Hakan Özyıldız*
Son yıllarda bir “Torba Kanun” şenliğidir aldı başını gidiyor. Mahfi Eğilmez saymış, TBMM’ye en son sunulan taslak 60’dan fazla kanunda değişiklik öneriyor.
Taslağın dikkat çeken maddeleri var. Örneğin 40. Madde ile T.C. Merkez Bankası’nın Denetim Kurulu kaldırılıyor. Değişiklik Ticaret Kanuna uygunmuş. Ben biraz “eski kafalıyım”. Soruyorum, hangi anonim şirketin para basma yetkisi var ki, TCMB yapısı ona benzetiliyor? Merkez Bankasına sıradan banka veya şirket muamelesi yapılacaksa o başka.
Dahası 76. madde ile, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda değişiklik öneriliyor. Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) bütçe kapsamına alınıyor. TVF’na Hazine’den kaynak aktarmanın önü açılıyor. Yapılan değişikliklerle, “sermaye şirketlerine ve/veya projelere finansman sağlayan fonlara” Müsteşarlık tarafından kaynak aktarılacak.
Hani TVF büyük projelere kendisi kaynak bulacaktı? Hazine’ye yük olmayacaktı? TVF kuruluşunda, bütçe işinden anlayanlar, Hazine’ye alternatif bir yapılanmanın yanlışlığına dikkat çekmişlerdi. Cevap olarak, Fonun kendi kaynağını kendisinin bulacağı ima edilmişti. Oysa şimdi bütçeden para aktarılıyor. Anlaması çok güç! Madem Hazine borçlanarak para aktaracak TVF’na ne gerek var? Projelerin yapımında neden doğrudan yatırımcı bakanlıklar sorumluluk almıyorlar?
Bugün gazetelerde yazılanlardan anlaşıldığı kadarıyla, bazı piyasa aktörleri TVF’nun şirket tahvilleri piyasasında işlem yapmasını öneriyormuş. Pek sanmam ama acaba böylesi işler mi yapılacak?
Öte yandan Torba Kanun taslağını okurken, Hazine bu parayı nereden bulacak, kaynağı var mı sorusu aklıma geldi. BaktımMerkez Bankasındaki kamu mevduatı hesapları, 3 Ekim itibariyle, 55 milyar liraya ulaşmış. Hazine bu parayı gelir artırarak veya harcama kısarak, yani biriktirerek değil borçlanarak buluyor. Hatta 2017 yılı borçlanma limitine sığmadığı için, Torba Kanunun 77 maddesiyle, 37 milyar lira da borçlanma yetkisi istiyor. (Bu konudaki görüşüm için önceki yazıma bakabilirsiniz). Böylelikle borçlanma limiti yaklaşık 89 milyar liraya çıkacak. Oysa OVP ye göre bütçe açığı 62 milyar lira olacak. O zaman bu kadar borçlanma limiti artışı niye?
Anlaşılan bu paranın bir bölümü TVF’na aktarılacak. Tahminimce bir bölümü de nakit ihtiyacı olduğu söylenen Savunma Sanayi Destekleme Fonuna (SSDF) gidebilir.
Ama kasadaki paranın büyüklüğü ve yeni borçlanma limiti rakamına bakınca insanın aklına ister istemez” acaba başka bir şey daha var mı?” sorusu geliyor.
Soru aklıma kurcalarken Sayıştay’ın 2016 yılı Genel Uygunluk Bildirimi imdadıma yetişti. Genel bütçeli idareler, 2016 yılında 21,3 milyar lira ödenek üstü harcama yapmışlar. Aslında iki idare desek daha doğru: Milli Eğitim Bakanlığı 16,3 milyar lira, Emniyet Genel Müdürlüğü 4,8 milyar liralık tutarda, kendilerine bütçede verilen ödenekten fazla harcamışlar.
“Bu nasıl oluyor?” sorusunun cevabını 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kanunda geçen yıl yapılan değişlikte bulabiliriz. Değişiklikle “genel bütçe ödeneklerinin yüzde onunu geçmemek kaydıyla, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarımlarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezi yönetim bütçe kanununda belirlenir” hükmü getirildi. Bu yetki 2017 Bütçe Kanunu ile Maliye Bakanına verildi.
Buradan yola çıkarak, bu kadar nakit birikiminin bu yıl yapılacak ödenek üstü harcamalar için kullanılacağını düşünüyorum.TVF ve SSDF’na para aktarmanın yanı sıra şimdiye kadar bütçeye kaydı yapılmayan birikmiş kamu borçlarının yılsonuna kadar ödeneceğini sanıyorum.
Bu arada bütçe açığı artmış, mali disiplin bozulmuş kimin umurunda. Biz “bütçe dışı işlemlere dikkat edin orada birikimler var” diye uyarırken, “paradigma değişti anlamıyorsunuz!” diyorlardı. Aynı çevreler, şimdi büyüme için kamuya daha fazla görev düştüğünü, Hazine’nin daha fazla borçlanmak için yeri olduğunu anlatan piyasa raporları yazmaya başladılar.
* Bu yazı hakanozyildiz.com'da yayımlanmıştır