Gündem

Hakan Fidan, İsrail ve cemaat kıskacında mı?

Prof. Yasin Aktay’a göre bağımsız politika Türkiye’yi güçlendiriyor ve hatta diğer ülkelere olan bağımlılık zincirini kırıyor

25 Ekim 2013 12:47

Gazeteci Emre Çalışkan, Wall Street Journal ve Washinton Post gazetelerinde ardı ardına çıkan haberlerin ardından kamuoyunda gündeme gelen MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ‘İsrail ve Gülen cemaatinin kıskacında’ olduğu iddialarıyla ilgili bir yazı kaleme aldı.

Çalışkan, Hakan Fidan’ın İran yanlısı olduğu iddialarının İsrail’i rahatsız ettiği yönündeki haberlere dikkat çekerek eski İsrail Dışişleri Bakanı Ehud Barak’ın “İran destekçisi bir adam Türkiye Mossad'ının başına atandı. Onların elinde önemli miktarda sırrımızı var. Son iki aydaki izlenimimiz, bu sırları İran'a açabilecekleri şeklinde. Bu da çok rahatsız edici” sözlerini hatırlattı.

Çalışkan, hükümet ile Gülen cemaati arasında var olduğu öne sürülen gerginliğe de dikkat çekerek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Fidan’ın, cemaatin hedefinde olabileceği iddiasını sorguladı.

Emre Çalışkan’ın BBC Türkçe’de “Hakan Fidan, İsrail ve cemaat kıskacında mı?” başlığıyla yayınlanan yazısı şöyle:

Wall Street Journal ve Washinton Post gazetelerindeki haberler sonrası MİT Müsteşarı Hakan Fidan Türkiye’de gündemin ön sıralarına yükseldi.

İsrail’in istihbarat sırlarını İran’a sızdırmakla suçlanan, Türkiye’nin yeni dış politikasındaki kilit karar alıcılardan biri olarak gösterilen Hakan Fidan, kamuoyu önünde pek görünmeden kamuoyunda yoğun tartışılan bir isim.

Hakan Fidan ile ilgili tartışmalar daha göreve gelmeden İsrail basınında çıkan haberlerle başlamıştı.
Fidan MİT Müsteşarı koltuğuna oturduktan yaklaşık üç ay sonra Ağustos 2010’da dönemin İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Hakan Fidan’ı İran yanlısı olmakla suçlamış ve Tahran’ın İsrail sırlarına ulaşmasından endişe duyduğunu dile getirmişti.

Fidan ile ilgili tartışmalar sadece İsrail ile sınırlı kalmadı.

Fidan'ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olduğu dönemde 2009 ve 2010'da MİT'ten bir yetkiliyle birlikte Oslo'da PKK liderleriyle görüşmelerine ilişkin ses kaydı Eylül 2011'de sızdı.

7 Şubat 2012’de Özel Yetkili Başsavcı tarafından şüpheli sıfatıyla mahkemeye ifadeye çağrıldı. Fidan, kimi gözlemcilere göre, Gülen cemaati ile AKP arasındaki gerilimde ana hedef olarak ortaya çıktı.
Hakan Fidan ile ilgili son yayınların ardından gözler, tekrar İsrail ve Gülen cemaatine çevrildi.

 

‘İsrail ve İsrail Lobisi’

 

Türkiye'de bazı yorumculara göre Fidan ile ilgili iddiaların arkasında, İsrail ve ABD’deki İsrail lobisi var.

Hatta Hürriyet Daily News Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin köşesinde, Türk istihbaratının Hakan Fidan ile ilgili iddiaları İsrail kaynaklı olarak gördüğünü yazdı.

Tel Aviv Üniversitesi Moşe Dayan Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi araştırmacısı Hay Eytan Cohen Yanarocak, Hakan Fidan ile ilgili haberlerin sadece İsrail’in kaygısından kaynaklanmadığı, Amerikan yönetiminin de Türkiye ile ilgili derin kaygıları olduğunu dile getiriyor.

Yanarocak, 2010 yılında Hakan Fidan ile ilgili iddiaların dile getirildiği dönemde Türkiye’nin NATO üyesi olarak ilk kez Çin ile askeri tatbikat yaptığını hatırlatıyor.

