Taha Akyol
(Hürriyet, 18 Haziran 2012)
Başbakan Gül olacak!
Uzun süredir değişmeyen oy eğilimlerine göre Tayyip Erdoğan 2014’te cumhurbaşkanı olacak.
Peki ondan sonra parti lideri ve başbakan kim olacak? Anayasa Mahkemesi’nin son kararı bu yönde Gül’ün elini güçlendirdi.
Peki, Gül’ün kendisi bunu istiyor mu ve siyaseten de mümkün olur mu?
Gazeteciler, Cumhurbaşkanı Gül’e ikinci defa aday olup olmayacağını sordular, işte cevabı:
“Bakarız, önümüzde daha çok süre var. Hep beraber konuşuruz!”
Süresi dolunca köşeye çekilecek bir cumhurbaşkanının sözleri değildir bunlar. Gül ve Erdoğan karşı karşıya gelmeyeceklerdir ama Gül kenara çekilmeyecektir. Siyasete devam edeceği konumun başbakanlık olmasını düşünmesi tabiidir.
Gül ne düşünüyor?
Gül’ün niyeti hakkında boş bir spekülasyon mu yapıyorum? Hayır.
Yukarıya aldığım sözlerinden başka, Gül’ün Çankaya’daki aktivitesi, özellikle yurt gezileri ve toplumla ilişkileri de süresi dolunca kenara çekilmeyeceğinin bir kanıtıdır. Yaşı da siyasete devam etmeye müsait olduğu gibi, böyle birikimli, tecrübeli bir devlet adamını emekliye ayırmak ülke için de israf olur.
Gül’ün başbakan olmayı düşündüğünden şüphem yok. Peki, siyaseten mümkün olur mu? Bu noktada Erdoğan’ın tavrı önemli.
Erdoğan’ın tavrı
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararının ardından, Başbakan Erdoğan, Mersin kongresinde “Hedefimiz 2023” diye konuşurken “Bizde makam kavgası asla olmaz” diye vurgulama yaptı. Kendisinin Çankaya’ya çıkmasıyla parti lideri ve başbakanın kim olacağından başka ortada kavga çıkaracak bir “makam” sorunu mu var?!
Erdoğan’ın bu konuyu kastettiği kesindir. Makam sorunlarını “kadim kardeşlik geleneğimize göre” çözeceklerini söyleyerek Gül’le kendi arasında bir kavga olmayacağının mesajını verdi.
Ayrıca bir gerçek daha var: Başkanlık, yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanı denilen ve başbakanlık makamını önemsizleştiren formüller kamuoyunda tutmadı.
AKP’nin parlamentodaki sayısı da anayasayı bu yönde değiştirmeye yetmiyor.
Belli ki makamlar parlamenter sistem içinde işleyecek.
Artık ayıp olur
Bazı AK Partililer Anayasa Mahkemesi’nin “İkinci defa aday olunabilir” şeklindeki kararını eleştirdiler, hukuki kanaatleri böyle olabilir tabii...
İşin ta başında, “İkinci defa aday olunamaz” diye kanun çıkarmak Gül’e karşı nazik bir davranış değildi, yanlıştı. Artık başkanlık veya partili cumhurbaşkanı falan gibi sistem tartışmalarına da gerek yok. Zira hukuken kesinleşmiştir: Yeni cumhurbaşkanı ve yeni başbakan bugünkü anayasal yetkilerle bu makamlara geleceklerdir. Siyaset de dilini bu gerçeğe göre ayarlamalıdır. Gül’ün ikinci defa adaylığı sorulduğunda, AK Partili bir grup başkanvekilinin “Başbakan karşısında kim aday olsa önemi yok” gibi kibirli sözler etmesi de yanlıştır.
İki başlılık gerçeği
İkisini de halkın seçtiği cumhurbaşkanı ve başbakan elbette iki başlılıktır, çatışmaya açıktır. Çözüm, başka kargaşalar getirecek olan başkanlık sistemi değildir.
Bizde cumhurbaşkanını halkın seçmesi kuralı, 2007 yılında getirildi. Üzerinde çalışılmış, altı doldurulmuş bir sistem olarak değil, o zamanki bir krize çözüm olsun diye...
2014’ten sonra cumhurbaşkanı ve başbakan “kadim kardeşlik geleneğimize göre” çatışmadan sakınarak anayasal sınırlar içinde çalışmalı, uzun vadede ise normal parlamenter sisteme geçmeliyiz, yani sonraki dönemlerde cumhurbaşkanını öncelikle Meclis seçmeli, seçemezse halka gidilmeli.