Güney’in çok kolay anlatan biri olduğunu belirten İhtiyaroğlu, ‘Fethullah Gülen ile ilgili sorulara çekimser cevaplar verdiğini, tedirgin olup terlediğini gördüm. Bu durumdan şüphelendim’ dedi
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde, Ergenekon davasının “kilit” ismi Tuncay Güney’i 2001’de sorgulayan dönemin Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu, Fethullah Gülen’le ilgili sorular sırasında Güney’in terlediğini, “Gülen yapılanmasının da Ergenekon’un alt yapılanması olduğunu” söylediğini belirtti. İhtiyaroğlu, sorgu sırasında küçük kaset kullandıklarını, bu kasetleri daha sonra İstihbarat Şubesi’nin büyük VHS kasetlere üç kopya halinde çektirdiğini de anlattı.
“Dolandırıcılık” suçlamasıyla gözaltına alındıktan sonra Güney’i sorgulayan İhtiyaroğlu, 28 Ekim 2008’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede, adalete yardımcı olmak istediğini belirterek, önemli açıklamalar yapmıştı. İhtiyaroğlu, dilekçesinde, Güney’in kayda alınan sorgu kasetleriyle ilgili olarak şu bilgiyi verdi:
‘Saçan yedekleme yapardı’
“Orijinal kaset İstihbarat Şubesi’nde kaldı, bunun bir kopyası Organize Şube Teknik Büro’ya verildi. Bir kopyası arşive, bir kopyası da Adil Serdar Saçan’a (Dönemin Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şube Müdürü) istediği için verildi. Adil Bey bu ve bunun gibi önemli sorgu kasetlerini veya evrakları, arşivden daha güvenli olan odasında tutardı. Yani bir nevi yedekleme yapardı.”
İhtiyaroğlu, 2008 Şubat’ın da Adil Serdar Saçan ile adliyede karşılaştıklarını ve kendisine “Ergenekon operasyonunu Tuncay Güney’in bize anlattıklarına göre başlatmışlar. Ben de kopya ve deşifreler yok, sen hatırlıyor musun anlattıklarını” diye sorduğunu da öne sürdü.
‘Başsavcı dosyayı fırlattı’
Tuncay Güney’in sorgu kasetlerinin deşifresi yapıldıktan sonra, Organize Teknik Bürosu’nca proje ifadelerin araştırılması için izin yazısının yazıldığını söyleyen İhtiyaroğlu, bu yazıyı da DGM Başsavcısı’na kendisinin götürdüğünü belirterek şöyle dedi:
“DGM Başsavcımızın (Aykut Cengiz Engin) yanına gittim. Konuyu anlattım, izin yazısını verdim. Başsavcımız bana bağırıp hakaretler ederek ‘Yahu Ahmet ne yapmaya çalışıyorsunuz. Sizi ne ilgilendiriyor’ dedi. Ben de kendisine aynı fikirde olduğumu, konuya benim bakmadığımı, sadece konuyu bildiğim için geldiğimi, elçi olduğumu söyledim. Başsavcım da dosyayı fırlattı. Ben de Adil Bey’e çıkışarak ‘Neden beni eziyorsunuz. Başsavcım bana bağırdı, hakaretler etti, siz önceden konuşmamış mıydınız yoksa’ dedim.”
Sonraki günlerde projeli çalışma izninin verildiğini belirten İhtiyaroğlu, “Soruşturma safhasında bulunmadım. Ama 2002’de ben Tahkikat Büro Amiri iken, konuya bakan DGM Savcısı’ndan (Muzaffer Yalçın) projenin, iddiaların mücerret olduğu, delil elde edilemediği nedeniyle sona erdirildiği, Güney’in evrak ve belgelerinin kendisine iade edilmesi yönünde bir talimat yazısı geldi. Projenin sonlandırılması yönünde şubelerin bir talebi olmadı” dedi.
Güney’den ele geçirilen belgeleri incelemediğini ama Şube’ye getirildiği gün gördüğünü belirten İhtiyaroğlu, dilekçesinde şöyle devam etti:
“İki adet koli içerisindeydi. Deterjan kolisi gibiydi (...) İnceleme sonunda da İstihbarat’a verildi. Sonradan da Şube’nin arşivine kaldırıldı.
Bu belgeler bana kurgulanmış ve bir yerlere sunulmak üzere hazırlanmış gibi geldi (...) Ergenekon evraklarının yok edilmesi hususuna gelince, Tuncay Güney’den elde edilenler koliler içerisinde arşivdeydi. Başka Tuncay Güney’den zapt edilen evrak yoktu. O zamanki arşiv sorumlusu polis memuru Cahit Ünal şahittir. Konuya bakan savcının elde edilenlerin kendisine teslim edilmesi talimatı üzerine arşivde girişe göre solda sıralı rafların en üstündeydi. Öğrendiğim kadarıyla bu evrak savcılığınıza verilmiş.”
‘Duydum ama söyleyemem’
2003 ortalarında da Tahkikat’ta görev yaparken, şubede bulunan kasada bir başka davayla ilgili bazı mühürlü evrakların açılmasıyla ilgili inceleme yaptığı sırada, üzerine Tuncay Güney yazılı, içinde evraklar olduğu halde yeşil bir klasör gördüğünü ama incelemediğini belirten İhtiyaroğlu bu konuda da şunları söyledi:
“Klasör kasadaydı ben ayrılırken o şekilde duruyordu. 2003 sonu, 2004 yılı başlarında Tuncay Güney’in kasadaki evraklarıyla ilgili meydana gelen bir olay duydum ama bunu ispatlayamam. Bana söyleyen de izin vermediği için şu anda açıklayamam.”
‘İnandırıcı gelmedi’
Güney’in hem gay olması, hem genç hem de çok kolay anlatan olması sebebiyle kendisine “inandırıcı” gelmediğini, bu nedenle “Neden Tuncay Güney bu kadar kolay anlatıyor. Bu belgeler neden kendisinde, kim gönderdi” gibi sorulara yanıt bulmak amacıyla bazı sorular sorduğunu söyleyen İhtiyaroğlu şöyle devam etti:
“Mülakatta geriye dönünce not aldığım yerlerden sormaya başladım. Fethullah Gülen ile ilgili sorulara çekimser cevaplar verdiğini, tedirgin olup terlediğini gördüm. Bu durumdan şüphelendim. O da sanki ‘Bu sorularda nereden çıktı’ der gibiydi.
Gülen yapılanmasının Ergenekon’un alt yapılanması olduğunu, kendisinin Ergenekon’un basın işlerinin sorumlusu olduğunu anlatıp geçiştirdi. Bunu ağzından kaçırmış gibi bir hali vardı ve terledi.”