Gündem

HDP, 20 Mayıs'ta olağanüstü kongreye gidiyor

Parti üyeliği düşürülen Yüksekdağ yerine seçim yapılacak

13 Mayıs 2017 21:26

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliği ve parti üyeliğinin düşürülmesinin ardından zorunlu olarak olağanüstü kongreye gidiyor. 

20 Mayıs’ta  yapılacak kongrede, yeni kadın eş genel başkan seçimi yapılacak.

HDP Parti Meclisi (PM) , Merkez Disiplin Kurulu ile Uzlaştırma Kurulu için de isimleri belirlenecek.

HDP, Yüksekdağ’ın yerine gelecek isim konusunda kendi içinde değerlendirmeleri sürdürürken, kulislerde MYK üyesi ve Çalışma Yaşamı, Emek ve Sendikalarla İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serpil Kemkalbay’ın adı öne çıkıyor. Kemalbay, halen Yüksekdağ’ın görevini vekaleten yürütüyor.

Saruhan Oluç

Tüzük gereğince

 Çalışmalarla ilgili bilgi veren HDP Basın ve Yayından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç, 20 Mayıs’ta zorunlu olarak 3. Olağanüstü Kongre yapacaklarını belirterek, “Kongrenin esas nedeni eş genel başkanımız Figen Yüksekdağ’ın üyeliği ve milletvekilliği düşürüldü, biz o nedenle tüzüğümüzün de öngördüğü gibi bir eş genel başkan seçimi yapmamız gerekiyor Bunun için bir kongre yapacağız ama bu sadece eş genel başkan seçimi değil, Parti Meclisi (PM), Merkez Disiplin Kurulu ve Uzlaştırma Kurulu var. Eksikliklerimizi tamamlayan bir seçim yapacağız” dedi.

HDP tüzüğüne göre eş genel başkanlardan birinin ya da ikisinin herhangi bir nedenle görevinden ayrılması halinde önce vekaleten atama yapılması, bu atamanın ardından da en geç 45 gün içinde yeni bir eş genel başkan seçmek için genel kongrenin olağanüstü toplantıya çağrılması gerekiyor.

Demirtaş da cezaevinden önemli açıklamalar yapmıştı

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu cezaevinden referandum sonuçlarına ilişkin geçtiğimiz günlerde gönderdiği mesajda, ''Demokrasi ortak paydasında önümüzdeki dönem yeni ittifak olasılıkları şekillenebilir. 2019'a kadar birçok siyasi parametrede değişiklikler olacaktır" demişti. Demirtaş, 16 Nisan'da yapılan anayasa değişikliği referandumunun sonuçlarına ilişkin Edirne F Tipi Cezaevi'nden yazılı bir mesaj göndererek şunlara dikkat çekmişti:

"16 Nisan'da gerçekleşen referandum sonrasında barış ve özgürlük umudunun güçlendiğini görmekten sevinç duyuyorum. Ancak toplumun 'evet'çiler ve 'hayır'cılar olarak iki ayrı kamp şeklinde değerlendirilmesini yanlış ve tehlikeli görüyorum. Hele hele 'evet' diyen seçmen kitlesinin demokrasi karşıtı ya da demokrasi düşmanı olarak ifade edilmesi siyasi körlükten ve halkı aşağılamaktan başka bir şey değildir. 'Hayır' diyenlerin de 'evet' diyenlerin de önemli bir kısmı demokrasiye ve özgürlüklere hasret kalmış halkın bizatihi kendisidir. Bu nedenle demokrasi bloğunu sadece 'hayır'cılar olarak ifade etmek, toplumun geri kalan yarısını haksızca itham etmektir.

"Herkes bilmeli ki, demokrasi ortak paydasında önümüzdeki dönem yeni ittifak olasılıkları şekillenebilir. Siyaset kurumu buna açık olmak zorundadır. Hep ifade edildiği gibi siyasette yirmi dört saat bile uzun zamandır. 2019'a kadar birçok siyasi parametrede değişiklikler olacaktır."

Baydemir: Partimiz geniş kesimleri kucaklayacak bir demokrasi çağrısı hazırlayacak

HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir, de geçtiğimiz hafta İstanbul'da yapılan HDP MYK-Meclis Grubu ortak toplantısının sonuçlarını düzenlendiği basın toplantısında geniş kesimleri kucaklayacak bir demokrasi çağrısı yapacaklarını bildirmiş ve şunları söylemişti:

"Partimiz geniş kesimleri kucaklayacak bir demokrasi çağrısı hazırlamaya başlayacaktır. 2013 - 2014 - 2015 Nevruz deklarasyonlarından Dolmabahçe Mutabakatı’na kadar toplumu bir arada yaşatacak tüm değer ve metinlerden esinlenecektir.

"Kürt halkı 2 yıldır uygulanan zulüm politikaları karşısında kararlı duruşunu ortaya koymuştur. Kayyum politikalarına karşı durmuştur. Barış özlemini de göstermiştir. Kürt coğrafyasında çıkan iradeye, tüm Türkiye halklarının dikkatini çekmek istiyoruz. Demirtaş’ın da ifade ettiği husus şudur; bu gidişatın kimseye kazandıran yönü olmamıştır, olmayacaktır.

"Çatışmasız, savaşsız bir sürecin başlatılmasında herkese rol, misyon görev düşmektedir. HDP görevinden kaçınmayacaktır. Demokratik siyasetin acil gündemi bölgesel bir barış ortamı için çözüm planı gerçekleştirilmesidir."