Gündem

Hababam'ın 'Mahmut Hoca'sı, Gülen Gözler'in 'Yaşar Usta'sı Münir Özkul hayatını kaybetti

Özkul, 93 yaşındaydı

05 Ocak 2018 15:16

Türk sinemasının çınarı, Hababam Sınıfı'nın 'Mahmut Hoca'sı, Gülen Gözler'in 'Yaşar Usta'sı Münir Özkul, 93 yaşında İstanbul'daki evinde hayatını kaybetti.Özkul uzun sürdir KOAH ve DEMANS hastalığı ile mücadele ediyordu. Özkul'un kızı Güner Özkul, babasının cenazesinin pazar günü defnedileceğini söyledi.

Evinin önünde basın mensuplarının sorularını cevaplayan Güner Özkul, "Uzun bir süreçti. Defalarca asılsız haberlerle bugüne hazırlanmış olduk. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'a tedavi sürecinde bizi hiç yalnız bırakmadığı, yardımcı olduğu için çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Özkul ayrıca Kel Hasan Efendi'den İsmail Hakkı Dümbüllü'ye geçen kavuğun 1968'den Ferhan Şensoy'a devrettiği 1989 yılına kadar sahibiydi.

Demans nedir?

Demans, bir hastalık sürecinin sonucu olarak ortaya çıkar, kişinin hafıza, düşünme ve davranış bozukluklarını işaret eder. Kişi ayrıca kafa karışıklığı, kişilik değişiklikleri, davranış değişiklikleri, karar verme sorunları, kelimeleri bulmada zorluk çekme, düşüncelerini toparlayamama ya da yönleri takip edememe gibi sorunlar yaşar. Alzheimer hastalığı demansın en sık olan sebebidir.

Ediz Hun: Zaman gelince kayboluyoruz...

Özkul'un ölümüne ilişkin sanatçı dostu Ediz Hun, "Özel bir dostumuzu kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Olağanüstüydü, mükemmel, son derece sıcakkanlı, sempatik, son derece saygılı bir befendeydi. Çok üzücü tabii, son senelerde zor durumlar yaşadı. Eşine de saygılarımı sunuyorum. Çok büyük bir sanatçıyı kaybettik. Çok fazla filmde çalıştık, Adile Naşit ile oynamaktaydılar, eş şeklinde oldular pek çok filmde. Zarif, kibar, güleryüzlü. O derece doğal bir sanatçı. Özellikle şunu belirtiyorum, hislerini doğal bir şekilde aktarmayı başarmış nadir sanatçılardan birini kaybetmiş olduk. Zaman gelince kayboluyoruz, başka bir aleme geçiyoruz. Çaresi yok, ama anılardır mühim olan. O anılarda da Münir Özkul'un yeri başka gelir" diye konuştu.

Hülya Koçyiğit: Münir Özkul'un acısı yüreğimi yaktı, çok güzel anlar bıraktı ardında 

Hülya Koçyiğit de, Özkul'un ölüm haberiyle yüreğinin yandığını belirterek,  "Ona çok büyük özenle bakan eşine ve kızına tüm kalbimle başsağlığı diliyorum. Çok büyük bir değeri kaybettik. Gerçi uzun zamandır hastaydı. Kimseyle görüşmek istemiyordu. Ama şu anda yüreğimi yaktı acısı. Çok uzun yıllar, birçok filmde birlikteydik. Yeri doldurulamayacak, çok özel, çok büyük bir sanatçı. Hakikaten o kadar güzel anlar bıraktı ki ardında, hep bizimle yaşayacak" dedi.

Süleyman Turan: Hepimizin başı sağ olsun

Oyuncu ve sanatçı dostu Süleyman Turan da, Özkul'un ölümüne ilişkin "Koskocaman bir Münir Özkul yok artık, sözcük olarak yok tabii. Gerçekten çok üzgünüm. Daha fazla konuşamayacağım. Hepimizin başı sağ olsun" diye konuştu.

