Gündem

'Hamas’ın yeni vizyonu Erdoğan’dan'

Hamas’ın Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yusuf, şu sıralar ‘Erdoğan ve Yeni Stratejik Bir Vizyon’ başlıklı kitap yazıyor.

10 Haziran 2010 03:00

T24 - Hamas’ın Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yusuf, şu sıralar ‘Erdoğan ve Yeni Stratejik Bir Vizyon’ başlıklı bir kitap yazıyor. Ofisinde ayaklarını altına alarak konuşan Yusuf, “Herkes bizi Taliban ve El Kaide gibi görüyor. Ama Gazze’deki herkes Erdoğan gibi konuşuyor. Erdoğan’ın modeli açık görüşlü, laiklerle iyi ilişkiler kuran, demokrasi ve insan hakları için çalışan bir model. Biz de bunu istiyoruz” dedi.

Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel- Sebati Karakurt'un haberi şöyle;

Hamas’ın yeni vizyonu Erdoğan’danGazze Şeridi’ndeki ilk randevumuz, fiili hükümet Hamas’ın Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yusuf ile. Gazze’deki her şey gibi Ahmet Yusuf’un konumu da biraz karışık. Başbakan İsmail Haniye aynı zamanda Dışişleri Bakanlığı görevini de yürüttüğü için eski başdanışmanı Ahmet Yusuf’u Bakan Yardımcısı tayin etmiş. Hamas’ın dışa açılan seslerinden biri olan Ahmet Yusuf’un bir apartmanın 16’ncı katındaki dairesi, yabancı konuklardan geçilmiyor. Dışişleri Bakanlığı binası İsrail’in Aralık 2008’deki saldırısında yıkıldığı için Ahmet Yusuf’un ofisi fiili bakanlık işlevi görse de, Yusuf, evindeki kadar rahat. Bizi çorapları ile karşılayan Yusuf, sohbetimiz sırasında ayaklarını altına toplayarak oturacak derecede de sıcaktı. Yusuf’un Türkiye ile ilişkisi gençlik yıllarına dayanıyor. Ankaralı olduğumu söyleyince, “Cebeci, Cebeci” diyor, çünkü 1970 yılında Ankara Üniversitesi Dil Tarih Fakültesi’nde altı aylık Türkçe kursuna katılmış. Sohbete Ak Parti’nin Türkiye’deki başarısının kendileri için nasıl bir model haline geldiğini anlatarak başlayan Yusuf, “Erdoğan ve yeni stratejik bir vizyon” başlıklı bir kitap yazmakta olduğunu söylüyor. Yusuf, üzerine kitap yazacak kadar önemsediği bu vizyonu şöyle anlatıyor:


Taliban değiliz

Herkes bizi dışarıda Taliban ve El Kaide gibi görüyor. Ama Gazze’ye gelip insanlarla konuştuğunuz zaman göreceksiniz, buradaki herkes Erdoğan gibi konuşuyor. Yani onun kendi ülkesi için istediği şeyleri istiyor. Taliban modeli her şeye karşı; kadına karşı, eğitime karşı. Erdoğan’ın modeli ise açık görüşlü, elini taşın altına koyan, değiştiren, laikler ile iyi ilişkiler kuran, demokrasi ve insan hakları için çalışan, açık toplumdan yana bir model. Sadece İslamcıların değil herkesin insan hakları ile ilgili. İşte biz de bunu istiyoruz.


Türk kanı ablukayı kırdı

Mavi Marmara’nın şehitleri aslında ablukayı kırdı. Abluka tekrar bütün dünyanın gündemine geldi. AB ülkeleri arasında farklı öneriler konuşmaya başlandı. Mavi Marmara bu konuyu spotların altına çekerek yeni gündemi belirlemiş oldu. Orada ölenler canlarını kurban ettiler bu uğurda. Onların kanı var bu işte. O yüzden Gazze’de her yerde Türk bayrağını görüyorsunuz işte, bu uğurda dökülen Türk kanına duyulan saygı. Öte yandan İsrail mutlaka bunun bedelini ödemeli. Türkiye için bir özür yeterli olamaz.


Obama’nın ABD’si eski ABD


Obama’nın Kahire ve Ankara’daki İslam dünyasına yeni bir yaklaşım getireceğini vaat eden konuşmalarını dinleyince umutlanmıştık. Ama gördük ki, hâlâ sadece İsrail’i korumaya ve savunmaya devam ediyor. Obama kamu diplomasisi ile sadece imaj yenilemiş oldu, ABD
yine eski ABD. İyi niyetli olabilir ama biz alanda gerçek adım görmek istiyoruz.


