Gündem

Hayata dönüş davası'nda sanık: Meydana gelen bu can kayıpları ve yaralanmaların asli sorumlusu örgüt liderleridir

Serpil KIRKESER/İSTANBUL,(DHA)-BAYRAMPAŞA Cezaevi'nde 17 yıl önce “Hayata Dönüş Operasyonu'nda" 12 kişinin ölümü ve 29 kişinin de yaralanmasına ilişkin görev sınırlarını aştığı iddia edilen dönemin jandarma görevlisi 196 sanığın yargılandığı davanın 27

28 Aralık 2017 22:24

Serpil KIRKESER/İSTANBUL,(DHA)-BAYRAMPAŞA Cezaevi\'nde 17 yıl önce “Hayata Dönüş Operasyonu\'nda\" 12 kişinin ölümü ve 29 kişinin de yaralanmasına ilişkin görev sınırlarını aştığı iddia edilen dönemin jandarma görevlisi 196 sanığın yargılandığı davanın 27. duruşması görüldü. Olay tarihinde Jandarma Komando Özel Asayiş Birlik Komutanı olduğunu belirten tutuksuz sanık Yusuf Burhan Ergin, “Bu operasyon ile ilgili İçişleri Bakanlığı\'nın harekat emri mevcuttur. İçişleri Bakanı Sadettin Tantan imzalıdır\" dedi. Sanık Ergin,  “Meydana gelen bu can kayıpları ve yaralanmaların asli sorumlusu örgüt liderleridir. Örgüt liderleri \'Biz her şeyi ve çok sayıdaki arkadaşlarımızın ölümünü göze aldık\' şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Bu şekilde karar alan örgüt mensuplarının bulunduğu bir yerde can kaybı olmadan sonuç almak oldukça küçük bir ihtimaldir\"  diyerek beraatını istedi. Müşteki Özkan Pekgüleç de “Biz o gün ölümden döndük. Operasyonu yapanların tümü bizi o gün öldürmeye gelmişti. Pompalı tüfekler, silahlar, gazlar kullanıldı. Sanıklardan şikayetçiyim\" dedi. Duruşma Mayıs ayına ertelendi. 

“TELSİZDEN GÜRÜLTÜ VE ŞAMATALAR OLDUĞUNU DUYDUK\"
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi\'nde görülen davaya tutuksuz sanıklar katılmazken, tarafları avukatları temsil etti. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılan sanık Latif Sarsu olay tarihinde Ankara\'da bulunan Jandarma Özel Asayiş Komutanlığı Jandarma Özel Harekat Bölüğü İdari İşler Bölümünde Astsubay yardımcısı olduğunu belirterek “2000 yılında cezaevlerindeki açlık grevlerini ve rehin alma olaylarını çözme amacıyla birliğimiz görevlendirildi. Bu görevde ikmalci olarak görevlendirildim. Malzeme taşıdığımız için kamyon ile İstanbul\'a geldik. Hatırladığım kadarıyla olaydan 3-4 gün önce İstanbul\'a gelerek Hasdal Kışlası\'na konuşlandık. Ben rütbem gereği aldığım emirleri biliyorum. Bu emir de cezaevindeki mahkumları F tipi cezaevine nakletmekti. Birliğimizin görevi buydu. Sorumlu olduğum malzemeler içinde silah ve herhangi bir gaz yoktu. Olay günü de sabah hava aydınlandığında Hasdal\'dan Bayrampaşa\'ya geldik. Cezaevine gittiğimizde cezaevinin hassas kapısına 25 metre geride ikmal görevini üstlenmek üzere konuşlandım. Cezaevine girmedim. Cezaevinde ne olduğunu detaylı olarak görmedim. Yüzlerce personel vardı. Telsizden gürültü ve şamatalar olduğunu duyduk. Cezaevinin üstünden yangına dair dumanlar çıkıyordu. Herhangi bir görevli üzerinde silah ya da gaz bombası görmedim. Cezaevinden hükümlü ve tutukluların ne şekilde çıkarıldığını ve  ne şekilde nakledildiğini görmedim. Benim görevim ikmaldi. Benim yanımda ikmal görevinde olan arkadaşlarım da buna şahittir. Suçlamaları kabul etmiyorum\" ifadelerini kullandı.

