T24 - Fethullah Gülen cematine bağlı ABD'deki okullara ilişkin FBI soruşturmasının perde arkasındaki gelişmeler ortaya çıkmaya başladı. Hürriyet gazetesinden Tolga Tanış, soruşturma için ABD'deki üç merkezde yaptığı araştırmayı kalme aldı.
Tanış'ın Hürriyet pazar da 'Gülen Soruşturmasının Peşinde' başlığıyla yayımlanan (15 Mayıs 2011) haberi şöyle:
Gülen soruşturmasının peşinde
Hikâye kısaca şu... Gülen Hareketi’nin ABD’de 100’den fazla okulu var. ‘Charter’ denilen, yarı özerk devlet okulları. İddiaya göre, bu okullara Türkiye’den cemaat mensubu öğretmenler getirtip hepsine çalışma vizesi (H1B) aldırıyor... Sonra bu öğretmenlerin Amerikan devleti tarafından ödenen maaşlarını kendi fonlarına aktarıyorlar. İlk kez, iki ay önce Philadelphia Inquirer gazetesi yazdı. “FBI bu yüzden Gülen Hareketi için soruşturma başlattı” diye. Oradan her yere yayıldı. Yürüyen bir öyküde şimdiye kadar bulduklarımı size de anlatıyorum...
1. WASHINGTON
Washington’dan başladım. Ve bir soruşturma varsa, bunu yürütebilecek üç kuruma ayrı ayrı sordum. Çalışma, Eğitim ve Adalet Bakanlıklarına... Çalışma Bakanlığı, çok net, “Yok” dedi. Diğer ikisi ise, “Böyle bir konuyu ne teyit edebiliriz ne de yalanlayabiliriz” diye cevap verdi.
Inquirer’ın haberinde adı geçen Amerikalı veliye ulaşmaya karar verdim. Ve veli Ruth Hocker’ı, Gülen Hareketi’nin yönettiği Pensilvanya’nın State College kentindeki Young Scholars (YSCP) okuluna sordum. Eskiden buranın okul aile birliği başkanıydı diye... Görevli Leslie Adams, “Bu konuda bir şey bilmiyorum” dedi. Ardından müdür aradı. O da aynısını söyledi. Hocker’ın numarasını sonra rehberden buldum. Ve meseleyi bir de bana anlatmasını rica ettim. Dört çocuğu var. Hepsi YSCP’ye gitmiş. Bir gün okuldaki öğretmenlerin yeterince vasıflı olup olmadığı takılmış aklına. Yönetime, çalışanların geçmişlerini sormuş. Söylememişler. O da mahkemeye gitmiş. İstediği bilgiyi almış.
Fakat yönetimle arası açıldığı için de okulla bağlarını koparmış.
2010’un başında, bu sefer devlet başvurmuş Hocker’a. Ve federaller, okulla ilgili konuşmak istemişler. “Kimlerdi” dedim. “FBI ve Harrisburg Savcılığı’ndan birkaç kişi” dedi. YSCP’nin mali yapısıyla ilgileniyorlarmış. “Ne anlattılar” dedim. “Görüşmede FBI’ın bu okulları soruşturduğunu öğrendim” dedi. “Ne zamandan beri araştırıyorlarmış” dedim. “Söylemediler ama çok önce başlamışlardı” dedi. Teşekkür ettim. “Kapatmadan... Okul yönetiminden hiç baskı, tehdit gördünüz mü?” diye sordum. “Hayır. Ama arkamdan deli olduğumu söylüyorlarmış, onu duydum” dedi.
2. HARRISBURG
Hocker’dan sonra Harrisburg’a gittim. Washington’a iki saat uzaklıktaki, Pensilvanya Eyaleti’nin ufak başkentine...
Önce savcılığa uğradım. “Adalet Bakanlığı ile görüşün” dediler. FBI’ya geçtim. Bir ajan nazikçe, “Basınla konuşamayız. Philadelphia ofisiyle temas kurun” dedi. Oradan Eyalet Eğitim Müdürlüğü’ne gittim. Orada da kimsenin bilgisi yoktu.
Cuma günü ve saat artık akşama geliyordu. En son Amerikan Eyalet Sayıştayı’nı (Auditor General) denedim. Ve sonunda konuşan birilerini buldum. Hem başdenetçiyle hem de yardımcısıyla görüştüm. Ve Pensilvanya’da Gülen Hareketi tarafından yönetilen iki charter okul, YSCP ve Truebright Bilim Akademisi’nin denetim raporlarını sordum. İkisi için de şimdiye kadar hiç denetim olmamış. Ama “YSCP için şu anda bir rapor hazırlanıyor. Bir aya kadar tamamlanır” dediler. “Niye denetimde” dedim. Bahsettiğim soruşturmadan haberleri yoktu. “Rutin bir denetim. Rapor tamamlandığında size de verebiliriz” dediler.
3. PHILADELPHIA
Dört gün sonra... FBI ofisiyle görüşmek için bu sefer Washington’a üç saat uzaklıktaki Philadelphia’ya gittim. Harrisburg’daki gibi, bir ajan benimle FBI katındaki lobide buluştu. “Hiçbir bilgi veremeyiz” dedi önce. “En azından şu anda durum ne, onu söyleyin” dedim. Suratında bıkkın bir ifade... “Bakın” dedi, “Biz bu işin politik boyutuyla ilgilenmiyoruz. Spesifik suçlamaları araştırıp işimizi tamamlayacağız!” İlk defa, soruşturmayı bir devlet görevlisi teyit etmişti. “Peki ne zaman biter” dedim. “FBI soruşturmaları bürokrasi yüzünden çok uzun sürebiliyor” dedi.
Sonra Philadelphia Inquirer’a... Haberi ilk yazan Martha Woodall’a gittim. Eğitim muhabiri. “Haberin o kadar kapsamlı ki, sizi nasıl aşabiliriz bilmiyorum” dedim. Güldü. Hikâyeyi New York’ta yaşayan, yüzünü hiç görmediği araştırmacı gazeteci Claudio Gatti ile yazdıklarını anlattı. Bilgilerimizi karşılaştırdık. Sayıştay raporu ve FBI teyidinin onlarda olmadığını öğrendim. Oradan kentin kuzeyindeki Truebright’a geçtim. Okul kapanmıştı. Fotoğrafını çektim. Ve Washington’a döndüm.
SONUÇ
Durum biraz şuna benziyor... Gülen Hareketi mensupları otoyolda gaza basmış gidiyorken... Polis aşırı hızdan çevirme yaptı. Ehliyet, ruhsat istedi. Şimdi GBT’ye bakıyor. Bir şey yoksa, yoktur! Hızı düşürür. Tekrar sürmeye devam ederler. Ama varsa...
Fethullah Gülen Türkiye’deyken cemaat çok büyük, haksız baskılar yaşamıştı... Çok insana, çok aileye kötülük yapıldı. O yıllardan kalma bir alışkanlık var şimdi. ‘Tedbir’ dedikleri, içlerine işlemiş bir korkuyla... Bazen olanı olduğu gibi anlatmıyorlar. Mesela yasadışılık içermese de... “Bu okulların arasında organik bağ yok!” diyerek bazı şeyleri gereksiz yere inkâr ediyorlar.
İşte hem o GBT’den bir şey çıkar... Hem de polise o savunma mekanizmasını işletmeye kalkarlarsa... İşte o zaman yapacak bir şey yok! Kimse kurtaramaz!
Şimdiye kadar olanlardan haberiniz olsun diye anlattım. İş ilerleyince yine konuşacağız...