DW Türkçe'nin özel araştırmasına göre Türkiye'de binalarda olan asbestli malzemelerin söküm ve bertaraf sürecinde görülen denetim eksikliği, asbest içerikli ürünlerin üretimi ve satışı için de geçerli.Dünya Sağlık Örgütü'ne göre birinci derecede kanserojen olan asbest, Türkiye'de ilk olarak 2010 sonunda yasaklandı. Ancak asbest, hâlâ birçok alanda hayatımızdan çıkmadı.
DW Türkçe'nin özel araştırmasının ilk bölümü, Hatay'da enkaz kaldırma çalışmaları sırasında asbestin yaşam alanlarına yayıldığını ortaya koyarken, ikinci bölümü, kentsel dönüşüm süreçlerinde de denetimlerin yetersiz olduğuna işaret etti. Ancak tehlike sadece 2010 ve öncesinde yapılan binalarla sınırlı değil.
Yasaklar kağıt üzerinde
DW Türkçe'nin elde ettiği bulgular, Türkiye'de binalarda olan asbestli malzemelerin söküm ve bertaraf sürecinde görülen denetim eksikliğinin, asbest içerikli ürünlerin üretimi ve satışı için de geçerli olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye'de asbestli malzeme üretimi de satışı da yasağa rağmen devam ediyor.
Doğada bulunan lifli bir mineral olan asbest, ısıya, aşınmaya, asitlere ve baskıya karşı yüksek direnç oluşturduğu gerekçesiyle endüstriyel alanlarda yoğun bir şekilde kullanıldı. Sağlık etkilerinin ortaya çıkmasının ardından ise 70'e yakın ülkede yasaklandı.
Yönetmelikler ne söylüyor?
Avrupa Birliği (AB) asbest yasağını 2005'te devreye alırken, Türkiye de AB'ye uyum süreci kapsamında asbesti yasaklayan yönetmelikler çıkardı.
31 Aralık 2010'da yürürlüğe giren yönetmelikle çimentolarda, yanmazlık özelliği kazandırmak için contalarda, yapıştırıcılarda, macunlarda, kumaşlarda, yer kaplamaları ve boyalarda kullanılan krizotil asbest liflerinin çıkarılması, üretimi ve kullanımı yasaklandı. 25 Ocak 2013 tarihli yönetmelikle ise asbestin her türünün çıkarılması ve işlenmesiyle birlikte asbest içeren her türlü ürünün üretimi, satışı ve ithalatına yasak geldi.
İnternet ve nalburlardan alınabiliyor
Ancak Türkiye'deki bulgular, yasağa rağmen asbestin Fransızca karşılığı olan "amyant" adı altında yaygın biçimde kullanıldığını ve satıldığını gösteriyor.
İnternette pek çok online alışveriş sitesinden amyant malzemeler bireysel olarak satın alınabiliyor. Bunlar arasında yanmaz bant, eldiven, elyaf, tel, conta, sac ayak, egzoz sargısı, soba borusu gibi ürünler bulunuyor. Asbest nalburlarda da amyant adı altında bulunabiliyor.
İkinci el ilanlar da var
Öte yandan internet üzerinden ikinci el asbestli malzeme satışı da mevcut. Google'dan yapılan tek bir arama ile bu ilanlara ulaşılabiliyor. İkinci el ilanlar arasında asbestli çimentodan üretilen ve Türkiye'de ekonomik durumu zayıf olan kesimlerin yaşadığı yerleşim yerlerinde yoğun olarak rastlanan çatı izolasyon malzemesi eternit bile bulunuyor.
"Kazakistan ve Rusya'dan ithal ediliyor"
DW Türkçe'ye konuşan Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği üyesi ve Vonka Asbest Laboratuvarı Genel Müdürü Kenan Yıldız, asbestli malzemelerin satışına ilişkin yasağın kağıt üzerinde kaldığını belirterek Türkiye'nin işlenmiş asbest ithalatı da yaptığını söylüyor.
Yıldız, sektörden aldığı bilgilere göre, işlenmiş asbestin Rusya ve Kazakistan'dan Türkiye'ye getirildiğini anlatıyor. İşlenmiş asbestin çeşitli sektörlerde kullanılmak üzere Türkiye'ye getirildiği bilgisini aldığını belirten Yıldız, bunun hangi kanallarla gerçekleştiği ve yasağın nasıl delindiğinin ise bilinmediğini söylüyor.
Yerli üretim de mevcut
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği'nin verileri ise, Türkiye'de asbest içerikli ürünlerin sadece satışının değil üretiminin de devam ettiğini, hatta bu ürünlerin ihraç edildiğini gösteriyor.
Birliğe göre geçen yıl yaklaşık 46 ton işlenmiş asbest ve asbest içerikli malzeme ihraç edildi. Bir önceki yıl bu rakam 60,5 tondu.
Ocak-Aralık 2022 de 141,37 bin dolar ihracat gerçekleştirilirken, ihracatın en fazla yapıldığı ülke ve bölgeler Romanya, Antalya Serbest Bölgesi ve Cezayir oldu. Söz konusu ülkeleri Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan, Özbekistan, Liberya, Bosna-Hersek ve Yunanistan izledi.