YARGILAMANIN DURUDURULMASINI TALEP ETTİ 
Tutuksuz sanık Yusuf Burhan Ergin de olay tarihinde Jandarma Komando Özel Asayiş Birlik Komutanı olduğunu belirterek, yargılamanın durdurulmasını ve İçişleri Bakanlığı\'ndan izin alınmasına dair mahkemeye dilekçe sunduğunu söyledi. “Bu operasyon ile ilgili İçişleri Bakanlığı\'nın harekat emri mevcuttur. İçişleri Bakanı Sadettin Tantan imzalıdır\" diyen sanık Ergin, “İçişleri Bakanlığı\'ndan izin alınması talebimi yeniliyorum\" diye konuştu.
  
“ELİMİZDE OLMAYAN NEDENLERLE CEZAEVİNDE BAZI CAN KAYIPLARI VE YARALANMALAR OLMUŞTUR\"
Ergin “Operasyonun amacı ceza infaz kurumlarında bulunan terör örgütlerinin açlık grevlerini son vermekti, ölüm orucunda olanları hastaneye sevk etmekti, diğer terör tutuklularını bakanlığın emrettiği F Tipi cezaevine sevkini sağlamaktı. Bizim mahkumlara bakış açımız onları insan olarak görmek ve insani olarak yaklaşmaktır. Bu değerler çerçevesinde tüm personelimizi bilgilendirmiştik. Elimizde olmayan nedenlerle cezaevinde bazı can kayıpları ve yaralanmalar olmuştur. Bunlardan doğal olarak üzüntü duyuyoruz. Ancak bu sonucu doğuran nedenler dikkate alınmalıdır\" dedi. 

“KENDİ RAHATLARI İÇİN DİĞER HÜKÜMLÜLERİ GÖZDEN ÇIKARMIŞLARDIR\"
Davanın mağdurlar ve avukatları tarafından siyasi bir konuma sürüklendiğini öne süren sanık Ergin, operasyon sırasında C Blokta toplam 295 hükümlü ve tutuklunun bulunduğunu belirterek şunları söyledi: Bunların 45\'i ölüm orucunda, 38\'i açlık grevindeydi. 113 PKK mensubu ile 15 terör örgütü mensupları dışındaki 167 kişi bu isyana direnme ve karşı koymaya ve bize saldırmaya teşebbüs etmiş ve bize saldırmıştır. Bu mahkumların çoğunluğu 30 yaş civarı ve altındaki insanlardır. İşledikleri suçlar terör suçlarıydı. Örgüt lideri konumundaki cezaevindeki Ercan Kartal, Şadi Naci Özpolat ve Aydın Han Bayat gibi bir kısım terör suçluları ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile hükümlüydü. Bu kişilerin cezaevinden sağ çıkabilmeleri ya firar, ya da genel affa bağlı oldukları örgütlerin gayesine ulaşması sonucu olabilirdi. Bunun dışında cezaevinden sağ çıkma ihtimalleri olmadıkları için lider kadroların kaybedecekleri bir şey yoktu. F Tipi Cezaevlerine geçişleri halinde Bayrampaşa\'daki liderlikleri sorgulanacak ve diğer mahkumlar üzerindeki otoriteleri yok olacaktı. Artık cezaevini örgüt okulu olarak kullanamayacaklardı. Bu nedenle F Tipi geçişi mutlaka engellemeleri gerekiyordu. Bu maksatla köleleştirdikleri hükümlüleri birer saldıran canavara dönüştürüp güvenlik kuvvetlerine saldırtmışlardır. Kendi rahatları için diğer hükümlüleri gözden çıkarmışlardır\" dedi. 

“LİDER KADRO İSE BU İŞTEN HİÇ ZARAR GÖRMEMİŞTİR\"
Örgüt liderlerinin devletten talepte bulunduğunu ve pazarlık yaptığını anlatan Ergin, “Yanarak vefat eden 6 kadının durumu özel olarak incelenmelidir. Kadınların daha dirençli olmaları nedeniyle örgüt kararı gereğince kendilerini feda ettiklerini düşünüyoruz. Lider kadro ise bu işten hiç zarar görmemiştir. Cezaevinde örgüt baskısı ve tehdidi ile 284 hükümlü ve tutuklu ölüm orucundaydı. Bir yıl sonra bu sayı 154\'e inmiştir. Bilahare de sıfırlanmıştır. Yani operasyon can kayıpları dışında amacına ulaşmıştır\" ifadelerini kullandı.

