T24- "Devrimci Karargah Örgütü'' üyesi oldukları ve örgüte yardım ettikleri öne sürülen tutuklu eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın da aralarında bulunduğu 22 kişinin yargılandığı dava dosyası İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ''Devrimci Karargah Örgütü'' dava dosyasıyla birleştirildi. Duruşmada karara tepki gösteren sanıklar ile jandarmalar arasında arbede çıktı. Sanık avukatları, "Sizin kararınızı dinlemiyoruz" diyerek kararın okunmasına müdahale etti. Tutuklu sanık Tuncay Yılmaz "Buradakilerin hepsi devrimci, sosyalist ama Devrimci Karargah ile alakası yok. Hayatımın hiçbir döneminde bir araya gelmeyeceğim Hanefi Avcı ile aynı davaya dahil edildim. Hanefi Avcı herkes tarafından bilinen bir işkencecidir. Bizim aramızda değildir" sözleriyle karara isyan etti.
"Emin Arslan: Hanefi Avcı'ya kefilim" haberi için tıklayın
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Heyet Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu'nun, dava dosyasının İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava ile birleştirmesine ilişkin kararını okumaya başlaması üzerine sanık avukatlarından Bahattin Özdemir, cübbesini heyetin bulunduğu kürsünün önüne atarak, ''Ben sizin kararınızı dinlemiyorum'' dedi.
Mahkeme Başkanının kararı okumaya devam etmesi üzerine, bu kez diğer sanık avukatları da ''Sizin kararınızı dinlemiyoruz'' diyerek müdahale etti.
Başkan Yılmazabdurrahmanoğlu'nun, avukatların tepkilerini tutanağa geçirdiği sırada sanık avukatlarının çoğu dışarıya çıktı.
Bu sırada sanıkların büyük bölümü de ayağa kalkarak, ''Yaşasın devrim ve sosyalizm'', ''Hücreler bizi yıldıramaz'' ve ''İnsanlık onuru işkenceyi yenecek'' şeklinde slogan atmaya başladı.
Jandarmanın müdahale ettiği sanıklar ile jandarma arasından arbede yaşandı.
BDP Milletvekili Akın Birdal da mahkeme heyetine yönelik olarak ''Nedir bu rezalet?'' diye bağırdı.
Arbede nedeniyle Başkan Yılmazabdurrahmanoğlu, kararı okumaktan vazgeçti.
Dava dosyasının İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki ''Devrimci Karargah Örgütü'' davasıyla birleştirilmesine ilişkin kararın yer aldığı tutanak duruşma salonunda bulunan avukatlara verildi.
Sanık avukatlarından Ergin Cinmen, "sanık sorgulamaları yapılmadan dosyaların birleştirilmesi yönünde bir karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığını" savundu.
Avcı: Savcılığın talebini reddediyorum
Duruşma esnasında söz alan Hanefi Avcı da 35 yıllık emniyetçi olduğunu, hayatının terör örgütleriyle mücadelede geçtiğini belirterek, ''Kimin nasıl faaliyette bulunduğunu çok iyi bilirim. Daha önceki Devrimci Karargah ile bu arkadaşlar arasında çok büyük farklılıklar var. Ayrıca dosyadaki evrakları yeni gördük. Eksiklikler, maddi hatalar var. Savcılığın talebini reddederek bizi dinlemenizi istiyorum'' dedi.
Avcı'nın avukatı Refik Uçarcı da ''Müvekkilimin, bu davanın birleştirilmesi istenen diğer davayla uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Avcı'nın burada yargılanıyor olmasının nedeni, yazdığı kitaptır. O davanın dosyasında iki iddianame mevcuttur. O davada öldürme, patlama, saldırı ve benzer eylemler vardır. Bu dosyada ise böyle eylemler bulunmamaktadır. Bu tür bir birleştirme, bu davadaki sanıkların o davadaki sanıklarla aynı suçu işlemiş gibi görünmesine sebep olacaktır'' dedi.
