Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP çevrelerinde görüşleri dikkatle dinlenen ilahiyat profesörü Hayrettin Karaman, “Kadın adetliyken, Kur’an okuyup, namaz kılıp kılamayacağı hususunda ihtilaf vardır. İbn-i Hazm; kılabilir, okuyabilir, der. Çünkü: ‘Rasulullah cünüplük dışında Kur’an okumayı ihmal etmemiştir’ mealindeki haberi, sahabenin dilinden nakil, doğru olan Peygamberin ifadesi olmadığından geçersizdir’ der. Asırdaşı ve hemşehrisi İbn-i Rüşt ise bu tür delillere dayanarak; aksi fetva vermiştir. Yani iki müctehid ihtilaf etmiştir. Öyleyse kişi bunlardan tercih ettiği görüşe göre amel eder” dedi.
Hayrettin Karaman’ın Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (15 Ocak 2014) nüshasında yayımlanan, “İthamlar ve Gerçekler (6)”başlıklı yazısı şöyle:
İthamlar ve Gerçekler (6)
İtham
“Kadın adetliyken, Kur’an okuyup, namaz kılıp kılamayacağı hususunda ihtilaf vardır. İbn-i Hazm; kılabilir, okuyabilir, der. Çünkü: “Rasulullah cünüplük dışında Kur’an okumayı ihmal etmemiştir” mealindeki haberi, sahabenin dilinden nakil, doğru olan Peygamberin ifadesi olmadığından geçersizdir” der. Asırdaşı ve hemşehrisi İbn-i Rüşt ise bu tür delillere dayanarak; aksi fetva vermiştir. Yani iki müctehid ihtilaf etmiştir. Öyleyse kişi bunlardan tercih ettiği görüşe göre amel eder.”(Gerçek Hayat dergisi, Haziran 2002)
Hayrettin Karaman: “Erkekler için yasak (haram olan) altın yüzük, süs için, aksesuar olarak takılan altın yüzüktür. Günlük Hayatımızda Helaller Haramlar isimli kitabımda kaynak ve delillerini bulacağınız yazıda da vaktiyle ifade etmiştim, “alamet, nişan, sembol” olarak takılan altın yüzük, arma, rozet vb. haram değildir. Nişan yüzüğü adı üstünde “nişanlı veya evli olanların medeni durumlarını gösteren bir nişan, bir alamet, bir belliktir ve sakıncası yoktur.” İslam’ın Işığında Günün Meseleleri ve İslam’da Kadın ve Aile. Hâlbuki Rasulullah (s.a.v.) bir eline ipeği diğer eline altını alıp şöyle buyurmuştur: “Bu iki şey benim ümmetimin erkekleri için haramdır ve kadınları için helaldir.” Hz. Rasulullah Efendimiz (s.a.) hakkı beyan etmişken neden Karaman zıt bir fetva vermeye kalkışıyor acaba? Allah, Kur’an-ı Kerim’de kendi kafasına göre haram-helal fetvası verenler için şöyle buyuruyor: “Sadece dilinizin yalan olarak vasfettiği bir şeye: “Şu helaldir, şu haramdır.” demeyin ki, yalanı Allah’a iftira etmiş olursunuz. Şüphesiz Allah’a yalan iftira edenler asla felah bulmazlar.”
Cevap:
İtham konusu yaptığı meseleleri bu ithamda kaynak gösterdiği kitaplarımdan okuyun. Orada ne demiş isem şimdi de diyorum. Kitaplarımı okuma imkanı bulamayanlar için burada bir kısmını aktarayım:
G.H. Helaller ve Haramlar isimli kitabımdan:
“Halis ipek veya malzemesinin çoğu ipek olan giyecekler ile altını erkeğin giyecek, süs ve eşya olarak kullanması haramdır. Hz. Peygamber (s.a.) ipeği sağ eline ve altını sol eline alarak “bu ikisi ümmetimin erkeklerine haramdır.” buyurmuşlardır. (Ebû-Dâvûd, K. el-Libâs, 4, 9, 11; Nesâî, K. ez-Zineh, 40, 43, 45; Ahmed, Müsned, 1/96, 4/392.)