“EMİRLERİ UYGULADIM\"
“Operasyonun başlangıcında bana verilen emirleri uyguladım\" diyen Ergin şunları kaydetti: Sadettin Tantan imzalı herekat emrinde devlet otoritesini tesis etmek birinci vazife olarak verilmiştir. Bu kapsamda emir içerisinde bir maddede, tutuklu ve hükümlülerin muhtemel kullanacakları ateşli silahlar ve kesici, delici aletlere karşı mukabele edilecek. Ateşli silah kullanılması durumunda denge prensibi göz önüne alınarak mukabelede bulunulacaktır\' denilmiştir. Biz de bu çerçevede hareket ettik. Ben operasyon sırasında görevli olan Özel Asayiş Komutanıydım. Operasyon ile ilgili gelişmeleri telsiz aracılığıyla tarafımdan takip ediliyordu. Operasyon sırasında ve sonrasında fiziken cezaevine girmedim.\" Dedi. İsyan edenlerin, bütün cezaevlerinde olduğu gibi Bayrampaşa cezaevinde de yangın çıkardıklarını söyleyen Ergin, “Müdahalede meydana gelen ölüm ve yaralanmalardan bir kısmını, müdahale sonunda fark edebildik. Bunun paralelinde PKK mensupları, direnmeyeceklerini söylediler ve onlar güvenli bölgeye nakledildiler. Yangın çıkarılmamış olsaydı, çıkarılan yangınlar zamanında söndürülmüş olsaydı, yangından etkilenen olmayacaktı. Ayrıca sahip oldukları ateşli silahlarla hedef gözetmeksizin ateş ettiler. Patlayıcı ve el bombaları kullandılar. Bu eylemde kendi arkadaşları da zarar görmüşlerdir. Meydana gelen bu can kayıpları ve yaralanmaların asli sorumlusu örgüt liderleridir. Örgüt liderleri \'Biz her şeyi ve çok sayıdaki arkadaşlarımızın ölümünü göze aldık\' şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Bu şekilde karar alan örgüt mensuplarının bulunduğu bir yerde can kaybı olmadan sonuç almak oldukça küçük bir ihtimaldir. Beraatımı talep ederim\" diye konuştu. 

“OPERASYONU YAPANLAR BİZİ O GÜN ÖLDÜRMEYE GELMİŞTİR\"
Müşteki Özkan Pekgüleç de “Biz o gün ölümden döndük. Operasyonu yapanların tümü bizi o gün öldürmeye gelmişti. Pompalı tüfekler, silahlar, gazlar kullanıldı. Havalandırmaya çıkıp ellerini kaldıran insanlara ateş edildiğin gördüm. Havalandırma ortasında vurulan 3-5 kişiydi. Operasyon bitirilmiş gibi bir izlenim verildikten sonra havalandırmaya çıktık, ondan sonra üzerimize ateş edildi. Uzaktan atılan bir bomba sırtıma gelmişti. Bu nedenle yaralanmıştım. Hastaneye gidip rapor almadım. Sanıklardan şikayetçiyim\" şeklinde konuştu. 

SORUYA İTİRAZ EDİLDİ
Sanık avukatı Mehmet Savaş Özdağ müşteki Pekgüleç\'e “Hangi suçtan dolayı olay günü Bayrampaşa Ceza İnfaz Kurumu\'nda bulunuyordunuz?\" diye sordu. Şikayetçi avukatı Güçlü Sevimli ise soruya itiraz etti. Mahkeme heyeti de sorunun konuyla bir alakasının olmadığı kanaatine vararak şikayetçiye bu sorunun sorulmamasına karar verdi.
 
DURUŞMA MAYIS AYINA ERTELENDİ
Savunmasının alınması amacıyla sanık Rahmi Ceylan hakkında yakalama kararı çıkarılmasına karar veren mahkeme heyeti,  savunması alınan sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına hükmetti. Suçtan zarar görme ihtimaline binaen şikayetçi Özkan Pekgüleç\'in davaya katılan sıfatıyla kabulüne karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı Mart ayına erteledi. 
 
İDDİANAME
Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2010 yılında hazırlanan iddianamede, 19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleşen operasyonda Bayrampaşa Cezaevi\'nde 12 kişinin öldüğü 29 kişinin de yaralandığı anlatılıyor.  İddianamede, 196 şüphelinin  “Görev sınırını aşarak gayrimuayyen şekilde birden çok adamı öldürmek\"  ve “29 kişiyi de yaralamak\"  iddiasıyla çeşitli oranlarda hapis cezalarına çarptırılmaları talep ediliyor .


 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir