Gündem

'DDK'nın Dink raporu yeni bir fırsat'

Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal, Devlet Denetleme Kurulu’nun Hrant Dink Cinayeti raporunu değerlendirdi.

22 Şubat 2012 15:57

 

T24 - Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal, Devlet Denetleme Kurulu’nun Hrant Dink Cinayeti raporunu değerlendirdi. Cemal: DDK raporu önemli, cinayetin karanlıkta bırakıldığını saptadığı için önemli...

Cemal'in, Milliyet'te "Hrant Dink cinayetinde top yeniden yargıyla hükümette!" başlığıyla yayımlanan (22 Şubat 2012) yazısı şöyle:

Rapor diyor ki:

(1) Dava yargıtay aşamasına geldi ama bu cinayette arka plan henüz aydınlanmış değil.

(2) Davada yalnız ‘tetikçiler’in yargılanmış olması da yetmez.

Kısa adı DDK olan Devlet Denetleme Kurulu’nun Hrant Dink Cinayeti raporu...
Önemli.
Cinayetin karanlıkta bırakıldığını saptadığı için önemli...
Cumhurbaşkanı Gül’ün düğmeye basmasıyla birlikte harekete geçen DDK’nın çıkardığı rapor ve akla getirdiği sorular şu noktalarda toplanabilir:

(1) Rapor diyor ki:

Dava yargıtay aşamasına geldi ama bu cinayette arka plan henüz aydınlatılmış değil.

(2) Davada yalnız ‘tetikçiler’in yargılanmış olması yetmez.

(3) Çünkü, cinayet sürecinde sivil-asker bazı bürokratlar açısından da kasıt ve ihmal söz konusudur.

(4) Kasten ya da kasıtsız ihmal nedeniyle, cinayet döneminde Trabzon’daki Emniyet Müdürü ve Jandarma Komutanı, İstanbul’daki Vali ve Emniyet Müdürü’yle bazı başka bürokratların da ana davada yargılanmalarıdır gerekli olan...

(5) Devletin bürokratlarında suç ortaklığı, görev ihmali tespit edilmesine rağmen onlar neden sorgulanmadı?

Devlet Denetleme Kurulu’nun raporundan çıkan bir soru da bu.
Hrant Dink’i İstanbul vilayetine çağırıp, “Ayağını denk al!” söylemiyle tehdit eden, aba altından sopa gösteren Vali Yardımcısı ile iki MİT görevlisinin cinayet hazırlıklarından haberdar olmadıkları ne kadar iddia edilebilirdi?
Bazı bilgilere sahip olmalıydılar ki, Hrant Dink’i çağırıp en nazik deyişle uyarmışlardı.

Peki o zaman, bu bürokratlara dava sürecinde tek bir soru dahi sorulmamış olmasının ardında yatan gerçek neydi?

(6) Devletin kendi kendini koruma refleksi cinayetin arka planını karanlıkta bırakırken, Ergenekon savcıları da ister istemez gündeme geliyordu.

Soru şuydu:

Ergenekon kapsamındaki darbe tertiplerinin açığa çıkarılmasında çok önemli görev yapmış olan savcılar, Hrant Dink cinayeti konusunda niçin fren yaptılar?

Neden perdeyi tümüyle kaldırmaya çalışmadılar?
Tetikçileri harekete geçiren zemini oluşturan ya da ‘tetikçiler’in eline silah tutuşturan odakların üstüne niçin yürümediler?
Halbuki onların bir kısmı ellerinin altındaydı, Ergenekon’da yargılanıyorlardı.
Öyle değil mi?..

(7) DDK raporunun akla getirdiği bir başka noktaya gelince...

Önce Trabzon’daki Rahip Santoro cinayeti, sonra İstanbul’da Hrant Dink cinayeti, birkaç ay sonra da Malatya’da Zirve Kitapevi cinayeti...
Bunlar aynı zincirin halkalarıydı. Türkiye’de darbe ortamı oluşturmaya yönelik ‘operasyonlar’dı.
Bu gerçeği Ergenekon savcıları da, Başbakan Erdoğan ve yakın çevresi de çok iyi biliyordu.
Peki o zaman neden düğmeye tam basılmadı? Neden yalnızca ‘tetikçiler’le yetinildi?
Veyahut:
İktidar kendi iradesini Dink cinayetinde niçin kısıtladı?..
Şöyle de sorulabilir:
Devlet bürokratlarının hükümet tarafından korunup kollanması, cinayetin arka planının saklanmasına yol açmadı mı?
Tersi savunulabilir mi?

(8) Raporun yetersiz yanı -bilmiyoruz belki kamuoyuna açkılanmamış bölümlerde bu yetersizlik de giderilmiştir- bu noktada ortaya çıkıyor.


Yani, Hrant Dink cinayetinin adım adım gelen, geliyorum diyen hazırlanış sürecinde, bir kısmı halen hapiste olan Ergenekoncuların rolü yeterince işlenmiş değil raporda...

(9) DDK raporunun biri Başbakanlığa, biri de ilgili cumhuriyet savcılığına gönderilmiş durumda.

Bu da olumlu bir gelişme.
Tabii yargı ve yürütme gereğini yapabilirlerse...

(10) Nedir gereği?

Soruşturmayı derinleştirmek...
Yeni davalar açmak...
Devletin içine hukuku götürecek adımları atmak...
Yargının ve yürütmenin daha yapacakları çok iş var, eğer bu ülkede demokratik hukuk devletinin önü gerçekten açılmak isteniyorsa...
Bunun öncelikli bir yolu da Hrant Dink cinayetini tümüyle aydınlatmak ve çetenin devletin içine de uzanan köklerini kesmekten geçiyor.
DDK raporu bu açıdan yeni bir fırsattır.
Dava henüz bitmedi!