T24 - 2000 yılında ölüm oruçlarını bitirme gerekçesiyle yapılan ve 30 mahkum ile 2 askerin ölümüyle sonuçlanan ‘Hayata Dönüş’ operasyonun planı 11 yıl sonra ortaya çıktı. Jandarma, daha önce bulunamadığını bildirdiği planı, ‘arşiv tasnifi’ sırasında rastlandığını belirterek mahkemeye gönderdi.
Planın gün yüzüne çıkmasıyla kamuoyuna “Hayata Dönüş” olarak açıklanan operasyona “Tufan” adının verildiği anlaşıldı. Planda, mahkumlara karşı “Tereddütsüz, misliyle mukabelede bulunulacak, zor ve silah kullanılacak” gibi sert ifadeler kullanıldığı da ortaya çıktı. Vatan gezetesinde yer alan haber şöyle:
Biri astsubay 38’i er 39 kişinin yargılandığı ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ davasında, mahkemenin ve avukatların peşinde olduğu plan nihayet gün yüzüne çıktı. Bayrampaşa Cezaevi’ne düzenlenen operasyonla ilgili davanın görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne daha önce planın “bulunamadığını” bildiren İl Jandarma Komutanlığı, plana arşiv tasnifi sırasında “rastlanıldığı” bildirdi. Mahkemeye İl Jandarma Komutan Yardımcısı Yarbay Selahattin Acara imzasıyla gönderilen yazıda, planın “arşivlenmesi gereken yer dışında olduğu görülmüştür” denildi. Mahkemeye gönderilen yazının ekinde 17 sayfalık plan yer aldı.
Emir tarihi 11 Ekim 2000 Operasyon komutanı da olan dönemin Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş’un imzasını taşıyan plan, Jandarma Genel Komutanlığı’nın 11 Ekim 2000 tarihindeki emri üzerine hazırlandı. 15 Aralık 2000 tarihli planda Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı’nın 12 Aralık’ta İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı harekat kontrolüne verildiği bilgisi yer aldı. Bu tarihlerde devlet ile mahkumlarn arasında ölüm orucuna son verilmesi ve F tipi cezaevlerine nakillerin ertelenmesi konularında görüşmeler sürüyordu.
‘Can kaybıyla bitebilir’ Planda, Bayrampaşa Cezaevi’ne 5 yıldır girilemediği, cezaevine 70 kadar silah ve el bombası sokulduğu ve bunların kadınlar koğusunda saklandığı iddia edilerek “Operasyonun can kaybıyla bitebileceği” belirtildi. Planda “Örgütlerin muhtemel bir müdahalede jandarma tarafından gerçekleştirildiği iddiasında bulunmak üzere örgüt içi infaza tabi tutarak öldürecekleri teröristleri belirledikleri” iddiası da yer aldı. Planda mahkumların nevresimleri örüp, çatıya çıkarak askerlere kızgın yağ dökebilecekleri gibi ihtimaller sıralanırken, operasyon sonrasında Adli Tıp Kurumu tarafından “fazla kullanımı öldürücüdür” tespiti yapılan gaz bombalarının “yoğun biçimde kullanılması” emri verildi.
‘Farz edelim ki direndiler’ 2 Skorsky helikopterinin 14 Aralık 2010’da Bölge Komutanlığı emrine verildiği belirtilen planın “Faraziyeler” başlığı altında, Bayrampaşa Başsavcılığı ve cezaevi idaresince ölüm oruçlarına müdahale edilmesi, örgüt lideri durumundaki tutuklu ve hükümlülerin başka cezaevlerine nakledilmesi talebinde bulunulacağı ihtimali yer aldı. Sol örgüt mahkumlarının direnebilecekleri, adli mahkumların eyleme katılmayacağı ifade edilen planda, PKK ve irticai örgütlerin ise tarafsız kalacağı belirtildi. Planda “Vazifeler” başlığı altında “Ölüm orucundaki mahkumları kurtarmak, devlet otoritesini tesis etmek, ateşli, kesici ve delici aletleri ele geçirmek ve sevki istenen tutuklu ve hükümlülerin naklini gerçekleştirmek” sıralandı. Planda jandarma komandolarına cezaevine benzer bir alanda tatbikat yaptırılması da yer aldı.
Kamera çekimleri kayıp Planda “Hukuki sorumluluk doğurmayacak şekilde operasyonun bütün safhaları kamera ve fotoğraf makinesi ile tespit edilecek” emri yer aldı. Buna karşın mahkemeye gönderilen yazıda, söz konusu kamera görüntü ve kaydının “bulunamadığı” belirtildi.
