-GÜL: TÜRKİYE YÜKSELEN DONÖR ÜLKE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (A.A) - 23.09.2010 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin dünyada artık yükselen bir donör ülke haline geldiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, 65. Dönem BM Genel Kurulu Genel Görüşmeleri'nin açılışında yaptığı konuşmada, küresel ekonomik krizin ardından, "En Az Gelişmiş Ülkelerin (EAGÜ)" durumunun daha da kötüleştiğini belirtti. Bu ülkeleri küresel ekonomiyle bütünleştirmek için gerekli her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ifade eden Gül, bu çabalarda serbest ve adil ticaret ilkeleriyle uyumlu hareket edilmesi ve korumacı eğilimlerden kaçınılması gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin, gelecek yıl İstanbul'da düzenlenecek EAGÜ ile ilgili 4. BM Konferansı'na bu düşüncelerle hazırlandığını dile getiren Gül, son on yılda Türkiye'nin ekonomik göstergelerinin düzeldiğini, diğer ülkelere sağladığı kalkınma yardımlarının da arttığını belirtti. Türkiye'nin göreceli olarak artan imkanları sayesinde başkalarının kalkınmasına daha fazla yardım edebildiğini dile getiren Gül, "Türkiye, artık yükselen bir donör ülke haline gelmiştir. Türkiye merkezli sivil toplum örgütlerinin de katkılarıyla, yıllık kalkınma yardımlarımızın toplam miktarı bir buçuk milyar doları aşmaktadır" dedi. -"KÜRESEL ACİL MUKABELE (TEPKİ) YETENEĞİ" KURULMASI ÇAĞRISI- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konuşmasında, tüm üye ülkelere, doğal ve ekolojik afetler, gıda kıtlığı ve salgın hastalıklarla etkili biçimde mücadele edebilmek üzere bir "Küresel Acil Mukabele Yeteneği" kurulması olasılığını değerlendirmeleri yönünde çağrıda da bulunarak, bu oluşumun zayıf yönetişim, kamu düzeninin bozulması ve azalan doğal kaynakların yol açtığı ülke içi veya devletlerarası çatışmalardan kaynaklanan tehlikeleri azaltarak uluslararası barış ve istikrarın korunmasına da yardımcı olacağını ifade etti. Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Savunma harcamalarımızın ufak bir bölümünü bu Yeteneğin finansmanı ve tesisine tahsis ettiğimiz takdirde, küresel barış ve istikrarın korunması yolunda daha etkin sonuçlar elde edebiliriz. Ayrıca askeri açıdan işlevlerini yitirmiş ancak afet kurtarma operasyonlarında hala kullanılabilecek durumdaki savunma araç ve gereçlerimizi bir havuzda toplayabilirsek, bahsettiğim Acil Mukabele Yeteneği'ni hızla kurabiliriz. Mevcut bölgesel imkanlar, kuşkusuz bu küresel çabada faydalı bir rol oynayabilir." -BM İNSAN HAKLARI KONSEYİ RAPORUNU MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ''- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Soruşturma Komisyonu'nun ve Veri Toplama Misyonu'nun Mavi Marmara gemisine yönelik saldırı ile ilgili çalışmalarına özel önem atfettiklerini, dün yayımlanan BM İnsan Hakları Konseyi Veri Toplama Misyonu raporunu memnuniyetle karşıladıklarını, raporun bu elim hadise ile ilgili gerçeklerin ortaya çıkartılması bakımından sağlam bir hukuki çerçeve teşkil ettiğini söyledi. 65. dönem BM Genel Kurulu Genel Görüşmelerinin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, İran meselesinin çözümünün, ancak Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) yükümlülüklerine uyum ve nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanım hakkına saygı çerçevesinde mümkün olabileceğine işaret etti. Gül, bu çerçevede, Tahran Bildirisi ve geçen Temmuz ayında İstanbul'da düzenlenen toplantının, değerlendirilmesi gereken bir fırsat penceresi açtığını belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, bu meselede diplomatik yollardan başka alternatif bulunmadığı kanaatinde olduklarını da kaydetti. -ORTADOĞU BARIŞ SÜRECİ- Ortadoğu barış süreciyle ilgili olarak da Ortadoğu'da kalıcı barışın tesisinin, dünyada barış ve istikrarın anahtarı olduğunu belirten Gül, ''Bölgenin barışa kavuşamamış olması, ne yazık ki dünyanın diğer bölgeleri için ciddi ve olumsuz stratejik sonuçlar doğurmaktadır'' diye konuştu. Gül, bu nedenle Türkiye'nin, Ortadoğu'da kapsamlı barışa ulaşılmasını hedefleyen tüm çabaları her zaman desteklediğini belirterek, bu çerçevede ABD Başkanı Barack Obama'nın gayretlerini takdirle karşıladıklarını, İsrail ve Filistin arasında doğrudan görüşmelerin başlamış olmasından memnuniyet duyduklarını kaydetti. ''Bu yeni girişimin, bizleri yaşayabilir ve adil bir çözüme yaklaştırmasını diliyoruz'' ifadesini kullanan Gül, diğer taraftan, Gazze'deki insani trajediye son verilmediği sürece, kalıcı barış yönünde ilerleme kaydedilmesinin çok zor olduğunu vurguladı. -KIBRIS'TAKİ MÜZAKERELER- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kıbrıs'taki müzakerelerden elde edilecek olumlu sonuçların, Doğu Akdeniz'i süratle AB içerisinde bir barış, istikrar, işbirliği ve refah bölgesine dönüştüreceğini kaydetti. Gül, Kıbrıs Türk tarafının, 2004 referandumuyla çözümü isteyen taraf olduğunu kanıtladığını, hakkaniyete aykırı biçimde çözümsüzlükten muzdarip olmaya da devam ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, ''Bu vesileyle BM Genel Sekreteri'nin, Kıbrıs Türklerinin üzerindeki izolasyonun kaldırılması ve dünyayla bütünleşmelerini sağlayacak adımların atılması yönünde uluslararası topluma yaptığı çağrıyı yinelemek isterim'' dedi. -TÜRKİYE-YUNANİSTAN- Cumhurbaşkanı Gül, 2010 yılının Türk-Yunan ilişkileri bakımından fevkalade bir yıl olduğunu da belirtti. Gül, Yunanistan ile bu yıl kurulan ''Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'' mekanizmasının, iki ülke ilişkilerini yapılandırılmış ve kurumsal bir aşamaya ve böylelikle umut verici bir geleceğe taşıyan önemli bir adım teşkil ettiğine inandıklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, buna ilave Ege Denizi'ndeki tüm önemli meselelerde Yunanistan'la aralarındaki görüş farklılıklarını, uluslararası hukuka uygun biçimde, her iki ülkenin hakları ve meşru çıkarlarını gözeten bir çerçevede çözüme kavuşturmaya kararlı olduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, ''Ege Denizi, Türkiye ile Yunanistan arasında bir dostluk ve işbirliği denizi haline gelmelidir'' ifadesini kullandı.