HDP Mardin Milletvekili Erol Dora, TBMM Başkanlığı’na sunduğu “ Çocuk İşçiliği ve Yoksulluğu” araştırma önergesinde, çocuk işçiliğini ortaya çıkaran nedenler arasında yoksulluğun önemli bir sorun olduğuna dikkat çekti.
Raporunda, “Her 10 çocuktan 8’inin kayıt dışı ve köle emeği koşullarında çalıştırıldığı bu düzensiz ve güvencesiz sistem, çocuk emeği sömürüsünün giderek daha fazla derinleşmesine yol açmaktadır” diyen Dora “Türkiye, AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında yüzde 25,3 çocuk yoksulluğu oranıyla en fazla çocuk yoksulluğunun yaşandığı ülkedir" ifadesini kullandı.
HDP'nin hazırladığı raporun içeriği özetle şöyle:
Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre çocuk işçiliği, çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar verici işlerde istihdam edilmesi olarak ifade edilmektedir. Diğer taraftan UNICEF, çocuk işçiliğini “çocuğun yaşına ve işin türüne bağlı olarak, minimum çalışma saatini aşan ve çocuğa zararlı olan iş” olarak tanımlamıştır.
Bugün dünyada giderek azalma eğilimi içinde olan çocuk emeği ve işçiliği, gelişmekte olan pek çok ülke için ciddi bir sorun olarak görülmeye devam etmektedir. Küresel kapitalist sistemin özellikle emek-yoğun ve göreli az vasıf gerekseyen sektörlerde, çocuk emeğini esnek, güvencesiz, itaatkâr ve ucuz olduğu için tercih etmesi, gelişmekte olan ülkelerde çocuk işçiliği ve çocuk emeği sömürüsünü önemli bir sorun boyutuna taşımaktadır.
ILO’nun Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü vesilesiyle 12 Haziran 2017 tarihinde yaptığı açıklamaya göre, bugün bütün dünyada 168 milyondan daha fazla çocuk işçi bulunmaktadır. Çocuk işçiliğine maruz kalan çocukların önemli bir bölümünün çatışma ve afetlerden etkilenen bölgelerde yaşadığı ve dünya genelinde 85 milyon çocuğun ise tehlikeli işlerde çalıştırıldığı ilgili açıklamada kendine yer bulmuştur.
Ülkemizdeki çocuk işçilerin sayısına ilişkin güncel veriler sadece 15-17 yaş grubunda olan çocuk işçiler için mevcuttur. 15 yaş altı çalışan çocuklara ilişkin veriler bulunmamaktadır. Öte yandan Türkiye’de mevsimlik tarım işçilerinin büyük bir kısmı tüm aile fertleri ile beraber mevsimlik işçilik yapacakları ve geçici olarak ikamet edecekleri şehirlere gittiği için tarımsal alanlarda mevsimlik olarak çalışan çocuklara dair sağlıklı verilere ulaşmak mümkün görünmemektedir.
DİSK/Genel İş Sendikası’nın “Türkiye’de Çocuk İşçi Olmak” adlı raporuna göre ülkemizde 2012 yılından itibaren çocuk işçi sayısı artmıştır. 2012 yılında 601 bin olan 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı, 2016 TÜİK verilerine göre 709 bin olmuştur. Aynı TÜİK verilerine göre çocuk işçilerin % 78’i yani 558 bin çocuk kayıt dışı çalışmaktadır. Ne acıdır ki Türkiye’de sadece 2016 yılında 56 çocuk iş cinayetleri sonucu hayatını kaybetmiştir. Her 10 çocuktan 8’inin kayıt dışı ve köle emeği koşullarında çalıştırıldığı bu düzensiz ve güvencesiz sistem, çocuk emeği sömürüsünün giderek daha fazla derinleşmesine yol açmaktadır.
Çocuk işçiliğini ortaya çıkaran nedenler arasında yoksulluk önemli bir sorundur. Çocuklarda yoksulluk; çocukların yaşama, zihinsel ve bedensel gelişme açısından ihtiyaçlarını karşılayamamalarının yanı sıra çocukların çok erken yaşlarda çalışma hayatına katılarak ucuz ve güvencesiz işgücü olmalarına neden olmaktadır. Ülkemizde çocuk işçiliğinin artışında, çocuk yoksulluk oranının yüksek olmasının önemli bir etkisi söz konusudur. Türkiye, AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında % 25,3 çocuk yoksulluğu oranıyla en fazla çocuk yoksulluğunun yaşandığı ülkedir.
Çocuk işçiliği, devletin çocuk korumaya yönelik politikalarının yetersizliğinin bir sonucu olduğu gibi, bunun da ötesinde sosyal ve ekonomik politikalarındaki adaletsizliğinin bir sonucudur. Üstelik bu adaletsizliğin yarattığı ekonomik eşitsizlikler çoğu zaman çocuklar için bir kısır döngüye dönüşerek çocukların geleceğini de etkilemektedir.
Türkiye’de çocuk işçiliği ve yoksulluğu konusunun nedenleriyle araştırılarak, çeşitli boyutlarıyla saptanması ve nihayet bu konuda alınması gereken önlemlerin ortaya koyulması gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle, Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması elzemdir.