20 cezaevinde 30 mahkum öldü Türkiye’de cezaevlerindeki bazı tutuklu ve hükümlülerinin, siyasal suçluların F tipi hücre sistemine geçişi protesto etmek amacıyla, 20 Ekim’de başlattıkları açlık grevlerini, 19 Kasım tarihinde ölüm orucuna dönüştürmeleri üzerine, 19 Aralık 2000 tarihinde, 20 cezaevine birden operasyon yapıldı. ‘Hayata dönüş’ adı verildiği söylenen operasyonlarda 20 cezaevinde, 30 mahkum ve 2 asker öldü. Operasyondan sonra devam eden ölüm oruçlarında ise 122 kişi yaşamını yitirdi. 237 mahkum ile 6 askerin yaralandığı operasyon sırasında Bayrampaşa Cezaevi’ndeki 5 kadın ve 1 erkek mahkumun ölüm nedeni “yanma”, 5 erkek mahkumun ölüm nedeni ise “ateşli silah” olarak açıklanmıştı.
Savaş terminolojisi ‘Mahkumlar ‘karşı güç’ polis ‘dost kuvvet’
Savaşta kullanılan terminolojiyle hazırlanan planda, “Karşı güç” başlığı altında cezaevinde 113 PKK, 84 TKP/ML (TİKKO)ve 98 DHKP-C örgütüne mensup olmak üzere 295 tutuklu ve hükümlü olduğu kaydedildi. “Dost güç” olarak da polis ve cezaevindeki rutin jandarma personeli gösterildi.
Tufan, akın, kılıç, kama “Operasyonun kod adı TUFAN olup emrin alınmasını müteakip operasyon bu adla anılacaktır” denilen planda taktik ve harekat merkezinin telefon kodu da ‘Tufan’ olarak belirlendi.
Diğer birimlere ise “Akın, Kılıç, Kama” gibi isimler verildi.
‘Yoğun gaz bombası ve silah kullanılacak!’
Eğitim ve cezaevinde ‘tertipleme’ safhasından sonra müdahale safhasına geçileceği anlatılan planda, operasyona ilişkin şu talimatlar verildi:
* Uygun olan her yerden göz yaşartıcı bombalar atılarak dirençleri kırılmaya çalışılacak.
* Koğuş koridoruna girilmesi halinde yoğun olarak göz yaşartıcı gazlar kullanılacak.
* Televizyon kanallarına ait helikopterlerin uçuşuna engel olunacak.
* Gruplar operasyon kararlılığını göstererek hükümlü ve tutukluları psikolojik baskı altına alacak.
* Kullanacakları kesici ve delici aletlere karşı misli ile mukabele edilecek. Ateşli silah kullanılması durumunda tereddütsüz ancak yeterli seviyede mukabelede bulunulacak. Denge prensibine göre zor ve silah kullanılacak.
Mahkumların ateşli silah kullanmaları durumunda müdahale grubuna yakın emniyet grubu da derhal silah kullanacak.
* Mahkumlar bir odada toplanırsa odaya köpük ve tazyikli su sıkılacak.
* “Teslim alınan” mahkumlara acil sorgulama yapılarak operasyona istihbarat desteği sağlanacak
Komutanlara da yargı yolu Bayrampaşa Cezaevi operasyonuna ilişkin dava, soruşturmaya izin verilmesi üç yıl, jandarmanın operasyona katılan isimleri savcılığa bildirmesi ise 6 yıl sürdüğü için ancak operasyondan 10 yıl sonra geçen yıl açılabildi. Davada, biri astsubay diğerleri er 39 asker hakkında “görevin ifası sırasında, görev sınırlarını aşarak faili belli olmayacak şekilde 12 kişiyi öldürme ve 39 kişiyi yaralama” suçu ileri sürülüyor. Öldürülen mahkum Murat Ördekçi’nin ailesinin İçişleri ve Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı tazminat davasında İstanbul 2. İdare Mahkemesi, toplam 109 milyar lira tazminat cezasına hükmetmişti. Kararda devletin yaşam hakkını ihlal ettiği belirtilmişti.
Mahkemeye gönderilen müdahale planında operasyon komutanı Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş ile yardımcısı Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanı Burhan Ergin ile üsteğmenler Bayram Özer, Murat Bektaş, İdris Tahta, Ayhan Ayar, Ahmet Yanaral ile binbaşı Hüseyin Bakır’ın isimleri yer aldı. Müdahil avukatlarının bu isimler hakkında da dava açılmasını talep edecekleri öğrenildi.