Hakan Fidan'ın yeniden tartışılmaya başlamasında Türkiye’nin Suriye politikası ve Çin ile askeri işbirliği tartışmalarının olmasının rastlantı olmadığını söyleyen Yanarocak, “Türkiye klasik Batı ittifakına aykırı faaliyetlerde bulunuyor. Bu sadece İsrail'de değil ABD’de de memnuniyetsizliği artıyor” diyor.

 

Neo-conlara suçlama

 

Moşa Dayan Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Uzi Rabi ise Fidan’ın İsrail ile ilgili istihbarat bilgilerini İran’a sızdırılması iddialarının Türkiye’nin Batılı ülkelerle olan askeri ve güvenlik işbirliğini etkileyeceğini iddia ediyor.

Ankara'da Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı ve AKP MYK üyesi Prof. Yasin Aktay’a göre Hakan Fidan ile ilgili iddiaların kaynağı ABD içindeki İsrail lobisi ve “neo-con” olarak bilinen yeni muhafazakârlar.

Aktay’ın görüşü AKP karar alıcıları arasında da ön plana çıkıyor. Bir diğer AKP MYK üyesi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Mazhar Bağlı da hemen hemen aynı ifadelerle İsrail lobisi ve “neo-con”ları suçluyor.

Türkiye’nin daha bağımsız bir dış politika izliyor olması Fidan'ın eleştirilerin hedefine yerleşmesinin nedenlerinden biri olarak görülüyor.

Yasin Aktay’a göre bağımsız politika Türkiye’yi güçlendiriyor ve hatta “diğer ülkelere olan bağımlılık zincirini kırıyor.”

Hay Eytan Cohen Yanarocak ise Türkiye’nin tüm sosyal, kültürel ve ekonomik sistemi Batı ile iç içe geçmişken, dış politikada Doğu’ya yönelmesinin eksen kayması olarak algılandığını söylüyor.

 

Gülen cemaatinin hedefinde mi?

 

Hakan Fidan ile ilgili iddiaların kaynağı olarak ortaya çıkan diğer bir ihtimal de Gülen cemaatiyle hükümet arasındaki gerilim.

Kürt Açılımı olarak adlandırılan süreç nedeniyle Hakan Fidan, daha önce Gülen cemaatinin tepkisini çekmişti.

Fidan’ın İran’a yakınlığı ile ilgili ilk güncel iddia ABD basınından önce Taraf gazetesi yazarı Emrullah Uslu’dan gelmişti.

Fidan’ın Mısır’ın devrik lideri Muhammed Mursi ile görüşmesinde ilk yurtdışı ziyaretini İran’a yapmasını önermesini Emrullah Uslu “nereden geliyor bu İran sevgisi” diye eleştirmişti.

Today’s Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş de, Hakan Fidan’ı eleştiren haber yaptıkları gerekçesiyle eleştirildiklerini belirterek, Twitter hesabında MİT ile ilgili haberlerin çok gündem oluşturmasını eleştirdi.

Keneş, “MİT’in özel bilgilere hukuksuz erişim hakkı elde etmesinin muhaberat devletine doğru mu yol alındığı endişesine sebep olduğunu” yazdı.

 

Kürt açılımı' sürecine karşı çıkanlar Fidan'a karşı mı?

 

Prof. Yasin Aktay, Gülen cemaatinin, “çözüm süreci tartışmasında olduğu gibi” Fidan’a yönelik bir kampanya içinde olduğu savlarını gerçekçi bulmuyor, ama ‘Kürt açılımı’ sürecine karşı çıkanların hedefinde halen Hakan Fidan olduğunu da dile getiriyor.

Prof. Bağlı ise cemaat ve Hakan Fidan arasındaki tartışmada cemaatin kurumsal kimliğinin kullanılmış olabileceği görüşünde.

Bağlı'ya göre, “istihbaratta görev alamayan kişiler cemaati yanına alarak ya da cemaatin kurumsal kimliğini kullanarak Fidan ile ilgili iddiaları gündeme getirmiş olabilir.