Erez Kapısı’ndan geçtik

Mavi Marmara’nın kıyılarına ulaşmak isterken uğruna baskın yediği Gazze’ye girişimizin anahtarı İsrail hükümetinin basın ofisinden çıkan kartlardı. 3 günlük bekleyişten sonra kartlarımıza ulaşır ulaşmaz Gazze’ye sadece 1 saat uzaklıktaki Tel Aviv’den bir taksiyle başladı yolculuğumuz. Gazze’ye giren tek kapı olan Erez geçişine vardığımızda her şey hâlâ son derece İsrail’di, dışarıdan modern bir havalimanı görüntüsü veren istasyondan çıkış yapan Filistinli aileler dışında. İsrail tarafındaki kontroller sandığımızdan daha hızlı tamamlandı. Sebati Karakurt, henüz pasaport kontrolündeyken bir an önce bizi bekleyen şoföre ulaşmak için tek başıma mavi zemin üzerine sarı karakterle yazılmış ‘Gaza’ okunu takip ederek dışarı çıktım. Ancak artık Filistin’deyim sandığım yerin hâlâ İsrail tarafı olduğunu döner kapının hemen önünde bekleyen hamalın “2 kilometre yürüyeceksiniz. Yardım ister misiniz” sözleri üzerine anladım. Her metrekaresi kamera ile takip edilen geçiş koridorunda güm güm yankılanan sesler “Gazze’ye hoş geldiniz” diyordu. Sebati’yle 500 metre daha yürüdük, çıkışa doğru karşıdan bavullarıyla gelen tek tük Filistinli gördük. Issızlığın ortasında yapayalnız değildik artık ama hapishane duygusu yaşatan tünelden çıktığımızda dünya tamamen değişti. Bizi Gazze’ye ulaştıran o açık hava tüneli aslında sanki zaman tüneliydi.


İHH’nin dikiş kursu

Gazze filosunun organizatörü İHH’nin popülaritesi Mavi Marmara baskınından sonra neredeyse yerel siyasi aktörlerle yarışacak kadar artmış. Gazze Şeridi’ni sıkça ziyaret eden Batılı sivil toplum kuruluşları ve gazeteciler bile “İHH Genel Merkezi neredeyse fahri Türk konsolosluğu gibi çalışıyor” benzetmesi yapıyor. İHH’nin Gazze temsilcisi Mehmet Kaya, bu benzetme karşısında tebessüm ederken, “Buradaki insanların hepsi Kudüs’teki konsolosluğumuza ulaşamıyor, biz de nasıl ulaşacaklarını göstermeye çalışıyoruz” diyor. Kaya, Hamas’la yakın bağlarını sorduğumuzda şu yanıtı veriyor: “Biz Filistin halkı için buradayız. Burada iş yapmak için Gazze’deki otoriteye uymak zorundayız.”

Gazze’deki ofisini Ocak 2009’da açan İHH, İsrail’in son saldırısında bombalanan evleri, apartmanları onarıyor. Mehmet Kaya, Mavi Marmara’da İsrail’in el koyduğu demir, çimento, jeneratörün de bu tür faaliyetler için getirildiğini savunuyor. İsrail bunları teslim etmedikçe çocuk maması, ilaç ve kıyafetin konulduğu 30 kamyonu kabul etmeyeceklerini vurguluyor. İHH’nın sosyal yaşama yönelik faaliyetlerinden faydalananların başında Filistinli kadınlar var. Gazze Şeridi’ndeki 5 merkezde açılan dikiş nakış kurslarına katılan Filistinli kadınlar arasında yaşı 60 olanlar da var, 15 olanlar da. Dikiş nakış öğrendikten sonra kalabalık ailelerinin bütçesine katkı yapmak hevesindeler. Zira Gazze’de geçim erkeklerin kuvvetinden geçiyor. Abluka birçok şey gibi yeni iş olanaklarına da pek imkan tanımıyor. Erkekler hep devlet memuru, ortalama maaş 2000 şekel. (yaklaşık 500 dolar) Kurşunlanmış binaların arasından yeni evler, apartmanlar çıkıyor pıtrak gibi. Sahile yakın 3 oda bir salon ev sahibi olmak için keseyi 50 bin dolardan açmak gerekiyor.


Yetimlere bağış

İHH’nin Gazze temsilcisi Mehmet Kaya, Filistin’deki diğer güç odakları ile bir sorunları olmadığını belirtirken de bulunduğu töreni örnek gösteriyor. İHH’nin de katıldığı etkinlikte Gazze’de yaşayan 350 yetime 30’ar Euro bağış dağıtılıyor. Organizasyonu asıl düzenleyenler ise İslami Cihad ve El Fetih.