Sanıklardan beyanlar
Tutuklu sanık Necdet Kılıç, ''12 Eylül döneminde gözaltına alındım ve işkence gördüm. Bu dönemde beni 3,5 ay sorgulayan Hanefi Avcı'dır. Ancak benim kin ve nefretim Hanefi Avcı'ya değil, sistemedir. Çünkü kendisi bunun bir devlet politikası olduğunu söylemişti. Avcı'nın kendisi dürüst bir insandır. Bu davanın özü Hanefi Avcı'nın yazdığı Haliçte Yaşayan Simonlar kitabıdır. SDP üyesi değilim ama o görüşteyim. Devrimci Karargah ile uzaktan yakından alakam yok. Devrimci Karargah'ın da SDP ile hiçbir alakası yoktur. Hanefi Avcı'dan dolayı bir itibarsızlaştırma söz konusudur'' şeklinde konuştu.
Tutuklu sanık Tuncay Yılmaz da davanın siyasi olduğunu, bahsedilen örgütle bir ilişkisi ve bağlantısının olmadığını ifade ederek, şunları söyledi:
''Ancak lütfen siyaseten kim bunun kararını veriyorsa, bizi yaptığımız şeylerden dolayı yargılasın. Polis ve savcı bir hata yaptı bizi bu davaya soktu. İddianamenin bizim yaptığımız siyasi çalışmayla hiçbir alakası yok. Buradakilerin hepsi devrimci, sosyalist ama Devrimci Karargah ile alakası yok. Hayatımın hiçbir döneminde bir araya gelmeyeceğim Hanefi Avcı ile aynı davaya dahil edildim. Hanefi Avcı herkes tarafından bilinen bir işkencecidir. Bizim aramızda değildir. Cemaatten mi yargılanacak, işkenceden mi yargılanacak, nereden yargılanacaksa yargılansın."
Kürkçü: Bu dava skandaldır, rezalettir
Davayı izleyen BDP'nin desteklediği bağımsız Mersin milletvekili adayı Ertuğrul Kürkçü, davaların birleştirilmesi kararını, "sanıklarından üçünün Devrimci Karargah örgütünün siyasetini ve davasını kabul ettikleri bir davaya ekleyerek, Devrimci Karargah'ın savunulduğu bir dava ile ilişkilendirmeyi benimsediklerini gösteriyor" sözleriyle yorumladı.
Kürkçü'nün Bianet'te yayımlanan konuşmasının bir kısmı şöyle:
"Dava ile ilgili olarak daha önceden ileri sürdüğümüz bütün kaygıların ve usulsüzlüklerin gerçek olduğunu bir kere daha gördük. Dava açılır açılmaz bunların hepsinin ve daha fazlasının geçerli olduğu anlaşıldı.
Çünkü henüz sanıklar sorgulanmadan, avukatlar dava dosyasındaki delilleri görmeden, davaya yeni sokulduğu söylenen kanıtların ne olduğu anlaşılmadan, "Bu dava şimdi görülmekte olan önceki Devrimci Karargah Davası ile birleştirilsin mi?" diye mahkeme savcının görüşünü sordu. Savcı da "Birleştirilsin" dedi. Mahkeme başkanı bu konuda bir görüş sahibi idi ve bu görüşü savcıya doğrulaması için önermiş oldu.
"Sanıklarından üçünün Devrimci Karargah örgütünün siyasetini ve davasını kabul ettikleri bir davaya ekleyerek, arkadaşları Devrimci Karargah'ın savunulduğu bir dava ile ilişkilendirmeyi benimsediklerini gösteriyor."
"Davalar birleşirse tutukluluklar uzar"
"Hukukun ve usul hukukunun bütünüyle zorlanarak suç ve suçlu yaratılması konusundaki baştan tutulmuş olan yolun mahkeme eliyle de sürdürüldüğünü görüyoruz. Bu dava skandaldır, rezalettir ve Türkiye'nin bütün hukukçuları, vicdan sahipleri, Ahmet Şık, Nedim Şener tutukluluğunda gösterdikleri dayanışmadan kat kat fazlasını ortaya koymalıdır.
Bu davada yalnızca kişilerin kendileri değil, onlarla birlikte bir düşünce evreni ve politika tercihi de kirletilmek ve suçla ilişkilendirilmek isteniyor. O açıdan ben bu davanın giderek artan bir skandallar dizisine dönüşeceğini görüyorum.
Arada olan da tutukluluklara olacak çünkü iki dava birleştirilirse arkadaşların itirazları görüşülemeyecek ve en az dört, beş ay uzayacak bir tutukluluk süreci daha yaşanacak."