Son beş yılda ise 1,8 milyon dolara yakın işlenmiş asbest ve asbestli malzeme ihraç edildi. 2020 yılında yaklaşık 1 milyon dolarlık ihracat olması dikkat çekti.
Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği'nin analizlerine göre Türkiye'de şimdiye dek asbest bulunan ürünlerden biri de talk pudrası.
Pudra ve toprak kaplarda var
Derneğin 2019'da yaptığı laboratuvar testlerinde, Türkiye'de çeşitli markalara ait pudraların yanı sıra Eskişehir bölgesinde üretilen toprak kaplarda da asbeste rastlandı. Bu ürünlerin şu anda ne kadar denetlendiği ise bilinmiyor.
Kenan Yıldız, asbest içerikli ürünler arasında uluslararası standartlara göre en bilinen örnekleri "çatı kaplama malzemesi, boru izolasyonları, contalar, yer kaplama malzemeleri, ısıya dayanıklı olan her türlü ekipman" diye sıralıyor.
"Ama bir de bizim bilmediğimiz hepimizin her an maruz kaldığı malzemeler var" diyen Yıldız, ekliyor: "Örneğin pudra. Pudra talktan yapılıyor."
"Hemen aşınan ürünlerden korkulmalı"
Talkın kimyasının asbest ile neredeyse bire bir aynı olduğunu, bu nedenle analiz yaparken de asbest ile talkı ayırmanın çok zor olduğunu anlatan Yıldız, "Talk ve asbest yatakları da yan yana. Bu nedenle talk dediğimiz zaman işin şekli değişiyor. Boyalar artık işin içine giriyor, çünkü boyalara talk katıyoruz. Talk bazlı plastikler işin içine giriyor. Malzeme içerisinde kuvvetli bağlı olduğu sürece son kullanıcının plastik, boya gibi ürünlerden korkmasına gerek yok. Ancak o sektörde çalışanlar için tehlike" diye devam ediyor.
Plastik ve boyaların aksine kullanıcıların toprak kaplardan korkması gerektiğini söyleyen Yıldız, bunu şöyle açıklıyor: "Çünkü kuvvetli bağlı değil. Hemen aşınabiliyor, hemen kırılabiliyor."
Sağlık riskleri neler?
Peki asbest, kullanıldığı malzemelerden havaya ve ortama karıştığında ne gibi sağlık risklerine yol açıyor?
DW Türkçe'ye konuşan İş ve Halk Sağlığı Bilimi Uzmanı Dr. Özkan Kaan Karadağ, asbest doğal bir mineral olmasına rağmen yer yüzüne yoğun miktarlarda çıkarılması ve endüstriyel faaliyetlerle işlenmesi sonucu ciddi sağlık etkilenmelerinin ortaya çıktığını anlatıyor.
Türkiye gibi önlem almayan ülkelerde etkilerinin gelecek yıllarda görülmeye devam edeceğinin altını çizen Karadağ, şunları söylüyor: "Peki sağlık etkileri nedir? Özellikle de akciğeri çevreleyen zarın kanseriyle karşımıza çıkıyor. Teknik adıyla mezotelyoma yani akciğer zarı kanseri ölümcül bir hastalık ve sadece asbest etkilenmesi ile ortaya çıkıyor. Başka herhangi bir nedenle ortaya çıkma olasılığı yok. Örneğin sigara etkilemiyor."
Akciğer zarı kanserinin, etkileri yaklaşık 30 yıl içinde çıkan, çok ölümcül, hayat kalitesini çok ciddi biçimde düşüren, hastanın yoğun ağrılarının ve yoğun nefes darlığının olduğu bir kanser tipi olduğunu anlatan Karadağ, asbestin akciğer kanserinde de bir etken olduğunu belirterek bazı deneysel çalışmalar ya da yayınların sindirim sistemi kanserlerinde de asbestin etkili olduğunu gösterdiğini ekliyor.
Asbest liflerinin atmosferik olaylarla havada kalabilme kapasitesinin saatleri, günleri alabileceğini ifade eden Karadağ, "Asbest partiküllerinin bir teki bile bir kanser oluşumuna yol açabilir. Olasılık vardır. Bu piyango bileti almaya benzer bir şey denebilir aslında" diyor.
"Yasak uygulansaydı sorun 2040'larda azalacaktı"
Asbest içerikli malzemelerin şu anda Türkiye'nin her yerinde rahatça bulunabileceğini, asbest hammaddesinin de Türkiye'ye hala giriş yapabildiğini dile getiren Karadağ, "2010 sonunda yürürlüğe giren yönetmelikle asbestin Türkiye'de artık yasak olduğu yönünde çok ciddi bir algı oluştu, Bilim insanlarının birçoğu, alana uzak olan ya da endüstriye uzak olan insanlar asbest etkilenmesini yavaş yavaş aklından çıkardı. Halbuki Türkiye'de 2010'dan sonra da asbestle ilgili hiçbir yasak denetlenmedi" ifadelerini kullanıyor.
"Yasaklama gerçekten 2010'da gerçekleşmiş olsaydı 2040'larda sorunumuzun azalmaya başladığını görecektik" diyen Karadağ ekliyor:
"Ancak hala bu sorun devam ediyor. Önümüzdeki 30-40 yıl boyunca hatta daha uzun yıllar boyunca asbest etkilenmesinin sağlık sorunlarıyla karşılaşacağız."
DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?