* Hakan Özyıldız
Bilindiği gibi OVP’ın (Orta Vadeli Program) amacı; kamunun üç yıllık sürede izleyeceği makro politikaları açıklayarak, özel sektöre ışık tutmaktır. Makro büyüklükleri ve yatırım ortamının nasıl olacağını açıklayarak, girişimcilerin önlerini görmelerini ve istihdam üreten yatırımlara başlamasını amaçlar.
Hazırlıkları devam eden yeni OVP’nin bunların yanı sıra, önemli bir görevi daha var. Yaşanan kriz ortamında beklentileri pozitife çevirmek için önemli bir kamu politika belgesi.Önemli çünkü; siyasi otoritenin konuyu nasıl gördüğünü ve nasıl çözeceğini açıklayacak. Eğer onda da, günü kurtarmaya yönelik önlemlere değinip, kapsamlı bir yapısal değişim programı açıklanmazsa Türkiye’nin çok derin bir krize girmesi kaçınılmaz olabilir.
Diğer bir deyimle yeni OVP, eskiler gibi “çattı pattı kaç attı?” türü sadece ekonomideki bir takım makro büyüklüklerden ibaret kalırsa beklentileri karşılamaz.
Şimdi ne demek istediğimi biraz açayım.
Önce sorunun ne olduğunu anlamak gerek.
Küresel likidite azalıyor. Gelişmekte olan ekonomiler, Arjantin’den başlayan ve Türkiye ile devam edeceği düşünülen bir şok dalgasıyla karşı karşıya.
Bizde yaşanan sadece bir kur oynaklığı sorunu değil. Dış borç geri ödeme sorunu. Dolayısıyla karar verilmesi gereken şey basit: Vadesi gelen borçları yeni borç alarak mı ödenecek yoksa tarihte görülmemiş bir fedakârlık seferberliğine girip, yemeden içmeden borçlar azaltılacak mı?
İşte OVP bu tercihin nasıl olacağını içermeli.
OVP’nin beklentileri geri çevirmede ne kadar etkili olacağı kapsamına bağlı.Eğitim, hukukun üstünlüğü, sosyal güvenlik, kayıtdışılıkla mücadeleyi de içeren vergi reformu, nereden buldun kanunu, sanayi envanterine dayalı ve ithal ikameci sanayileşmeyi esas alan teşvik sistemi, tarım desteklerinin üretimi esas alması, KÖİ projeleri ve garantileri, mali kural, mali afların anayasal olarak yasaklanması, parlamentonun bütçe hakkının iadesi vb. başlıkları içermezse etkisi olmaz.
Ardından hızla yükselmeye başlayan enflasyonla nasıl mücadele edileceğiayrıntılı bir şekilde açıklanmalı. Çünkü yükselen enflasyon önce faizlere ve kurlara sonra da zaten bozuk olan gelir dağılımına olumsuz etki yapacaktır. Bu önerinin özünde harcama kısılması, tüketim azalması,büyüme hızının düşmesi anlamına geldiğini biliyorum.
Büyümede yavaşlama sadece buradan olsa iyi. Bir de yukarıda değindiğim gibi özel sektörün dış borç ödeme sorunu var. OVP bu ödemelerin nasıl yapılacağına da ışık tutmak durumunda. Ama bunu yapabilmesi için eskisi gibi “dışarıdan borç al, inşaata yatır” dönemi bittiğine göre yeni büyüme modeli nasıl olacak?
Özel sektör dış borç ödemek için büyüyemeyecekse, umarım, büyüme yükünü kamunun üzerine atacak bir program açıklanmaz. Bazı ağızlarda gevelenen “diğer ülkelerde olduğu gibi kamunun borç yükü çok değil” söylemlerine inanılırsa, faizlerin çok hızlı artışını görürüz. Bu da ekonomiyi uzun sürecek bir yavaşlama dönemine sokar.
Bilinmesinde yarar gördüğüm bir hatırlatma yapayım. Kamu dengeleri öyle sanıldığı gibi çok güçlü değil. Evet bu yıl bütçenin gelir tarafında olumlu bir performans görülüyor. Bunun bir nedeni ithalattan alınan gelirlerin kur artışından olumlu etkilenmesi. İkinci neden de mali aflar ve yeniden yapılandırma programlarının tahsilata etkisi. Bir de bedelli askerlik, TCMB ve kamu bankalarından alınan temettü ve vergi gelirleri var. Bu kalemleri seneye göremeyeceğiz. Bunlar beklenirken bir de sıkışmaya başlayan sektörlerin vergi indirimi gibi talepleri artmaya başladı.
Harcamalarda özellikle sosyal güvenlik kurumuna ve hane halkına yapılan sosyal transferlerdeki artışlar göze çarpıyor. Yaklaşan belediye seçimleri ve küçülen ekonomi bunlar ve benzeri transferleri azaltmaktan çok artırmak yönünde baskı yaratacak ortamlar. Yanı sıra KÖİ garantileri, KGF gibi bütçe dışı yüklerin bütçeye açığına etkisi daha da artacaktır.Dolayısıyla bütçenin yapısal açıklarına yenilerini eklemek demek işlerin uzun vadeli bozulması sonucunu yaratır.
Bunlar kısa yazıda ele alabildiğim başlıklar. Kim nasıl hazırlar bilemem. Ama yeni OVP; enflasyonu düşürecek, düşük büyüme hızının nasıl yönetileceğini açıklayan bir içerikte olmaz; öncekiler gibi, bir ay sonra geçerliliğini yitirmiş bir kamu dokümanı olursa ekonomiye yazık olur.
Bu yazı Hakan Özyıldız'ın kişisel internet sitesinden alınmıştır