Hürriyet yazarı Sedat Ergin, darbe girişiminin ardından Gülen cemaatine yönelik olarak başlatılan soruşturmalarla ilgili olarak "İfadelerden öğrendiğimiz bir diğer durum, hücre yapılanmasında evlilik ve bekârlığın bir kriter olarak kullanılmasıdır" dedi. "Kendi aralarında evliler ayrı, bekârlar ayrı gruplandırılmaktadır. Bekâr olan örgüt mensubu asker evlendiğinde evlilerden oluşan bir başka hücreye dahil edilmektedir" ifadesini kullanan Ergin, "Görüleceği gibi, Gülen organizasyonunda hiçbir şey tesadüfe bırakılmıyor, özel hayat da dahil olmak üzere her şey mutlak bir kontrol altında tutuluyor" diye yazdı.
Sedat Ergin'in "Abiler sistemi’ özel hayata da müdahil" başlığıyla yayımlanan (31 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
Dünkü yazımızda Fetullah Gülen organizasyonunda “abiler sistemi”nin nasıl kritik bir rol oynadığını anlatmıştık.
Buna göre, daha ortaokul yıllarından itibaren seçilen öğrenciler askeri liseye hazırlanmaları, buradan harp okullarına geçişleri ve mezuniyetlerinden itibaren subaylık kariyerlerindeki yükselişleri boyunca sürekli olarak bir “abiler sistemi”nin kontrolü altında tutuluyor.
Kara Havacılık Komutanlığı iddianamesi, Fetullahçı örgüt yapılanmasında “abiler”in oynadığı rolü oldukça ayrıntılı bir şekilde analiz ediyor. İddianamede, organizasyon içinde “abiler” üzerinden örgüt mensubu erkek askerlerin yine örgüt mensubu kadınlarla evlenmelerinin teşvik edilmesi, hatta bu yönde baskı uygulanması bir örgüt politikası olarak anlatılıyor.
Bu çerçevede “abiler”in görevleri arasında sorumlu oldukları, izledikleri askerlerin özel hayatları da var.
***
İddianamede bu konuda şu saptamaya yer veriliyor:
“Örgüt mensuplarının evlilikleri dahi bağlı bulundukları imamların izin ve talimatları doğrultusunda gerçekleşmektedir. Evlilik kararı veren örgüt mensubu bu durumu kendisinden sorumlu imama iletmekte, müstakbel eşini yine örgüte bağlı olan bayanların resimlerinin bulunduğu bir katalogdan seçmektedir.
Böylelikle hem mensupların örgüte bağlılığı artırılmakta hem de örgütten ayrılma durumunda ayrılan kişilerin eş ve çocukları örgüt talimatı ile kendisinden uzaklaştırılarak baskı oluşturulmaktadır.”
***
İddianameden buna verebileceğimiz çarpıcı bir örnek, Türk Ceza Kanunu’nun etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak cemaat organizasyonu içinde yer aldığını itiraf eden,15 Temmuz gecesi kalkışmaya Süper Cobra helikopter kullanarak katılmış olan Pilot Binbaşı Ali Ercan’ın ifadesinde karşımıza çıkıyor.
Ali Ercan şöyle anlatıyor: “2012 yılında bahsettiğim isimlerden (abiler) Esat ve İhsan, bana ara ara bayanların fotoğraflarını gösterip bu bayanlarla beni görüştürüyordu... Cemaat içerisinden olması yönünde telkinde bulunuyorlardı ve öyle olmasını istiyorlardı... En son şu anki eşimin fotoğrafını gösterdiler ve eşimle görüştürdüler. Benim de kriterlerime uyduğu ve anlaştığımız için 2013 yılında eşim ile evlendim.”
***
Bir başka örnek, iddianamede yer almayan ama bu iddianameyle doğrudan ilişkili olan bir isimle ilgili. Darbe girişimini MİT’e ihbar eden binbaşı olarak tanıdığımız Kara Havacılık Komutanlığı pilotlarından O.K., 11 Ağustos 2016 tarihinde dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak’a verdiği ifadede, “Ben evliliğimi cemaat içinde gerçekleştirdim” diye konuşuyor ve ekliyor: “Ömer kod isimli bir abi bana resim gösterdi, şu anki eşimin resmi... Ömer kod adlı kişi beyaz saçlı Kısıklı tarafında oturan o tarihte (2002) halı saha işleten kişidir. Hatırlamıyorum ama benim resmimi de eşime göstermiş olduklarını tahmin ediyorum...”
O.K., öğretmen olan eşinin de “malum yapının içinde olduğunu” söylüyor ve “İstanbul’da nikâh, köyde de düğün yaptık. Düğüne örgütten kimse gelmedi” diye konuşuyor. Binbaşının “Aileme üniversitede tanıştığımı söyledim” ifadesinden durumu ailesinden sakladığı ortaya çıkıyor.
İlginç olan bir nokta, O.K.’nın çocuklarının çift isimli olmasıdır. İfadesine göre, isimlerden birini kendisi koymuş, diğer ismi ise “örgüt abisi” bildirmiştir. O.K. “Çocuklarımın (ikinci) isimlerini abi vasıtasıyla örgüt lideri koydu” dediğine bakılırsa, isimleri bizzat bildiren kişi Fetullah Gülen’in kendisi olmalıdır.
Bu arada cemaatin yönlendirmesi dışına çıkıldığında sıkıntı yaşanabildiği anlaşılıyor. 15 Temmuz darbe girişiminde görev alan Kara Havacılık Komutanlığı personelinden Yarbay Murat Bolat’ın ifadesinde bu durumu görüyoruz. İfadesinde cemaat ile inişli çıkışlı bir ilişkisi olduğu izlenimi veren Bolat, “evlenmeye karar verdiği eşi cemaatçi olmadığı için” cemaatten itiraz geldiğini anlatıyor. Bolat,“Beni de cemaatçi gördükleri için usulen cemaatin içinden bir kızla evlendirmek istiyorlardı. Ben de buna karşı çıktım ve şu anki eşimle evlendim” diye konuşuyor.
Bolat, “eşi cemaatçi olmadığı için Harp Akademisi sınavlarına girdiğinde kazanamayacağı ve kurmay olamayacağının bile kendisine söylendiğini”, ardından “sınava girmediğini” anlatıyor.
Buna karşılık, farklı örnekler de var. Örneğin, etkin pişmanlıktan yararlanan bir diğer itirafçı, Süper Cobra Pilotu Yüzbaşı Taha Fatih Çelik, eşiyle İstanbul’da tanıştığını, kimsenin de aracı olmadığını anlatıyor.
***
İfadelerden öğrendiğimiz bir diğer durum, hücre yapılanmasında evlilik ve bekârlığın bir kriter olarak kullanılmasıdır. Kendi aralarında evliler ayrı, bekârlar ayrı gruplandırılmaktadır. Bekâr olan örgüt mensubu asker evlendiğinde evlilerden oluşan bir başka hücreye dahil edilmektedir.
İlginç bir başka ayrıntı himmet ödemeleriyle ilgilidir. Bekârların maaşının yüzde 10’u himmet olarak örgüte giderken, örgüt mensubu evlendiğinde bu oran yüzde 5’e düşmektedir.
Görüleceği gibi, Gülen organizasyonunda hiçbir şey tesadüfe bırakılmıyor, özel hayat da dahil olmak üzere her şey mutlak bir kontrol altında tutuluyor.