Bir miskali (4.25 gr.) geçmeyen gümüş yüzük ile alem (sembol, nişân, rozet vb.) olarak kullanılan ipek ve altına ruhsat verilmiştir. İpeğin cilt hastalığı, savaş gibi sebeplerle giyilmesine de izin verilmiştir. Altın ve gümüşü ev eşyası olarak kullanmak her iki cins için de caiz görülmemiştir. (Fıkıh kitaplarının kerâhiye ve istihsan bölümüne bakın. Nişan yüzüğünün cevazı için bak: Kâmil Miras, Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi 2. B. C. IV, s. 287; c. XII, s. 108. Buhârinin bir rivâyetine göre Rasulullah (s.a.) Abdurrahman b. Avf ve ez-Zübeyr b. el-Avvâm’ın, cilt hastalıkları sebebiyle ipek giymelerine izin vermiştir. K. el-Cihad, 91; K. el-Libâs, 29.)
Okuma konusu:
Anılan yerde şunu yazmıştım:
İbn Rüşd konuyu şöyle özetliyor: Bu konuda fıkıhçılar farklı hükümlere vardılar. Çoğunluk cünüp ve hayızlı olanın Kur’an’ı okumasını caiz görmezken bazıları caiz gördüler. İhtilaf sebebi “Hz. Peygamber’in, Kur’an okumasını, cünüplükten başka hiçbir şey engellemezdi” mealindeki rivayettir. Caizdir diyenlere göre bu rivayet bir şey ifade etmez; Hz. Peygamber “Cünüplük yüzünden okuyamıyorum” demedikçe rivayetten bu sonuç çıkarılamaz; cünüp olduğunda okumamasının başka sebepleri de olabilir. Caiz değildir diyenlere göre bu sözü rivayet eden sahâbî kendiliğinden bunu söyleyemez, bir bilgisi olmalıdır.
Çoğunluk hayızlı kadın konusunda da iki gruba ayrılmışlardır. İmam Malik, hayızın uzunca bir müddet sürdüğünü göz önüne alarak “az miktarda okur” derken diğerleri hayızlı ile cünübü birbirinden ayırmamışlardır (31-32).
İbn Hazm “Kur’an’ı okumak, tilavet secdesi, Mushaf’a dokunmak ve Allah’ı anmak; bunların hepsi abdestli olana ve olamayana, cünübe ve hayızlı olana caizdir” diye başlık attıktan sonra genel delilini şöyle açıklıyor: “Bunlar hayırlı işlerdir, teşvik edilmiş, sevap vadedilmiş fiillerdir; bunların bazı hallerde yapılamayacağını söyleyenlerin delil getirmesi (delil ile isbat etmeleri) gerekir.” İbn Hazm, karşı tarafın ileri sürdükleri delilleri ise ya sahih olmayan rivayetlerden ibaret oldukları veya hükme delalet etmedikleri gerekçesiyle reddetmekte, sahabe ve tabiûn müctehidlerinden kendi ictihadını destekleyen örneklere de yer vermektedir (77-81).
Fıkıhçıların ihtilaf ve ittifak ettikleri hükümleri açıklayan iki kaynaktan konumuz ile ilgili ictihadları aktarmış olduk. Görülüyor ki “kadınların özel hallerinde namaz kılamayacakları ve oruç tutamayacakları” konularında ittifak (icmâ) var; “mescide girme, Kur’an’a dokunma ve onu okuma, gerekli tavâfı yapma” konularında ise ihtilaf edilmiş; çoğunluk bunları caiz görmemiş ama bazı fıkıh alimleri caiz görmüşlerdir. Diyanet’in yaptığı İstişare toplantısı kararlarında da söylenen bundan ibarettir.
Fıkıhta icmâ bağlayıcıdır, ama çoğunluğun görüşü bağlayıcı değildir. Meşhur dört mezhepte de bazan biri, diğerlerinin tamamına (bu mânada cumhura, çoğunluğa) muhalif olduğu halde mensupları -çoğunluğun ictihadını değil- tek kalmış olan mezhebin ictihadını uygulamaktadırlar.
Özel hallerinde kadınları kimse mescide girmeye, Kur’an okumaya.. zorlamıyor; ama onlar farklı (caiz diyen) ictihada uyar da bunları yaparlarsa yine kimsenin onları engellemeye veya kınamaya hakları olamaz.