKP'liler olarak yargılanacaksınız. Bu ayrımcı yasadan dolayı terörist muamelesi göreceksiniz. O zaman dönüp bana yine diyeceksiniz ki, 'İtirazında çok haklıymışsın be Ömer Bey, çok haklıymışsın be HDP' aynen bunları diyeceksiniz" ifadelerini kullandı.
Gergerlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enkazın altındaki kişilere Türk mü Kürt mü, dindar mı ateist mi, sağcı mı solcu mu diye sorar mısınız?"
"Değerli milletvekilleri, öncelikle size bir soru sormak isterim. Düşünün ki bir deprem olmuş, karşınızdaki bina yıkılmış ve enkazının altından iniltiler geliyor, "Beni kurtarın!" sesleri geliyor. Ne yaparsınız? Hemen kurtarmaya koşarız değil mi? Oradaki enkazın altındaki kişiler Türk mü Kürt mü, dindar mı ateist mi, sağcı mı solcu mu diye sorar mısınız? Hiçbirinizin sormayacağını biliyorum ama şimdi niye soruyorsunuz? Şimdi de bir afet zamanında değil miyiz arkadaşlar? Hepimiz, maskelerimizle bir afeti yaşıyoruz, sokağa çıkma yasağı var, bir büyük afet var ve infaz yasası görüşülürken "Şunlar çıksın -o çok tehlikeli cezaevlerinden- diğerleri çıkmasın" diyoruz. Bu depremdeki örneğe uyar mı? Size soruyorum."
"İntikam yasası olarak uygulamaya çalışıyorsunuz"
"Bakın, bu infaz yasası tekrar bir cezalandırma getiriyor. Zaten adaletsiz bir yargı yapısıyla bir cezalandırma yapıldı. Bunu sadece ben söylemiyorum, bakın, Türkiye'nin en saygın hukukçularından Sami Selçuk hoca söylüyor, diyor ki: "Türkiye'de yargılama, duruşma, denetim yargılaması hukuka uygun değildir ve bir genel af gerekir."
"Adem Sözüer, İzzet Özgenç hocalar bu yasa derhâl Komisyona geri gönderilmelidir diyor, en saygın hukukçular bunu diyor. Ama siz bunu bir infaz yasası olarak değil intikam yasası olarak uygulamaya çalışıyorsunuz. Bakın, eğer 300 bin kişiden 90 bini çıkar ve geri kalan 210 bin kişi orada kalırsa ve aylar sürecek bu salgın devam edecek olursa o insanlar kendilerini nasıl hissedecek? Kurban gibi hissedecek, kurban. Bakın, bu çok tehlikeli bir duygudur, psikolojik olarak çok tehlikelidir. Mahpuslar için, mahpus yakınları için kurban gibi hissetme duygusu son derece tehlikelidir."
"Bir teyze aradı, en büyük korkum Koronavirüs'ten dolayı ya kızım ölürse ne olur..."
"Büyük dramlar yaşanıyor. Dün beni İnebolu'dan bir teyze aradı, Kepsut'ta kızı varmış, cezaevinde. "Her ay on dört saat yoluculuk yapıyorum" dedi teyze. "Köyümden çıkıyorum, 5 otobüs değiştiriyorum, Kepsut'a varıyorum, cebimde zaten param yok, her gidişim 300 lira, 2 kuruşun hesabını yapıyoruz ve kızım tutuklu. Bunları da geçtim, bize bu çileleri yaşatıyor bu iktidar, bir de, en büyük korkum Koronavirüs'ten dolayı ya kızım ölürse ne olur?" Bunu düşünen on binlerce, milyonlarca insan var arkadaşlar, basit bir hadise değil."
"Partimizin üyesi Fatma Lebe diyabet hastası, kalp, tansiyon, depresyon ve kapalı alan fobisi var; ölüme terk edildi"
"Cezaevinde yaşlılar var, hastalar var. Size bir fotoğraf göstereceğim, Gaziantep HDP üyemiz Fatma Lebe, kendisi diyabet hastası -kalp, tansiyon, depresyon- ve kapalı alan fobisi var ama beş aydır iddianame olmaksızın maalesef cezaevinde. İşte, bunun gibi hastalar şu anda ölüme mahkûm edilmiş durumda, kurban edilmiş durumda. Yarın öbür gün bu insanlar ölürse vicdanlarınıza hiçbir şey anlatamayacaksınız. Biz size son hatırlatmaları yapıyoruz. Bakın, burada kaç gündür son hatırlatmaları yapıyoruz ama vicdanınızın sızlamadığını görüyoruz."
"AKP'liler olarak bu çıkardığınız yasayla yargılanacaksınız; 'çok haklıymışsın be Ömer Bey, çok haklıymışsın be HDP' diyeceksiniz"
"AKP'liler daha dikkatli dinlesin. Hastanede doktordum ve bir mesai arkadaşım vardı, Salih. Salih arkadaşımla zaman zaman siyasi konularda da konuşurduk, fanatik AKP'liydi ve hep bana savunurdu, ben de, işte, onun yanlışlarını söylerdim. Salih de bütün bunları kabul eder ama en sonunda "Ama Ömer Ağabey, işte, başörtüsünü serbest bıraktı" derdi bana. Daha sonra, birkaç ay sonra ben Salih'le tekrar bir görüştüm, aradan bir müddet geçmişti, Salih'i aradım, baktım, Salih çok üzgün, "Ne oldu Salih?" dedim, "Ya, Ömer Ağabey, bildiğin gibi değil, başımıza bir felaket geldi" dedi.
"Daha sonra "Ne oldu?" diye sordum, "İnfaz koruma memuru kardeşim vardı, ne olduğunu anlamadık, KHK'yle ihraç edilmiş. Bu yetmedi, ardından, bu ani ihraç karşısında 3 çocuk annesi yengem, kalp krizi geçirip iki gün sonra vefat etti. Ailece perişan durumdayız, ne yapacağımızı bilemiyoruz Ömer ağabey." dedi. Sonra, bana ne dedi biliyor musunuz? "Çok şeyi anladım Ömer ağabey" dedi. "Sen, çok haklıymış be Ömer ağabey" dedi. "Şu ana kadar ben hep savundum iktidarın icraatlarını ama çok haklıymışsın be Ömer Ağabey" dedi
"Bunu yarın siz de söyleyeceksiniz. Nasıl mı olacak? Bu ayrımcı yasayı getirdiniz ya, yarın öbür gün düşüncenizden dolayı AKP'liler olarak yargılanacaksınız büyük ihtimal ve bu ayrımcı yasadan dolayı terörist muamelesi göreceksiniz. O zaman dönüp bana yine diyeceksiniz ki, 'İtirazında çok haklıymışsın be Ömer Bey, çok haklıymışsın be HDP' diyeceksiniz. Biz size hatırlatmaları yapıyoruz ama kalpleriniz katılaşmış, anlamıyor."
"Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste"
"Size son olarak şunu söylüyorum: "Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Zulüm ile abad olanın sonu berbattır.
"Bakın, son olarak bir ayetle hatırlatayım. 'Sonra, bunun arkasından yine kalpleriniz katılaştı. Şimdi de taş gibi ya da taştan da beter hale geldi. Çünkü taşlardan öylesi vardır ki içinden nehirler kaynıyor. Yine öylesi var ki çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor. Öylesi de var ki Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor ve sizin neler yaptığınızdan Allah gafil değildir' Bu yaptıklarınız kesinlikle kimsenin yanına da kalmayacaktır."