'Fatih' sondaj gemisi personeline yönelik uluslararası tutuklama emri çıkaran Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Doğu Akdeniz'de Türkiye ile sondaj faaliyetleri için işbirliği yapan üç şirket aleyhinde hukuki süreç başlattığını açıkladı.
Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın üç şirketin uluslararası ilişkilerini de takip ettiği ve bu yönde de adımlar atacağı öne sürüldü. Rum yönetimin Fatih sondaj gemisi çalışanları için çıkardıkları, uluslararası tutuklama kararının benzer bir prosedürünü de Yavuz sondaj gemisi için yapacağı belirtildi. Ada medyasında, "Rum yönetimi bu konuda kararlı" ifadelerine yer verildi.
Türkiye'nin Fatih ve Yavuz sondaj gemilerini ada açıklarına göndermesinin ardından, faaliyete başlayan Fatih gemisinin personeline yönelik uluslararası tutuklama emri çıkaran Rum Yönetimi, bu faaliyetlerin Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgesinin ihlâli olduğunu söylüyor.
Ankara ise ada çevresindeki doğal kaynakların hem Rum hem Türk halkının hakkı olduğunu savunuyor.
Rum medyasına göre hükümet, Yavuz sondaj gemisinin personeline yönelik de tutuklama kararı çıkarmak için çalışmaya başladı.
Kıbrıs Cumhuriyeti, 2002'den itibaren Doğu Akdeniz'de başta Mısır olmak üzere diğer kıyıdaş ülkeler Lübnan, Suriye ve İsrail ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmaları yapmaya başladı.
Türkiye ise bu anlaşmaların Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'nin haklarını çiğnediği gerekçesiyle konuyu BM'ye taşıdı ve kendi münhasır ekonomik bölge haritalarını BM nezdinde onaylattı.
Türkiye'nin BM nezdinde itirazlarına rağmen Kıbrıs, 2007'nin başında 13 adet arama sahası ilan etti ve büyük petrol şirketlerine ruhsat verme aşamasına geçti. Buna karşılık olarak Türkiye, Doğu Akdeniz'de kendi ekonomik bölgesinde Kuzey Kıbrıs'ta adanın kuzeyi ve doğusunda belirlediği bölgelerde TPAO'ya arama ruhsatları verdi.