Zihni Göktay: O kadar alıştık ki sosyal medyada çıkan "Münir Özkul öldü" haberlerine, inanmak istemedim

Oyuncu Zihni Oktay da, Özkul'un ölümüne ilişkin "Maalesef Münir Abi'nin sosyal medyada çıkan haberleri kanıksamıştık. Başta inanmak istemedim. Sizlerden aldığımız haberle doğruluğuna inandım. 93 yaşında olmasına rağmen her ölüm erken ölümdür. Bizim anılarımızda feyz aldığımız bir sanatçı olarak kalacak.Biz şehir tiyatrosunda da birlikte olduk, ramazan programlarına dizilerde karşılaştık. Onunla oynamak keyifti. Son zamanlarda yatar durumdaydı. O halde görmek istemedim, zaten kendisi de ziyaretçi kabul etmiyordu. Çok iyi baktı eşi ona. Bu durumda söylenecek fazla bir laf yok. Bundan sonra onun hatırasını canlı tutacağız. Bizim kafamızda ölmedi, zaten bıraktığı filmlerle her zaman karşımızda olacak" ifadelerini kullandı.

Atilla Dorsay: Münir Özkul'un kızına defalarca "Ne olur beni babana götür" dedim, istemedi...

Sinema eleştirmeni ve T24 yazarı Atilla Dorsay, Özkul'un ölümüne ilişkin, "Efendim çok üzüldüm. Geç haberimiz oldu. Yakından tanıdığımız, son derece sevdiğimiz bir insandı. Onu önce tiyatroda tanıdım, Muhsin Ertuğrul'un kurduğu o küçük sahnede... Türkiye onu Yeşilçam'da keşfetti. Yaptığı birçok filmde o büyük ailenin değişmez fertlerinden biri oldu. Komedi oyuncuları vardır, drama oyuncuları vardı. Aynı anda ikisini de yapabilen ender oyuncularındandı. Erken bir hastalık onu yakaladı malum. O kadar kötü bir rahatsızlıktı ki bu, defalarca kızına "Ne olur al beni babana götür" dedim, kendisi istemedi. Çok sevdiğim bir dostumdu, işte böyle..." ifadesini kullandı.

Ayla Algan, Münir Özkul'u anlatırken gözyaşlarını tutamadı: Ne güzel oyuncuydu, yavrum benim...

"Yalan oyunculuğu hiç yoktu, tiyatroda da sinemada da. Hem tiyatrocu olmak hem sinema oyuncusu olmak çok zordur yavrum, ikisini de o kadar iyi yaptı ki... Biliyorsunuz kavuğu da verdiler ona. Böyle biri yok artık. Örnek olacak kişiydi o. Örnek olacak kişiydi yavrum. Ne kadar güzel oyuncuydu, yavrum benim... Çok güzel oyuncuydu..."

Atilla Dorsay: Münir Özkul'un kızına defalarca "Ne olur beni babana götür" dedim, istemedi...

"Efendim çok üzüldüm. Geç haberimiz oldu. Yakından tanıdığımız, son derece sevdiğimiz bir insandı. Onu önce tiyatroda tanıdım, Muhsin Ertuğrul'un kurduğu o küçük sahnede... Türkiye onu Yeşilçam'da keşfetti. Yaptığı birçok filmde o büyük ailenin değişmez fertlerinden biri oldu. Komedi oyuncuları vardır, drama oyuncuları vardı. Aynı anda ikisini de yapabilen ender oyuncularındandı. Erken bir hastalık onu yakaladı malum. O kadar kötü bir rahatsızlıktı ki bu, defalarca kızına "Ne olur al beni babana götür" dedim, kendisi istemedi. Çok sevdiğim bir dostumdu, işte böyle..." 

