Yeni Akit gazetesinin dünkü (10 Temmuz 2014) nüshasında yayımlanan yazısında, Fethullah Gülen’in annesinin Rabin adında bir İspanyol Musevisi olduğunu ima eden haber nedeniyle kendi gazetesini eleştirerek, “Gülen’in annesi Ermeni’ demek ırkçılık” diyen Yavuz Bahadıroğlu, bugün yazısını yayımladığı için gazetesine teşekkür etti.
Bahadıroğlu’nun dünkü yazısının başlığının “Veda makamında” olması istifa sinyali olarak yorumlanırken, Bahadıroğlu bu iddiaları reddederek, “Aslında başlığı ‘Anneleri rahat bırakın’ olacakken, bir dalgınlık eseri olarak, ‘Veda makamında’ başlığıyla çıktı. Bazıları başlığa bakarak gazeteden istifa ettiğim sonucunu çıkardı. Birkaç gazete ve televizyon, Akit’e benim üzerimden vurmak için, arayıp durdu” ifadesini kullandı.
Bahadıroğlu, “Dedim ki: ‘İstifa etmedim. O başlık yanlışlıkla atılmış. Hem istifa etsem bile, size Akit’in aleyhine malzeme vermem. Böyle aşağılık bir tavır içinde olmam” dedi.
Yavuz Bahadıroğlu’nun, Yeni Akit gazetesinin bugünkü (10 Temmuz 2014) nüshasında yayımlanan, “Akit’e teşekkürümdür” başlıklı yazısı şöyle:
‘Akit’e teşekkürümdür’
Sözü hiç evirip çevirmeden en net, en yalın şekliyle söyleyeyim: Akit’e çok teşekkür ederim…
Çünkü…
Bu köşede 09.07.2014 günü yayınlanan yazım, doğrudan Akit Gazetesi’ne bir eleştiriydi. Doğrusu yayınlanmasını beklemiyordum.
Ama noktasına, virgülüne dokunmadan yayınladılar.
On beş yıldır yazdığım Akit’in demokratik tavrını bilmeme rağmen, şaşırdığımı itiraf edeyim.
Öyle ya: Hangi gazete, yazarı tarafından eleştirilmeyi kabul eder? Bildiğim kadarıyla, bunun başka bir örneği yok.
Açıkçası, Akit beni şaşırttı!..
Sadece beni değil, sabahtan beri her görüşten gazete ve televizyonlardan gelen röportaj taleplerine bakılırsa, gazetecilik camiası da şaşırmış bu işe.
Haklılar: Çünkü alışıla gelmiş bir düzen değil.
Bizde genelde gazete yönetimi ne tarafta durursa, yazarlar da o tarafta durur. Bunun çok az istisnası vardır ve kaideyi bozacak seviyede değildir.
Bendeniz buna hep şaşmışımdır. Nasıl olur da, onlarca yazar aynı fikirde olur? Daha da vahimi, nasıl olur da gazetenin el değiştirmesi sonucu taraf değiştirdiğinde, yazarlarının da tarafı değişir?
Dün “ak” dediklerine “kara”, “kara” dediklerine “ak” demeye başlarlar?
Medya camiası bunun hazin örnekleriyle doludur.
Akit’e gelince: Bir “gaye” için çıkıyor ve çıktığı günden beri gayesine tavizsiz yürümenin bedelini ödeyerek geliyor.
Değişmiyor, dönüşmüyor, eğilmiyor, bükülmüyor; söylemesi gerekeni söylüyor…
Bazen bunu “bodoslama” yapsa da, dürüstlüğünü koruyor. Çıkar hesabı yapmıyor, menfaat düşünmüyor, zarar görme ihtimalini dikkate almıyor.
Söylenmeli ise söylüyor, o kadar.
Bazen kantarın topuzu kaçsa da, Akit’in bu tarafını seviyorum.
Gelelim mezkür yazıma…
Aslında başlığı “Anneleri rahat bırakın” olacakken, bir dalgınlık eseri olarak, “Veda makamında” başlığıyla çıktı. Bazıları başlığa bakarak gazeteden istifa ettiğim sonucunu çıkardı. Birkaç gazete ve televizyon, Akit’e benim üzerimden vurmak için, arayıp durdu.
Dedim ki: “İstifa etmedim. O başlık yanlışlıkla atılmış. Hem istifa etsem bile, size Akit’in aleyhine malzeme vermem. Böyle aşağılık bir tavır içinde olmam.”
O yazıyı kısa bir mektup eşliğinde göndermiştim. Mektubumda, yazımı yayınlamayabileceklerini, böyle bir haklarının bulunduğunu, bu yüzden asla küsmeyeceğimi, darılmayacağımı, ancak yeni şartların ışığında durumumu tekrar gözden geçireceğimi ifade etmiştim.
Sağolsunlar, yazarın yazdığı gazeteyi eleştirmesi, gazetenin genelinden farklı bir duruş sergilemesi son derece olağanmış (oysa Türkiye şartlarında hiç de olağan değil) gibi davrandılar. Yazımı aynen yayınladılar.
Bu demokratik yaklaşımı bir kez daha tebrik ediyor, diğer gazetelere de örnek olmasını diliyorum.
Tenezzül buyurup bendenizi telefon ve mail yağmuruna tutan okuyucularım müsterih olsunlar. Bu demokratik tavrı sürdükçe, kovuluncaya kadar Akit’teyim.