Haber websitesi Al-Monitor, Milliyet skandalı ve Hasan Cemal'in kovulmasını yazdı. Sabah gazetesi okur temsilcisi Yavuz Baydar'ın gazetede yer alan yazısında Hasan Cemal'in Milliyet'ten kovulmasına neden olan olaylar dizisi ve Cemal'in Güneydoğu Notlarını T24'te yayınlama kararı aktarılarak, gazetecilerin kamuyu bilgilendirmek için internet haberciliğine ve sosyal medya'ya geçtikleri belirtildi.
Türkiye'de basılı gazetelerin ölmekte olduğunu belirten Yavuz Baydar, gazetelerin kârlarının gittikçe düştüğünü söyledi. Buna karşın internet medyasına ilginin arttığını belirten Baydar, 14 - 28 yaş arası gençlerin yüzde 85'inin haberleri internetten takip ettiklerini aktardı. Baydar'a göre Wall Street Journal gazetesinin de Türkçe internet sitesi açmış olmasını internet medyasının artan kullanımına bağladı.
Baydar yazısında internet medyası için "Siyasal ve toplumsal çalkantı durumundaki bu ülkede dijital gazetecilik bir umut ışığı" ifadesini kullandı.
Baydar'ın yazısının bir kısmı şöyle:
'Medya patronlarının Türkiye'de basın özgürlüğünü mahvettiklerini belirtmişti'
"Milliyet'in basıp yayınlamayı reddettiği köşe yazısında Hasan Cemal, medya patronlarının Türkiye'de basın özgürlüğünü mahvettiklerini belirtmişti. Bu makale basılmayınca Cemal Milliyet ile yollarını ayırdı ve ilginç bir yola baş koydu.
15 Nisan Pazartesi'den itibaren Hasan Cemal Türkiye'nin Kürt bölgelerine giderek PKK'nın silahsızlanması süresinde bölgenin nabzını günlük köşe yazısı, canlı blog ve twitter'daki yazıları ile tuttu."
'Sorun hükümet ve yargıdan çok medya patronları'
" 'Gazeteler sizinse, Gazetecilik bizimdir!' çıkışında bulunan yükselişteki bağımsız internet gazetesi T24'ün kurucusu Doğan Akın'ın da bir kaç yıl önce Milliyet'ten ayrılmak zorunda bırakılmıştı. Doğan Akın Türkiye'nin işine en çok adanmış profesyonel gazetecilerinden biri ve kaliteli habercilik için bir alan inşa etmiş durumda.
Akın da, bazılarımız gibi, Türkiye medyasının ana sorununu görüyor. Hükümet ve yargıdan çok, sorunun sektörün yüzde 80'ini kontrol eden medya patronları olduğunu biliyor.
Bu durum Derya Sazak'ın Hasan Cemal'in yazısını sansürlemesini gözler önüne seriyor. Sazak, Cemal'e karşı uyguladığı sansürü savunurken, kimsenin medya sahipliği ve bunun gazetecilik üzerine etkilerini yazmasına izin vermeyeceğini söylemişti. Hasan Cemal'in yazısında da yaptığı tam olarak buydu."
Hapisteki gazetecilerin neredeyse hepsi Kürt
"Türkiye basınının en üzücü hikayesi hapisteki gazetecilerin neredeyse hepsinin Kürt olması. Mücadelelerin doğasından ötürü, bir çok Kürt yayıncı siyasal aktivizme başlayarak sorunlu Terörle Mücadele Kanunu'nu kurban düşmüştü. Türk gazeteciler ise, ele almak istedikleri konuları belirlerken büyük medya patronları tarafından kısıtlanmış hissediyorlar."
Çeviren: Deniz Zerin