T24- Radikal gazetesi yazarı Tarhan Erdem, Güneydoğu'daki 99 belediyenin en çok PKK vesayetinden zarar gördüğünü belirterek, "Personel kullanma, proje yürütme, karar hakkı hemen hemen bütünüyle belediyelerin elinden çıkmış, PKK komiserlerinin denetimine girmiştir!" dedi.
Erdem'in bugün (26 Temmuz 2010) yayımlanan "Güneydoğu belediyelerinde vesayet" başlıklı yazısı şöyle:
Güneydoğu belediyelerinde 'vesayet'
Geçen ay başlarında, PKK liderlerinden Murat Karayılan ‘kontrollü aktif savunma’ olarak tanımladığı harekete işaret etmişti (6 Haziran). İzleyen günlerde Orhan Miroğlu’nun T24’de Selin Ongun’la söyleşisi yayımlandı.
Yazar Ongun söyleşiyi, ‘bir Kürt aydınının işaret fişeği’ olarak niteliyordu. 1970’li yılların gençlerinden sayın Miroğlu o söyleşide ‘Demokratik özerklik ilanının’ ve sonuçlarının önemi vurgulamıştı.
Haziran sonuna doğru da PKK liderlerinden Cemal Bayık ‘yakın zamanda demokratik özerkliği ilan edeceklerini’ söyledi (24.Haziran).
Bundan sonra BDP internet sayfasında ‘BDP Türkiye’nin Siyasi-İdari Yapısında Reform ve Kürt Sorununda Çözüm Modeli Taslağı’ başlıklı belge yayımlandı. Bu belge gerçekte PKK’nın halk içindeki örgütlenmesi olan KCK Kongresinin bildirisiydi.
Cemil Bayık’ın sözleri ve BDP’nin ‘Çözüm ModeliTaslağı’ ile, son günlerde BDP eşbaşkanlarıı Kışanak ve Demirtaş’ın internet sayfasında yayımlanan röportajı birbirlerine çok yakındır.
Bu belge ve konuşmalarda özetle, devletin idari yapısında düşünülen reformlar anlatılmaktadır. ‘Eğitim, sağlık, kültür, sosyal hizmetler, tarım, denizcilik, sanayi, imar, çevre, turizm, telekomünikasyon, sosyal güvenlik, kadın, gençlik, spor ve diğer hizmet alanlarından’ il genel meclislerine benzeyen bölge meclisleri sorumlu olacak, ‘Dışişleri, maliye ve savunma hizmetleri de merkezi hükümet tarafından, emniyet ve adalet hizmetleri merkezi hükümet ve bölge meclisleri tarafından ortak yürütülecektir’. ‘Ulus’ yerine ‘Demokratik Türkiye ulusu’ kavramı getirilmesi önemlidir.
Çözüm taslağında, ‘Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndan bahsedilmemektedir. Ona benzer ve fakat onunla bağlı olmayan bir yönetim modeli, ‘Demokratik Özerk Yönetim’ olarak adlandırılmaktadır.
Öncelikle bu taslağı BDP’nin ne kadar benimsemediğini anlamalıyız. Yarın birgün farklı unsurlar ve yorumlar eklenecek midir bunu görmeliyiz. Çünkü, BDP milletvekilleri birbirinden görüşlerde insanlardır, belgeyi kim yazmış ve kim imzalamış ve yayımlamış olursa olsun Çözüm Taslağı, partiyi bağlamamakta mıdır, bağlamamakta mıdır? Parti organları, milletvekilleri ve onların bağlı olduğu veya onlara bağlı olanların bu belgeyi ne kadar içselleştirdiğini anlamamız için bir süre geçecektir.
BDP’nin hareketini, ‘Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ kuralları içinde yürütmesi hareketine meşruiyet sağlayacaktır. ‘Misak’ın 1991’de yürürlüğe giren maddeleriyle başlayıp, kabul ettiği maddeleri arttırmaya Türkiye’yi zorlamak aynı zamanda AB’nin ilgisini de çekebilir. Gerçekte, Özerklik Şartı’nda mevcut 32 hükümden 20’si yürürlüktedir. Bunların kullanılması ve genişletilmesi mümkündür.
Bütün bu çabalar yerel yönetimler üzerinde merkezin vesayetinin zararlarından kurtulmak içindir. Doğrudur, ancak BDP şu sorunun da çözümünü aramalıdır: PKK’nın baskısı da yerel yönetimlerin karar bağımsızlığını yok etmektedir. Bu vesayet sonucu belediyeler, özel durumlara göre karar ve proje üretememektedirler.
Bir tarafta merkezin vesayeti, bir tarafta PKK vesayeti, ikisi de halk yönetimine zarar vermektedir! Güneydoğudaki 99 belediye en çok PKK vesayetinden çekmektedir! Personel kullanma, proje yürütme, karar hakkı hemen hemen bütünüyle belediyelerin elinden çıkmış, PKK komiserlerinin denetimine girmiştir!