Sakarya’nın Hendek ilçesinde bulunan Büyük Coşkunlar havai fişek fabrikasında 3 Temmuz günü meydana gelen, 7 işçinin öldüğü 114 işçinin yaralandığı patlamayla ilgili bilirkişi raporu tamamlandı. İş cinayetinin göz göre göre geldiğini ortaya koyan rapora göre maliyeti yüksek olduğu için kullanılması gereken fan yerine başka maliyeti düşük fan kullanıldı, taşıma elektrik kullanıldı, işçilerin bazılarına antistatik ayakkabı verilmedi, depolama ve üretim tüzüğe aykırı yapıldı. Ruhsatsız bir şekilde kapasitesi arttırılan depolar için ek önlemler de alınmadı.
Evrensel'den Murat Uysal'ın haberine göre Hendek Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda patlama öncesi ve sonrası görüntüler karşılaştırıldı, tanıkların ifadelerine başvuruldu.
Maliyetli diye ev tipi pano kullanıldı
Raporda elektrik iç tesisleri yönetmeliğine göre patlama tehlikesi olan yerler için uyulması gereken azami kuralların Büyük Coşkunlar havai fişek fabrikası tarafından çiğnendiği görüldü. Binalarda havalandırma amacıyla bulunan fanlarda olası bir yangını ya da patlamayı önlemek, çıkan yangının elektrik akımıyla yayılmasını engellemek amacıyla sızdırmaz özellikte elektrik panoları kullanılması gerekirken, maliyet gerekçe gösterilip ev tipi pano kullanıldı.
Fabrikanın Elektrikçisi R.E. ifadesinde alınmayan tedbirleri şöyle anlattı: “Bu bölgenin yakınında bulunan misket üretimi yapılan M.S.Ç’nin çalıştığı bölümünde elektrik tesisatı bundan yaklaşık 4.5 yıl önce ufak bir arıza çıkardığından dolayı hepsi yenilendi. Ancak M.S.Ç’nin çalıştığı ham madde ilacı eleme yeri dört bölümden oluşmaktaydı. Buralarda fan yoktu. Ben M.S.Ç’nin çalıştığı bölüm tehlikeli olduğu için burada bulunan fanın sızdırmaz cinsi fanla değiştirilmesi için öneri verdim. Müdür Kimyager A, Ustabaşı H. fabrika sahibi Yaşar Coşkun önce tamam değiştirelim dediler ancak maliyeti 12 bin 500 TL tutunca benim tüm uyarılarıma rağmen fanı değiştirmekten vazgeçtiler.”
Taşıma elektrik
Kuralsızlığın en çok açığa çıktığı yerler fabrika içerisinde tespit edilen ruhsatsız yapılar oldu. Bilirkişi raporunda, ruhsatsız yapılarda mevzuata aykırı olarak, patlama riskinin olmadığı bölgeden uzatma kablosuyla elektrik taşındığı ayrıca patlama riski olan bölgelerde kıvılcıma sebep olacak hiçbir araçla girilmemesi gerekirken elektrikli su sebiline rastlandığı ifade edildi. Tehlike bölgesinde statik elektrik riskine karşı çalışanlara verilmesi gereken antistatik kişisel koruyucunun tüm çalışanlara verilmediği tespit edildi. Sahada yapılan çalışmalarda bulunan iş ayakkabılarının bir kısmının antistatik olduğu görünürken bir kısmının da antistatik olmadığı görüldü.
Ruhsat yok üretim var
Patlamanın tahribatı ve tanıkların ifadesine göre depolarda mevzuata aykırı birikim yapıldı. İşyeri kayıtlarında 10-30 ton arası görünen patlayıcı miktarının araştırmalar sonucunda 46 ton olduğu saptandı. İnşaat mühendislerinin tespitlerine göre ruhsatsız bir şekilde kapasitesi arttırılan depolar için ek önlemler de alınmadı. Raporda Çin mahallesi olarak bilinen bölgede yer alan 300 metrekarelik 8 büyük deponun herhangi bir olası patlama, parlama ve yangın etkilerine karşı yapısal anlamda hiçbir önlem alınmadığı, hepsinin patlamadan sonra büyük yangından kullanılamaz hale geldiklerinden açıkça anlaşıldığı aktarıldı. Söz konusu depolar arasında 8-10 metre mesafe bırakıldığı ve bu depolar arasında tedbir amaçlı herhangi bir duvarın yapılmadığı gibi güvenlik mesafelerine de dikkat edilmediği tespit edildi.
Patlamanın ardından MÜSİAD Genel Merkezi, aynı zamanda MÜSİAD Sakarya Şube Başkanı olan patron Yaşar Coşkun’a moral yemeği düzenlemişti. Tepkilerin ardından gözaltına alınan fabrika sahipleri, Ali Rıza Ergenç Coşkun adli kontrol uygulamasıyla serbest bırakılırken, oğlu Yaşar Coşkun ise tutuklanmıştı. Fabrika sahipleri verdikleri ifadede patlama nedeniyle işçileri suçlamıştı. İşçilere fazla üretim için baskı yapılmadığını iddia eden Coşkun, “İşçilere baskı yapılmaz. Herkesin üreteceği mal standarttır. Bu iddialar, medyanın veya müştekilere tazminat davalarında vekillik etmek isteyen avukatların ve sigorta şirketlerinin yönlendirmesi sonucu verdikleri ifadelerdir” demişti.