Gündem

"Hayır Partisi" kapanıyor

"Türkiye siyasetinde birilerinin de verdiği sözü tutmasının vaktinin geldiğini düşünüyoruz"

14 Nisan 2017 22:07

İçişleri Bakanlığı’na 6 Şubat'ta kuruluş dilekçesini veren Hayır Partisi 65 günlük yolculuğunu tamamladığı bildirildi.

Birkaç kişi ile başlanan yolculuğun bugün itibariyle 110 bin gönüllüye ulaştığı belirtilerek, öğrencilerin harçlıkları, emeklilerin maaşları ile 67 şehir 157 ilçe ve bin 225 köy ziyareti gerçekleştirdiği kaydedildi.  “Milletimiz Hayır Partisi'ni çok sevdi. Fakat bu milletimize bir sözümüz vardı. Bu parti sadece referandum süresinde faaliyet gösterecek ve referandum ile kapanacaktı. Partinin devam etmesi yönünde her gün yüzlerce mesaj alsak da  Türkiye siyasetinde birilerinin de verdiği sözü tutmasının vaktinin geldiğini düşünüyoruz” denildi.

Tuna Bekleviç tarafından yapılan açıklama şöyle:

Bu kadar samimi, dürüst, temiz ve naif bir "Hayır" kampanyasına rağmen karşılaştığımız engellemeler, baskılar, hakaretler ve tehditler hedeflerimizden bizi saptırmadığı gibi bizi birbirimize daha çok bağladı. Bu yolculukta karşılaştığımız baskı ve engellemeler üç temel alanda yoğunlaştı:

1) Hukuki engellemeler:

Hayır Partisi kurucuları olarak Türkiye için hayati önemde olduğunu düşündüğümüz anayasa değişikliği referandum sürecinde yer almayı görev bildik ve anayasadan doğan ve en doğal hakkımız olduğu üzere siyasi parti kuruluşu için başvurumuzu sunduk. Bilindiği gibi yürürlükteki Anayasamızın 68. maddesi, siyasi partileri demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olarak tanımlar ve ifadeyi “partiler önceden izin almadan kurulurlar” diye güçlendirir. Gerek Anayasamızın ilgili maddesi gerekse siyasi partiler kanununa dayanarak 6 Şubat’ta kuruluş evraklarını teslim ettiğimiz Hayır Partisi’nin kuruluşunun hukuksuzca engellenmiş ve siyasi iktidarın emirleri ile hareket eden tüm bürokratlar suç işlemişlerdir. İşledikleri suçlar ve bu suçlara konu olan faaliyetler:

- Hayır Partisi kurucuları tarafından 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda belirtilen şartlar yerine getirilerek 6 Şubat 2017 tarihinde “Hayır Partisi” ünvanlı siyasi parti kuruluşu için gerekli bildiri ve belgeler İçişleri Bakanlığına sunulmuştur.

- Kanun gereği gerekli tüm bildiri ve belgeleri eksiksiz olarak Bakanlığa sunmuş olmamıza rağmen Bakanlık tarafından Siyasi Partiler Kanunu’nun 8. maddesi uyarınca verilmesi gereken usulüne uygun alındı belgesi, başvuru tarihinden kapanışına kadar geçen 65 güne rağmen tarafımıza verilmemiştir.

- Bakanlık yetkilileri ile yapılan görüşmelerde sözlü olarak başvurunun değerlendirildiği ve parti kuruluşlarının kim olduğunu bilmediğimiz bir savcının talimatı ile inceleme altında olduğu bildirilmiş ve alındı belgesi verilmesinden kaçınılmıştır. Bakanlık yetkilileri, ısrarlı taleplerimiz sonucunda alındı belgesi verilmemesi yönünde savcı talimatı olduğunu beyan etmişlerdir. Oysaki Siyasi Partiler Kanunu gereği İçişleri Bakanlığı siyasi parti kuruluşu amacıyla sunulan belgeleri teslim aldığı anda başvuruculara usulüne uygun bir alındı belgesi vermek ve başvuru evrakını 3 gün içinde Cumhuriyet Başsavcılığına göndermek zorundadır. Ancak başvuru tarihimizden kapanış kararımıza kadar 65 gün geçmiş olmasına rağmen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın internet sitesinde bulunan siyasi partiler listesinde “Hayır Partisi”nin unvanı bulunmamaktadır. Savcılık siciline yaptığımız başvuruda da bu durum teyit edilmiştir.