Hale Soygazi: Odun ateşinde sokakta sırasını bekleyen rolünü yapmayı bekleyen emekçiler

"Değerli bir aktördü. Ben onunla bir kaç filmde oynadım ama en bilineni 'Oh Olsun'du. Benim babamı oynuyordu, fabrika işçisiydi Münir Özkul. Tabi ki onun olduğu setlerde, espri mizah bol bol olduğundan unutulmayacak bir çalışma ortamı vardı. Tiyatrodan onu bilenler de bilir ne kadar önemli oyuncu olduğunu. Ve de şimdi artık filmleriyle yaşayacak. Onların sayesinde herkes her şeyi öğrendi. Onlar dizilerle gelmediler, dizilerde oynamadılar. Sinema ile doğrudan bu mesleklerini yaptılar. Onlar ilklerdi, ilklerin devamıydı diyelim. Çok da çilesini çektiler bu işin. Teknik olarak da konfor olarak da bugünkü koşullarda olmayan koşullarda çalışmalar... Hatırlıyorum Münir Özkul ile ben karda, buz keserek Levent sokaklarında ısınmaya çalıştığımızı odun ateşinde... Böyle şeyler yaşadık biz. Odun ateşinde sokakta sırasını bekleyen rolünü yapmayı bekleyen emekçiler onlar. Bu işin lüksünü yaşamadılar. Şimdi biz karavanda bekliyoruz ama onlar böyle şeyler görmediler. Ama onlar oyunculuklarıyla örnek oldular."

Müjdat Gezen: Münir Abi çok başka bir sanatçıydı...

"55 yıl önce onun tiyatrosunda, tiyatroya başlamıştım. Ben son 42 yıldır geleneksek Türk tiyatro hocalığı yapıyorsam Münir Abi sayesindedir. Kendisini çok sevdim, onunla çok oyun oynadık, birlikte güzel şeyler yaptık. Benim ilk büyük ustam diyebilirim. Münir Abi çok değerliydi. Biz çok eğlenir, çok gülerdik. Adile, Şener, Münir Abi çok eğlenirdik. Münir Abi çok başka bir sanatçıydı, onu sevenlere ulaşmış olduğu herkese baş sağlığı diyorum.  Söyleyecek çok fazla bir şey bulamıyorum."

Ali Poyrazoğlu: Keşke yine öyle insanlar çıksa... 

"Türk sinemasının başı sağ olsun. Paylaşacak bir şey yok. Rahatsızlığından sebep uzun süredir bir kenara çekilmişti. O çok usta, çok yaptığından emin, bilerek seçerek işini icra eden bir adamdı. Zor bir adam olduğu söylenirdi ama kaymak gibi bal gibi bir adamdı. Çok güzel işler yaptı. İmzasını bıraktı... Orta oyuncular ekibiyle yaptığı oyunlar yenileme denemesiydi. Keşke yine öyle insanlar çıksa... Yaptıkları incelenmeli. Oyunculuk stili üzerinde çalışmaya değer bir stildi. Tiyatroda bir çok yabancı klasiği dört dörtlük oynamış bir adamdı. Ertem Eğilmez, Arzu Film döneminde Ertem Bey ve yanındaki ekip onun kıymetini bildiler..."

Münir Özkul kimdir?

Münir Özkul 1925 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Liseyi İstanbul Erkek Lisesi’nde tamamladı.

Oyunculuğa Bakırköy Halk Evi’nde başladı. Daha sonra Ankara’da Devlet Tiyatroları’nda, İstanbul’da ise Şehir Tiyatroları’nda rol aldı. Tiyatro Ses, Küçük Sahne gibi özel tiyatrolarda da çalıştı.

Özkul, 1950’lerde Yeşilçam’a adım atarak adını geniş kitlelere duyurdu. Özellikle Ertem Eğilmez’in yönettiği, 1970’lerin kalabalık kadrolu aile filmlerinin ‘babası’, Hababam Sınıfı filmlerinin ise ‘Mahmut Hocası’ olarak 7’den 70’e herkesin sevgisini kazandı.

400’e yakın filmde rol alan Özkul, televizyon dizilerine mesafeli durdu. ‘Uzaylı Zekiye’, ‘Ana Kuzusu’, ‘Şaban ile Şirin’, sanatçının yakın dönemde rol aldığı dizilerden birkaçı.

