Gündem

Hakkı Devrim'e saygıyla: İnsanlar 'rehin' değil 'rehine' alınır!

Cuntacıların alıkoyduğu generallerin durumuyla iligili olarak karıştırılan kelimenin hikâyesi...

27 Temmuz 2016 20:38

TSK içinde örgütlenen cuntanın 15 Temmuz gecesi yaptığı darbe girişimi sırasında çok sayıda generali alıkoyması, "rehine" ve "rehin" kelimelerinin karıştırılan kullanımını bir kez daha gündeme getirdi.

Radikal gazetesinde yazdığı yıllarda köşesinin dikkatle takip edilen "Dil Yâresi" bölümünde bu konuyu da örneklerle ele alan Hakkı Devrim'in (1929-2016) 9 Ekim 2007'de yayımlanan yazısını, kendisini saygıyla anarak paylaşıyoruz.

 

Dil Yâresi

 

Rehin ve rehine kelimelerini yanlış kullananlar oluyor. 
İnternet aracılığıyla bir dolandırıcılık girişimi olmuş. Metin, Ayhan ve Özlem adlı üç kafadar, kendi memleketinde peynir fabrikası kurmak için ortak arayan İsviçreli Staller'e cevap vererek, anlaşma için İstanbul'a gelmesini söylemişler. Ve onu Yeşilköy'den alıp Silivri'deki bir eve kapatmışlar. Sonra da ailesinden 50 000 avro fidye istemişler. Eşi polise başvurmuş, İnterpol aracılığıyla bizim polisten yardım istemişler ve Staller kurtarılırken, sanıklar da gözaltına alınmış (Radikal, 7 ekim).
Haberde ısrarla «Staller rehin alındı» deniyor, ki yanlıştır. Rehin etmek, bırakmak-vermek ve rehine koymak denir, ama rehin almak denmez. Örnek vereyim: «Hanı da Emniyet Sandığı'na rehin etmişler, diye duyduk» (Burhan Felek). «Üzerinizde başka para yoksa, bana bir şey rehin bırakınız» (Ömer Seyfettin). «Annemde kalan evi rehine koyduk» (Ö. Seyfettin).
Rehin edilen, bırakılan, verilen ve rehine konulan bir nesne veya paradır, ama kesinlikle bir insan değil. Rehin tutulmuş, bu amaçla alıkonulmuş olan bir insan ise, ondan rehin olarak değil, rehine diye söz edilir.

REHİN. i. «Bir borç karşılığında borç ödenince geri alınmak şartıyla teminat olarak borçlunun alacaklıya bıraktığı, borcun tamamını karşılayacak değerdeki eşya, mal vb.

REHİN bırakmak, etmek, vermek veya REHİNE koymak. «Bir nesneyi rehin olarak alacaklıya emanet etmek.»

REHİNE. i. «Bir anlaşmanın, sözleşmenin haklı veya haksız herhangi bir isteğin yerine getirilmesini sağlama amacıyla, hasım tarafa verilen veya hasım tarafın güvence olarak aldığı kimse.»