- Kanunun 8. maddesinde açıkça belirtildiği üzere siyasi partiler, gerekli bildiri ve belgelerin, Bakanlığa verilmesiyle tüzelkişilik kazanırlar. Yukarıda belirttiğimiz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde tutulan sicil, faaliyette bulunan siyasi partilerin tespiti açısından diğer devlet kurumları nezdinde esas alınan yegâne kaydı teşkil etmektedir. Kanuni tüm gerekleri yerine getirmemize ve tüzel kişilik kazanmış olmamıza rağmen, bu tarihe kadar İçişleri Bakanlığınca usulüne uygun alındı belgesi verilmemesi ve partimiz unvanının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı nezdindeki sicilde bulunmayışı anayasal hakkımız olan siyasi parti faaliyetlerimizin engellenmesi ve açık gaspı olarak tarihe geçmiştir.

- İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri ve emrindeki memurların bu eylemleri meslek etik ve kurallarına aykırı olduğu gibi Türk Ceza Kanunu 251. Maddesi uyarınca görevi kötüye kullanma suçunu teşkil etmektedir. Türkiye’nin milli siyasi iradesine böyle bir keyfiyet ile yön verme gayretleri ilgili kişilerin vicdanında tamir edilemez yaralara neden olmuştur.

- Yürürlükteki Anayasamızın 68. maddesi, siyasi partileri demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olarak tanımlar ve ifadeyi “partiler önceden izin almadan kurulurlar” diye güçlendirir. Oysa İçişleri Bakanlığı iznin de ötesinde birçok keyfi engelleme icat ederek ve birçok yasayı çiğneyerek, Hayır Partisinin kuruluşunu fiilen engellemiş ve çok partili döneme geçtiğimizden bu yana en ciddi siyasi hak ihlallerinden birisini yapmıştır.

İçişleri Bakanlığı’nın üstte ifade ettiğimiz uygulamaları demokrasi tarihimizin utanç bölümüne kaydedilmiştir. Aynı tarih, bu faydasız ve amaçsız baskılara rağmen Hayır Partisi’ni kuran tertemiz gençlerimizi ve ülke çapındaki gönüllülerimizi de “HAYIR”la kaydetmiştir.

2) Polis engellemeleri, toplantı iptalleri, baskılar, hakaretler ve aldığımız tehditler:

"Hayır" dediğimiz ilk günden sonra yüzlerce tehdit mesajı aldık. Kampanya boyunca bu hakaret ve tehdit mesajları devam etti. Bu mesajlara zaman zaman seyahatlerimize eşlik eden medya mensupları da şahit oldular.

Hiçbir koruma talebimiz olmadığını defalarca kez yetkili organlara iletmemize rağmen programlarımızın neredeyse tamamında polis takibinde olduk. Programlarımızı takip eden polisler faaliyetimizi fotoğraflandırdı. Faaliyetlerimiz video olarak kaydedildi. Nokta ziyaretleri gerçekleştirdiğimiz kişi ve kurumlara ziyaretler sonrasında polis tarafından tekrar gidilerek baskı oluşturuldu. Toplantılarımız polis tarafından iptal edildi. Birçok yerde konuşmalarımız engellendi. Hayır Partisi çalışmalarının dışında yıllar öncesinde tanıdığımız kişiler bile farklı mazeretlerle aranarak baskı ortamı oluşturulmaya çalışıldı.

2008 Yılında Ak Parti'ye açılan kapatma davası esnasında, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bilgisi ve onayı çerçevesinde onları şahit huzurunda defterlerinin Ak Parti Genel Sekreteri Sn. Haluk İpek'e teslim edilen, kurucusu olduğumuz, Güçlü Türkiye Partisi kurucularının bir bölümü hapis cezası ile tehdit edildi. İlgili dönemin üzerinden 9 yıl geçtikten sonra siyasi iktidarın böyle bir öç alma duygusu ile yaklaşması çok partili demokratik hayatımıza karşı duyduğu nefreti ortaya çıkartmaktadır.

3) Yaygın basında karşılaştığımız sansür uygulamaları:

Bazı ulusal ajanslar ve gazetelerin, Hayır Partisi'nin haberlerini yapmamaları doğrultusunda, 31.01.2017 tarihinde bakanlar tarafından, uyarıldığına dair duyumlar aldık. 