Özkul, ayrıca 1970’li yıllarda gazinolarda tek başına sahne aldı ve Zeki Müren gibi dönemin önemli assolistleri sahne almadan önce ‘stand up’ gösterileri sergiledi.

Alkol problemi ile mücadele ettiği bilinen oyuncu, birkaç kez ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde tedavi gördü. 1990’lı yıllarda alkolü tamamen bırakmıştı. Bir röportajında öncesini şöyle anlatıyor: “Hele o kriz devrelerinde, gözüm hiçbir şey görmüyordu. İçki bulabilmek için, her şeyi yapıyordum. Bir ara siroz korkusundan hastaneye yattım ama karaciğerim sağlam çıktı. Yalnız, tiyatro çalışmalarım açısından çok zararlı oldu. Ayrıca, içkiye giden paralarla en azından bir apartman alırdım.”

1996 yılında İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan tören ile 55. sanat yılını kutlayan Özkul’a 1998 yılında ‘Devlet Sanatçısı’ unvanı verildi.

Sıklıkla başrolü paylaşan Adile Naşit (solda) ve Münir Özkul, bir dönemin ayrılmaz ikilisi haline gelmişti.

Demans hastalığı ile mücadele eden Özkul, 2003 yılından bu yana kameraların önüne çıkmıyor. Bakırköy’de kendisine ait evde hayatını sürdürüyor. Beyin fonksiyonları yavaşladığı için, yutkunma ve yemek yeme problemi yaşayan Özkul, zaman zaman hastaneye kaldırılarak tedavi ediliyor.

Kendi gibi oyuncu olan kızı Güner Özkul, Vatan gazetesine verdiği bir röportajda babasını şu sözlerle anlatıyor: “Babam hiçbir zaman sosyal olmayı sevmedi. Hastalığı nedeniyle değil, hiçbir zaman insanlarla konuşayım, görüşeyim diye bir derdi olmadı. İşini yapar, kendi hayatına çekilir. Ödül törenlerinde bile teşekkür eder oturur, konuşmaz.”

Üç çocuk babası Özkul’un başından üç de evlilik geçti. Son olarak 24 yıl önce kendisinden 25 yaş küçük Umman Özkul ile evlendi. Bu evliliğinden çocuk sahibi olmadı.

Yüzlerce film çekti

'Edi ile Büdü', 'Halıcı Kız', 'Kalbimin Şarkısı', 'Miras Uğruna', 'Balıkçı Güzeli' Özkul’un oyunculuk kariyerinin ilk dönemine damgasını vuran önemli filmlerden yalnızca birkaçı. Daha sonra çekilen kalabalık kadrolu aile filmlerinden 'Neşeli Günler', 'Gülen Gözler', 'Gırgıriye', 'Görgüsüzler', 'Mavi Boncuk', 'Bizim Aile', 'Aile Şerefi', sanatçı ile özdeşleşen diğer yapımlar arasında yer alıyor.

Ödülleri

1967-İlhan İskender Armağanı 

1972-9. Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Karakter Oyuncu Ödülü 

1991-Dümbüllü Ödülü 

1997-Altın Kelebek Ödülleri Onur Ödülü 

1999-Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü "Muhsin Ertuğrul Tiyatro Emek Ödülü" 

2004-37. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri Onur Ödülü 

2006-Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülü 

2014-18. Afife Tiyatro Ödülleri, Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü

2015-T.C. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü

Demans hastalığı nedir?

Demans, bir hastalık sürecinin sonucu olarak ortaya çıkar, kişinin hafıza, düşünme ve davranış bozukluklarını işaret eder. Kişi ayrıca kafa karışıklığı, kişilik değişiklikleri, davranış değişiklikleri, karar verme sorunları, kelimeleri bulmada zorluk çekme, düşüncelerini toparlayamama ya da yönleri takip edememe gibi sorunlar yaşar. Alzheimer hastalığı demansın en sık olan sebebidir.