Ekonomi

Gül: Mikro reformlara ağırlık verme zamanı gelmiştir İSTANBUL (A.A)

07 Aralık 2011 15:50

-Gül: Mikro reformlara ağırlık verme zamanı gelmiştir İSTANBUL (A.A) - 07.12.2011 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün Türkiye ekonomisinin sağlam makroekonomik temelleriyle, büyük bir kamu borcu ve finansal kriz altında ezilen Avrupa ekonomilerinden kendini ayrıştırdığını belirterek, ''Artık başta cari açığın düşürülmesi ve reel sektörün rekabet gücünün artırılması gibi yapısal bazı sorunlara yoğunlaşmak için imkan ve kabiliyetlerimizi teşvik etmek zorundayız. Şimdi bu konuyla ilgilenmemiz gerekmektedir. Bu bağlamda yenilik kapasitesini artıracak mikro reformlara ağırlık verme zamanı gelmiştir'' dedi.  Cumhurbaşkanı Gül, himayesinde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Turkcell stratejik ortaklığında Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye İnovasyon Konferası'nın açılışında yaptığı konuşmada, yüksek oranlı büyümeyi gerçekleştirebilmek için bütün gayretlerin toplam faktör verimliliğini artıracak reformlara yoğunlaştırılmasının önemine işaret etti. Bu verimliliği artırmanın en etkili yolunun da inovasyon, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık verilmesi olduğunu kaydeden Gül, TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmada da bunun altını özellikle çizdiğini anımsattı. -''Güven ve istikrar ortamı'' Cumhurbaşkanı Gül, işletmelerin araştırma, geliştirme, inovasyon, tasarım ve markalaşma yeteneklerini ve becerilerini artırmaları için her türlü desteğin verilmesinin önemine işaret ederek, ''Türkiye'nin bir yandan bilgi üreten, diğer yandan ürettiği bilgiyi ticarileştiren ve yurt dışına ihraç eden bir yapıya kavuşmalıdır. Bu şekilde dönüşüm geçirmiş bir ekonomi, gerek ekonomik istikrar gerekse ödemeler dengesiyle ilgili sorunlara karşı en güçlü teminattır'' diye konuştu. Son yıllarda yakalanan güven ve istikrar ortamının, ülkeye orta ve uzun vadeli programlar hazırlama imkanı verdiğini,  bu mevzuda bir süre önce uzun yıllardır ihtiyacı hissedilen Sanayi Stratejisi Belgesi'nin uygulamaya konulmasını takdirle karşıladığını belirten Gül, bu belgenin temel hedeflerinden birinin de Türkiye'yi orta ve yüksek teknolojili sektörlerde üretim, teknoloji ve ihracat üssü haline getirmek olduğunu aktardı. -''Milli inovasyon sistemi nasıl olmalı''- Gül konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Milli inovasyon sistemimiz başta hükümet olmak üzere özel sektörün ve akademik camianın etkin eş güdüm ve işbirliğini sağlayacak bir vasıfta olmalıdır. Bunun altını tekrar çiziyorum. Eğer bütün paydaşlar arasında bir eşgüdüm söz konusu olmazsa o zaman kaynakların da etkin bir şekilde kullanılmadığını görüyoruz. O bakımdan son dönemde alınan kararları doğru olarak gördüğümü bir kez daha ifade etmek isterim. Özellikle üniversitelerde bilgi üretim süreciyle reel sektörün gerçekleştirdiği araştırma, geliştirme ve üretim süreçlerinin entegre hale getirilmesiyle bu faaliyetlerin kamu tarafından yönlendirilmesi ve desteklenmesi hayati önem taşımaktadır. Türkiye'de söz konusu faaliyetlerin koordinasyonu ve desteklenmesi bakımından da umut verici gelişmeler yaşanmaktadır. Geçen sene araştırma ve geliştirme harcamaları 2000 yılına göre 3 kat artarak, 9 milyar lirayı aştı.'' Cumhurbaşkanı Gül, 2010 yılında tam zamanlı ve eş değer ARGE personeli sayısının 82 bine, araştırmacı sayısının ise 64 bine ulaştığını ifade ederek, bu rakamların 2000'li yıllardaki sayıların yaklaşık 3 katı olduğunu söyledi. Gül, 2009 yılında ilk defa özel sektörde tam zamanlı çalışan ARGE personeli sayısının yüksek öğretimde çalışanların sayısını geçtiğini bildirdi. Türkiye'nin teknoparkların öneminin ancak 2000'li yıllarda anlayabildiğini, bugün Türkiye'de 32'si faal olmak üzere 43 teknopark bulunduğunu, bunların 31 tanesinin de farklı şehirlerde olduğunu belirten Gül, bunun önemli olduğuna inandığını dile getirdi.  