İlgili tarihten bu yana Hayır Partisi'nin kuruluş sürecinden maruz kaldığı tüm hukuksuzluklara kadar onlarca farklı bağımsız mecrada yüzlerce haber yayınlandı. Ulusal medya dışında Der Spiegel'in de arasında bulunduğu onlarca farklı ülkenin en saygın medya kanallarında partimizin açıklamaları yer buldu. Bir kesim medya ise, bu süreç dahilinde yaşadıklarımızın iki kez TBMM'ye taşınmasında bile haber değeri bulmadılar.

 

Habercilik ahlakı ile hiç örtüşmeyen bu ahlaksız sansür Hayır Partisi'nin yüzbinleri aşan gönüllülerini yaralasa bile yaklaşan referandum da halkımızın neden Hayır oyu vermesi gerektiğinin önemli kanıtlarından birisi oldu. Bu uygulama Güçlü demokrasilerde basın ve ifade özgürlüğünün en az sandık kadar önemli olduğunu gerçeğini tekrar önümüze getirmiş oldu.

Vahşi bir kampanya ile karşı karşıya kaldık.

Evet kampanyasının bütçesi 1 milyar TL'yi geçti. Siyasi iktidar bu kadar para ile seçim kampanyası yapmıyor yeni bir rejim inşa ediyor. Hayır Partisi'nin Gönüllüleri olarak tek bir "Billboard" parası ile Anadolu Programı gerçekleştirdik. Evet kampanyası ise kaynağı belirsiz Dünya'nın en vahşi ve acımasız siyasi kampanyasını gerçekleştirdi. Tüm Türkiye'yi Evet afişleri ile donattılar. Binaları Evet afişleri ile giydirdiler. Bizim üç tane "Hayır" afişimize dahi tahammül edemediler.

Teşekkürler Hayır'ın cesur insanları

Tüm fedakar kurucu arkadaşlarımızın ailelerine, 67 şehir, 157 ilçe, 1.225 köyde ziyaret ettiğimiz ve bizi misafir eden tüm vatandaşlarımıza, CHP, Saadet Partisi, Demokrat Parti Genel Başkanı, tüm parti yöneticileri ve il, ilçe, belde teşkilatlarına, gençlik ve kadın kolları yöneticilerine, Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi üyelerine, Milletvekilleri ve Belediye Başkanlarına, Hayır Partisi'nin yaşadığı engellemeleri TBMM'ye taşıyan Sn. Özgür Özel (7 Mart 2017 Sayı: 9107) ve Sn. Barış Yarkadaş'a (2 Mart 2017 Sayı: 9028), bizleri köylerinde misafir eden Muhtarlarımıza, öğrenci kardeşlerimize, en ağır sansüre maruz kaldığımızda sesimizi duyurmamız noktasında gazetecilik görevlerini gerçekleştiren yerel, ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarına, Hayırlı Konvoy ve Demokratik İtiraz Hareketi, Oy ve Ötesi gibi sağduyulu ve cesur sivil toplum kuruluşlarının hassasiyetlerine, Hayır kampanyaları için milleti bilgilendirme sorumluluğunu yerine getiren ülke genelindeki sağduyulu Barolara, DİSK Başkanı Sn. Kani Beko ve Yöneticilerine, MHP Genel Başkan Adayları olan Sn. Sinan Oğan, Sn. Meral Akşener, Sn. Ümit Özdağ ve Sn. Koray Aydın'a tüm milletimiz ve gönüllülerimiz adına teşekkür ederiz.

Vicdan Cephesi

Devlet kaynaklarını hukuksuzca kullanan, yarattığı nefret söylemi ile Hayır demeyi düşünen herkesi bir korku coğrafyasına hapseden, en üst düzeyde Hayır demeyi düşünenleri terörist veya darbeci olmakla ima eden, her alanda akla gelen her türlü baskı ile toplumu sindiren, yasaları yok sayarak hukuksuzluğu normalleştiren bir zihniyete karşın Hayır diyen herkesin samimiyeti 2017 Referandumunu tarihi bir "vicdan sınavı" haline getirdi. Farklı renkler ve farklı düşüncelere sahip  bu fedakar vatanseverlerin bu onurlu vicdan cephesinde tekrar buluşması hepimizin dileğidir.