Dünya

Gül: Umarım İran krizi diplomasi yoluyla çözülür

13 Nisan 2010 21:26

 T24- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran'ın nükleer programı nedeniyle uygulanması düşünülen ambargoya ilişkin, ''Ümit edilir ki bu işler o noktalara gelmeden diplomasiyle yoluna sokulur'' dedi. 

     Cumhurbaşkanı Gül, konakladığı Al Bustan Palace Intercontinental Otel'de, Umman'daki temaslarını izleyen Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi. 

     Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, ''Bugün uluslararası ajanslarda Obama'nın Çin Dışişleri Bakanı ile görüşmesine ilişkin haberler yer alıyor. Yorumlarda 'Çin ilk defa İran'a yönelik bir yaptırım rejimine yeşil ışık yakabilir' deniliyor. Türkiye de Güvenlik Konseyi üyesi olduğu için ilginç bir durum ortaya çıkacak bu durumda. Türkiye yalnız kalacak gibi. Öyle bir baskı mı geliyor?'' sorusu üzerine, ''Çin ile Türkiye'nin durumu farklı. Çin, daima veto etme hakkı olan bir ülke. Dolayısıyla onların statüsüyle bizimki ayrı'' diye konuştu.  Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti: 

     ''Biz Konsey'e geçici, iki yıllığına seçilmiş bir ülkeyiz. Çin'in uzun süredir zaten bu konudaki yaklaşımı daha farklı idi ama takip eden herkes biliyor ki bu konular üzerinde uzun süredir, birkaç aydır önce Rusya, ABD bir mutabakata vardı, daha sonra Çin'i de aynı yere çekmek için bir çalışma devam ediyor. Türkiye onlardan farklı bir ülke. Önce geçici üye. Ayrıca tabii Türkiye'nin 'komşu' olmasının getirdiği ayrı noktalar var. Türkiye'nin, şu anda ne yapacak, ne olacak ve gelecek bununla ilgili kararlaştırılmış, nihai bir tezi yok ama daha önce yaptığımız tüm görüşmelerde bu süreçle ilgili, bu süreci götürenlere hep söylediğimiz şey; 'Bizi tüm süreçten tam bilgilendirin'. Bize sonunda 'Şöyle oluyor' demeyin. Bunu ben de ABD Başkanı ile paylaştım vaktiyle. Dolayısıyla süreçle ilgili bizi içeriden bilgilendirin ki değerlendirmeleri en iyi şekilde yapalım. 

     Türkiye'nin Irak tecrübesi de var biliyorsunuz. Irak tecrübesinde Türkiye'nin gördüğü çok büyük zararlar da var. Dolayısıyla sınır olmak, komşu olmak çok otomatik, peşinen görüş etmeyi biraz önlüyor ama biz daima uluslararası taahhütlerimize de sadık kalmış ülkeyiz. O açıdan bakalım nasıl seyredecek? Ümit edilir ki bu işler o noktalara gelmeden, diplomasiyle yoluna sokulur. Nihayette ambargolar, ne çeşit ambargo, nasıl olacak? Ambargoların çeşidi farklı. Ambargonun neticesi kime çıkacak? Halka mı yönetime mi neye çıkacak? Engelleyici olacak mı? Geçmişte de denenen birçok şey var. Bunlar düşmanlıkları daha artırıyor.'' 

     
     -ÖĞRENCİLERİN FARKLI İLLERDE ÜNİVERSİTE SINAVINA GİRMESİ- 

     
     Cumhurbaşkanı Gül, bir başka gazetecinin, ''Üniversite sınavlarında Güneydoğu'ya mahsus bir uygulama başladı. Bazı illerde 'kopya' iddiasıyla öğrencilerin Kıbrıs veya Trakya'daki illerde sınava girmeleri sağlanıyor. Bazı aileler kız çocuklarını göndermediler'' sözleri üzerine, ''Bunu ilk defa duyuyorum. Yani bir üniversite sınavına isteyen istediği yerde girer. Nerede müracaat ederse orada giriyor'' dedi. 

     Toplantıya katılan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker de söz alarak, ''Şırnak'tan, Kızıltepe'den bazı il ve ilçelerden daha önce bu çocukların bulunduğu yerde kopya çektiklerine dair bazı iddialar üzerine artık bilmiyorum'' dedi. 

     ''Hukuk devletinde böyle bir şey düşünemiyorum'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: 

     ''Varsa tedbiri daha çok artırırsın. Olabilir, böyle şüpheler olabilir. Ona göre tedbirini alırsın. Böyle bir tedbir olmaz ki. Böyle bir şey olur mu? KKTC bizim tanıdığımız ayrı bir devlet. Öğrenci buraya nasıl gidecek? Bilmiyorum, böyle bir şeyi ilk defa duyuyorum. Böyle bir şey söz konusu ise ilgilileri çağırıp konuşurum. Bunların tartışılması, zihinlerdeki tortusunun maliyeti çoktur. Bu çok zor. Hele bu 1-2 kişi takip altına alınır da bunu anladım, yüzlerce falan... Bunlar bizim imajımızı, görüntümüzü bozar. Ümit ederim ki bu 5-10 kişiyi aşmayan bir iştir. Buralarda bazen örgüt faaliyetleri de söz konusu oluyor bu işlerde ama tedbiri ona göre alacaksın.'' 

     Cumhurbaşkanı Gül, bir başka gazetecinin, ''Taş atan çocuklarla ilgili de bir duyarlılık oluştu kamuoyunda. Cezalar çok ağır. Adalet Bakanı'nı çağırdım, ona da söyledim. Ondan sonra hemen meseleyi hızlandırdılar. Bu anayasa değil, bir şey değil. Bir an önce kanunlaşması gerekir. Buradaki hareket tarzı, hayatı kararmak üzere olan bir çocuğu alıp kazanmak ve hayatını parlatmak olacaktır. Böyle bir şey olur mu?'' diye konuştu.