Hürriyet yazarı Güzin Abla’ya Almanya’da yaşayan bir Türk kızı, Kürt bir erkekle olan ilişkisini anlattı ve erkeğin ailesinin beraber olmalarını istemediğini düşünen kız, “Beni Türk olduğum için mi istemiyor abla?” diye sordu. Güzin Abla, genç kıza “Bu 30 yıldır başımıza çöken Türk-Kürt düşmanlığı aslında yurdumuzun üzerinde oynanan siyasi bir oyunun sonucu” dedi.
Güzin Abla’nın Hürriyet gazetesinin bugünkü (30 Kasım 2015) nüshasında yayımlanan, “Farklı dünyaların insanıyız" başlıklı yazısı şöyle:
Sevgilimle birbirimize aşığız. Ama etnik kökenlerimiz farklı. Farklı dünyaların insanı olduğumuz için önümüze sorunlar çıkıyor.
Selam abla; ben Almanya’da yaşıyorum. Burada doğdum ve büyüdüm. Ailem Türk. Hayatımda beni mutsuz eden bir sorun var. Ben 14 yaşındayken okulda bir çocukla tanıştım. O zamanlar o okula yeni geçmiştim. Beğendiğim çocuk da 15 yaşındaydı.
13 yaşında Almanya’ya gelmiş. Yaşlarımızın küçük olmasına rağmen daha o zaman farklı dünyaların insanı olduğumuzu anlamıştık.
Çünkü o ailesi ile Kürtçe konuşuyor, ben ise Türkçe.
Ama yıllar geçti, bizim aşkımız devam etti. Ben 18 oldum, o ise 19. Okul bitti, kariyer peşine düştük. Sonra 1 yıl kadar ayrıldık. Çünkü onun ailesi onu evlendirmeye kalktı.
Bana “kaçalım” dedi, ben tabii ki reddettim. Gururuma yediremedim. Giden gitsin dedim.
Bir sene sonra barıştık. Ben affettim. Delilik mi bilemiyorum. Ama sorun giderek büyüyor. Annem de ilişkimizi biliyor ve 4 senedir neden ilişkimiz adına resmi bir adım atmadıklarını soruyor. Ama ailesinin beni istemediğini bilmiyor tabii...
Ben ona güveniyorum, biz sevgiliden daha çok hep arkadaş olabildik. O benim hep arkamda. Annem de biliyor ondan vazgeçemeyeceğimi. Ama durum artık beni de rahatsız ediyor.
Sevdiğim çocuğa babana söyle diyorum, “Çekiniyorum, aramızda baba oğul ilişkisi yok, bu yüzden annemi aracı yapacağım” diyor.
Annesinin düşüncesini sorduğumda ise ikna olmadığını söylüyor. Çıkış yolu olarak kaçmayı gösteriyor. Ama ben bunu asla yapamam. Bazen beni seviyor mu sevmiyor mu ondan bile emin olamıyorum.
Beni Türk olduğum için mi istemiyorlar abla? Benimkiler de onun etnik kökeninden pek memnun değil ama kabullenirler, zaten annem kabullendi çoktan. Ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım, bir akıl ver bana abla... ◊ Rumuz: Zor sevda
Canım kızım; böyle çocukluk aşkları beni hep duygulandırır. Çok da ender aşklardır bunlar... Artık pek fazla da rastlanmıyor aslında.
Günümüzde aşklar o kadar kısa sürüyor, o kadar rüzgar gibi geçip gidiveriyor ki...
Bu yüzden Allah biliyor ya, içimden sizin kavuşmanız için dua etmek geldi.
Bu son 30 yıldır başımıza çöken Türk-Kürt düşmanlığı aslında yurdumuz üzerinde oynanan siyasi bir oyunun sonucu. Aslında bunu artık bilmeyen yok, ama yine de bu oyuna gelebiliyor insanlar.
30 yıl önce, halkımız arasında asla böyle bir düşünce yoktu. Bazen hâlâ da süren mezhep ayrılıklarına rastlanıyordu ama, kimse kızını ya da oğlunu bir o aileye vermekten çekinmezdi.
Aynı şekilde Kürtler de böyle bir ayrımcılığa düşmezdi. Tanıdığımız tüm Kürt ailelerle içli dışlıydık, bize gelip yöresel yemeklerini yaparlardı, birlikte yer içer, her şeyimizi paylaşırdık.
Bu yüzden şimdi ortaya çıkan bu düşmanlığa, bu gençleri ayırma çabalarına, karşılıklı öfkeye gerçekten çok üzülüyorum.
Şükürler olsun, hâlâ bu ayrımcılığa, bu düşmanlığa kapılmayan insanlarımız var. Ama işte zaman zaman senin içine düştüğün bu sorun nedeniyle sevdiğine kavuşamayan gençleri görünce üzülmekten kendimi alamıyorum. Sevgili kızım, neyse ki annen sevginize sıcak bakıyor.
Bu gerçekten önemli, çünkü genelde kız tarafı böyle konularda daha tutucu olabiliyor.
Genç bir erkek olarak, sevdiğinin de ailesini ikna etmesi gerekiyor. Bunu başarmak için dilinin döndüğü kadar, ailesine bu saçmalığın siyasi nedenlerini anlatmaya çalışmalı, sizin gibi sıradan insanların bu yanlışa düşmemeleri gerektiğini hatırlatmalı.
Belki ve diliyorum, sevginizin gücü bu olayı aşmanıza imkan tanır.