Cumhurbaşkanı Gül, teknoloji alanında kaydedilen başarıların takip edileceği en önemli göstergelerden birinin de sınai mülkiyet hakkı olduğunu, geçen yıl patent ve faydalı model başvuruları sayısının tarihte ilk kez 11 bini geçtiğini kaydetti. -AB fonları- Cumhurbaşkanı Gül, geçen yıl BM toplantısı vesilesiyle gittiği New York dönüşünde Boston'a uğradığını ve oradaki Türk akademisyenlerle bir araya geldiğini anımsatarak, şöyle devam etti: ''Orada benim dikkatime getirilen bir istatistik rakam vardı, çok etkileyici. ABD'de mühendislik ve teknoloji alanında doktora yapan Türk öğrencilerin sayısı İngiliz, Fransız ve Alman öğrencilerin toplamından daha çoktur. Bunun çok önemli bir potansiyel olduğunu söylüyorum ve bu çerçevede Türkler gerek ABD gerekse Avrupa bilim dünyasının dışında değil, tam onun içindedir. Tabii ki AB çerçeve programı çerçevesinde, Avrupa'nın bilimsel araştırmalarının içindeyiz, çünkü oraya maddi katkı da yapıyoruz. 6. Çerçeve Programı, 2003 ve 2006 yılları arasında uygulandı. Bildiğiniz gibi AB'ye dahil her ülke, milli gelirlerinin belli bir oranını bu fonda topluyor ve bilimsel araştırmaları destekliyor. Türkiye'nin 6. Çerçeveye katkısı 231 milyon avrodur. 231 milyon avro verdik ki Türk bilim adamları bu dünyadan kopmasın. 2007-2013 yılları arasında uygulanan 7. çerçeve programı kapsamında ise 360 milyon avro veriyoruz. Sadece Türk bilim insanları Avrupa bilim alanından ayrılmasın, onun dışında kalmasın diye. Şüphesiz ki, oraya verilen katkılar karşılında alınan fonlar var. Türk bilim adamlarının sunduğu projeler desteklenmekte, bu desteklenme karşılığında faydalandığımız fonlar vardır. Burada memnuniyetimi ifade etmek istiyorum. Biz, 7. Çerçeve Programında verdiğimizden daha fazla fon almaktayız, bu sevindirici bir husustur.'' -''Türkiye, Avrasya'nın yükselen hilali''- Cumhurbaşkanı Gül, geçen hafta İngiliz Sanayi Odaları Konfederasyonu Genel Kurulu'nda ifade ettiği gibi, ekonomik bakımdan Türkiye'nin artık Avrasya'nın yükselen bir hilali olduğunu vurgulayarak, ''Şimdiden pek çok uluslararası danışmanlık ve finans kurumları bunun farkındadır ve 2050 yılında Türk ekonomisinin Avrupa'nın ikinci büyük ekonomisi olacağını raporlarında açık bir şekilde öngörmektedirler. Bunun en son örneği Goldman Sachs'ın raporlarında görülmektedir. Önümüzdeki 10-15 yıllık süreçte bilimsel, teknolojik, askeri ve ekonomik açıdan ciddi bir yakalama ve öne geçme çabası içine girmemiz ve milletimizi bu yönde harekete geçirmemiz, orta vadeli hedeflerimizi oluşturmaktadır'' diye konuştu. İnovasyonun dünyayı küçülttüğünü, tarihin akışını hızlandırdığını vurgulayan Gül, ''İnovasyonun ivme kazandırdığı küreselleşme adeta toplumların kimyasını değiştirmiştir. Bugün Arap baharının ortaya çıkışında El Cezire, internet ve Youtube'un katkılarını görmezden gelmek mümkün değildir.  Bu nedenle inovasyonun milletimizin bugününü ve geleceğini şekillendiren en önemli güçlerden biri olduğuna samimiyetle inanıyorum. Ancak şunu da hatırlatmak ihtiyacı duyuyorum ki, millet olarak tarihin hızla akışı karşısında bilim, teknoloji ve inovasyon konusunda yürümek değil, gerçekten koşmak zamanıdır. Çünkü yürüyenler geride kalmaktadır, koşanlar ancak mesafeleri kapatmakta ve başkalarıyla aralarındaki mesafeyi daha da açmaktadırlar.''