HDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy, Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye ile müzakerelerin geçici olarak dondurulmasına yönelik tavsiye kararının kabul edilmesini değerlendirdi. Özsoy, “Dolar bu sabah 3.47’yi test etti. Böylesi bir siyasal krizin pratik anlamda sonuçları olacaktır. Bunun faturası halka çıkacaktır, küçük esnafa çıkacaktır, döviz üzerinden alışveriş yapan insanlara çıkacaktır. Hükümet kimseyi kandırmasın” dedi.
Özsoy’un açıklamaları şöyle:
Türkiye çok uzun zamandır dış politikada büyük türbülanslar yaşıyor. Arap Baharı'ndan bu yana istikrarlı politikalar yürütülemedi. Bu yüzden de sürekli kırılmalar yaşanıyor.
Darbe sürecinden sonra çok daha net bir şekilde “Şangay fantazileri” duyuyoruz. Erdoğan ve AKP Hükümeti “Şangay’a gireceğiz, Avrupa bizi anlamıyor” diyor. “Herkes darbeci, herkes terörist” söylemleriyle son derece içe kapanmacı bir dış politika izleniyor. İçeride son derece popülist, dışarıda reaksiyonel bir dil kullanılıyor. Dışarıdan gelen tüm tepkilere son derece maço, maskülen bir şekilde cevap veriliyor. Herhalde bu şekilde dışarıdan gelen baskıları hafifletebileceklerini düşünüyorlar. Dünyaya “Ey Rusya, Ey Avrupa” diyerek hiçbir şey elde edemezsiniz. Ancak bu memleketi daha fazla istikrarsız hale getirirsiniz. Bu kadar yüksek perdeden bağırıp çağırdıklarına bakmayın, hem iç politikada hem dış politikada son derece zorlanıyorlar.
“Hükümet kimseyi kandırmasın”
Dün Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye ile müzakerelerin geçici süre dondurulması kararı alındı. Oylama sonuçları çok ilginçti. 37 “hayır” oyuna karşı 479 oyla kabul edildi, 170 de “çekimser” oy vardı. Türkiye’nin Avrupa Birliği destekçilerinin sayısının 37’ye kadar düşmüş olması çok ciddi bir durumdur. Çünkü 2004 yılında Avrupa Parlamentosu'nda “Türkiye ile müzakereler başlasın mı” diye oylama yapıldığında, 407 “evet” oyuna karşı 262 “hayır” oyu vardı.
Bakanlar, başbakan ve cumhurbaşkanı bu kararın hiçbir şey ifade etmediğini söylediler. Avrupa Birliği Bakanı “bunun etkisi sınır kapısını bile geçmez” demişti. Hükümete yakın medya, “bu sembolik bir şeydir, bunun yaptırım gücü yoktur” gibi bir ifadede bulunuyorlar. Siz istediğiniz kadar semboliktir deyin. Bu durum piyasalar için sembolik değil, son derece pratik. Dün Avrupa Parlamentosu'nun kararının açıklanmasından hemen önce, Merkez Bankası 34 ay sonra faiz artırımına gitmesine rağmen doların ateşini düşüremediler. Dolar bu sabah 3.47’yi test etti. Böylesi bir siyasal krizin pratik anlamda sonuçları olacaktır. Bunun faturası halka çıkacaktır, küçük esnafa çıkacaktır, döviz üzerinden alışveriş yapan insanlara çıkacaktır. Hükümet kimseyi kandırmasın. Avrupa ile ilişkiler daha kaotik daha gerilimli bir şekilde devam ederse sonuçları felaket biçiminde olur.
Türkiye’nin yapması gereken militarist söylemlerle toplumu mobilize ederek olası bir başkanlık referandumunu bir şekilde kazanmak takıntısını bir kenara bırakmaktır. İçeride, Türkiye’de yaşayan herkesle demokratik, barışçıl bir şekilde ilişkilenilmesi gerekiyor. Dışarıda ise dış politikanın pazarda karpuz satmaya benzemediğini unutmamak gerekiyor. Öyle bağırıp çağırarak kimseyi toplayamazsınız etrafınıza. Bu kadar gerilimle bir yere varamazsınız. Siz başkanlık arzunuzu yerine getirebilirsiniz ama bu halk kaybediyor. İktidarda olanlar bile şu an gidişattan memnun değil. Bağırıp çağırmayı bir tarafa bırakıp düşünmelerini salık veriyoruz.