Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetimindeki Savur Belediyesi Eş başkanı Gülistan Öncü, Mazıdağı Belediyesi Eş Başkanı Nalan Özaydın ile Derik Belediyesi Eş Başkanı Mülkiye Esmez ve Şanlıurfa Suruç Belediye Eş Başkanı Hatice Çevik'in yerine kayyım atanmasına ilk tepki HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç'tan geldi. Kayyımların planlı olarak atandığını söyleyen Oluç, AKP'nin 31 Mart seçimleri öncesinde ortaya attığı tezi kayyımlarla gerçekleştirmeye çalıştığını ifade etti.
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Medyascoptv’de Murat Aksoy’un programına konuk olduğu oprogramda kayyımlara tepki gösterdi. Eylül ayında İçişleri Bakanlığı müfettişleri tarafından Mardin'e giderek hazırlanan raporla ortaya bir tez atıldığını ifade eden HDP'li Oluç, bu tezde, "Belediye meclisi seçimle gelsin, başkan cumhurbaşkanı tarafından atansın. Bu şekildeki bir sistem milli güvenliğimizin tehlikeye girdiği şehirlerde uygulanırsa, yani Kürt coğrafyasını kastediyorlar, o zaman yönetilebilir kentler oluşturabiliriz" denildiğini anlattı. "Aslında planları bir yerel yönetim yasasında değişiklik yapmak. Bütün belediye meclislerini halk seçecek, belediye başkanlarını cumhurbaşkanı atayacak" diyen Oluç, bu tezin HDP belediyeleri üzerinden gidilerek hayata geçirilmeye çalışıldığını kaydetti.
Öte yandan Oluç, ilk kayyımın seçimlerden 4,5 ay sonra atandığını belirterek bunun sebebinin de tekrarlanan İstanbul seçimleri olduğunu kaydetti.
TIKLAYIN - HDP'li 4 belediyeye daha kayyım atandı
HDP'li Oluç'un açıklamaları şöyle:
“Kayyum atamalarını çok planlı yapıyorlar. Öne sürdükleri gerekçelerin hepsi mesnetsiz. Ya bir gizli tanık buluyorlar, geçen yıl buldular 9 yıldır cezaevinde olan bir tanık çıktı ortaya. Bu tür düzmece iddialarla soruşturma başlatıyorlar. Gözaltı yapıyorlar ondan sonra da kayyum atıyorlar. Bunun planlı olduğunu biz en başından beri biliyorduk. AKP’nin Genel Başkanı 31 Mart seçimlerinden önce de meydanlarda yaptığı konuşmada kayyumları söylemişti. Açık bir şekilde hem de. O zaman bunu söylemelerinin sebebi, acaba halkı oy vermekten caydırır mıyız gibi bir düşünceydi. Ama tutmadı o hesap. Seçimlerden sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 'bizim kayyum pratiğimiz var. Bu pratiği 5 sene daha devam ettirirsek ortada ne HDP yerel yönetimi kalır ne de HDP kalır’ diye bir açıklamada bulunmuştu. Bu yaptıkları iş çok planlanmış bir iş. Peki, 'bu plan nereye varacak? diye soracak olursanız; Eylül ayında İçişleri Bakanlığı’ndan müfettişler Mardin Belediyesi’ne gittiler ve orada bir rapor hazırladılar. Diyorlar ki 'belediye meclisi seçimle gelsin, başkan cumhurbaşkanı tarafından atansın. Bu şekildeki bir sistem milli güvenliğimizin tehlikeye girdiği şehirlerde uygulanırsa, yani Kürt coğrafyasını kastediyorlar, o zaman yönetilebilir kentler oluşturabiliriz.' Aslında planları bir yerel yönetim yasasında değişiklik yaparak bütün belediye meclislerini halk seçecek, belediye başkanlarını cumhurbaşkanı atayacak. Bu 31 Mart seçimlerinden önce genel olarak belediyeler için ortaya atılmış bir tezdi. Bir kere bunu 'dünyanın başka ülkelerinde de var' diye Erdoğan dillendirmişti. O zaman bakmıştık, demokrasi olan dünyanın başka hiçbir ülkesinde böyle bir sistem yok. Ama planları bu. Bunu da özellikle HDP belediyeleri üzerinden giderek yapmaya çalışıyorlar.
"Kayyum atamalarının 4,5 ay sonra yapılması geciken İstanbul seçimleridir"
Kesinlikle iddia ettikleri gibi yok belediye başkanları teröre bulaşmış falan hiç alakası yok. Teamülden cinayet dedikleri bu. Buradaki cinayet de şudur; Kürt halkının seçme seçilme hakkını gasp ediyorlar. Bütün zorluklara rağmen biz 65 belediye kazanmışız. Bizim arkadaşlarımız çalışmaya başlamış, 4,5 ay geçti üzerinden kayyum atamaya başladılar. Neden üzerinden 4,5 ay geçti, İstanbul seçimleri tekrarlanınca süreç biraz uzadı. Aslında 1 Nisan tarihli Diyarbakır Mardin Van Valileri, kayyum atanmışlardı bunlar, İşçileri Bakanlığı’na verdikleri bir dilekçe var, ‘buralara hemen kayyum atanmalıdır’ diyerek. Ne olmuş daha yeni seçilmiş belediye başkanları!
"İrade hırsızlığı"
Tam tersi bir tablo var elimizde. Zamanında ilk kayyumlar atandığında söylüyorduk, kayyumlar yolsuzluk yapıyor diye. Bir takım kayyumu kendileri atadıktan sonra görevden aldılar biliyorsunuz. Ama durmuyorlar ki yolsuzluk yapmakta. Sayıştay raporları çıktı. Kayyumların hangi yolsuzlukları yaptıkları belgelendi. Son bütçe tartışmalarında Sayıştay Başkanı sorulan soruya verdiği yanıt; 2017 yılında 31 suç duyurusu yapmışlar, bunun neredeyse tamamı kayyum atanan belediyeler diye açıklama yaptı. 2018’de de var aynı suç duyuruları. Dolayısıyla kendi atadıkları kayyumlar da her türlü yolsuzluğu yapıyorlar. Mardin’de faturalar, fotoğraflar ortaya çıktı. O zaman dedik ki açıklayın. İçişleri Bakanı veya AKP Genel Başkanı ‘biz böyle bir hediye alamdık’ desinler dedik. Onun üstünü örttüler. Yolsuzlukta adı geçen kayyumu tekrar kayyum atadılar. Yani ortada tam bir hukuksuzluk, adaletsizlik var. En önemlisi de ortada bir irade hırsızlığı var.