Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Kayıp Trilyon” davası kapsamında yargılanabileceğine ilişkin mahkeme kararını değerlendirdi.
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre; Cumhurbaşkanı’nın siyasal sorumsuzluğunun tartışmasız olduğunu kaydeden Kanadoğlu, “Tek başına yaptığı işlemler hakkında yargı mercilerine başvurulamaz. Bu ilke olarak cumhurbaşkanının, görevi sırasında ve görevi nedeniyle işlediği suçlardan da cezai sorumluluğu bulunmadığını belirlemektedir. Ancak maddenin üçüncü fıkrası, bu ilkeye bir ayrık hal getirmektedir. O da vatana ihanet” dedi.
‘Olmaması onu sorumsuz kılmaz’
Cumhurbaşkanı’nın kişisel suçlarından sorumlu olduğuna ilişkin anayasada herhangi bir hüküm olmadığını anımsatan Kanadoğlu, “Ancak bu yokluk, onu sorumsuz kılmaz. Sorumluluk, ceza kurallarının eşitliğinin ve zorunluluğunun doğal sonucudur. Anayasada herhangi bir düzenleme olmadığı için cumhurbaşkanı hakkında, sade bir vatandaş ya da dokunulmazlığı kaldırılmış milletvekili gibi işlem yapılması gerekir. Cumhurbaşkanlığı makamına duyulan saygıya bağlanan boşluk, kıyas yoluyla doldurulamaz” değerlendirmesini yaptı.
Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmeden önceki göreviyle ilgili suçlarda, önceki görevin gerektirdiği soruşturma usulüne tabi olduğuna işaret eden Kanadoğlu, anayasa ve içtüzükte kişisel suçlara ilişkin hüküm yer almadığından genel hükümlere göre işlem yapılması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanının kişisel suçlarından sorumlu olduğuna ilişkin anayasada herhangi bir hüküm olmadığını belirten Kanadoğlu, bunun nedeninin “Hiçbir ülke, yargı önünde aklanmadan, mahkûmiyeti halinde milletvekili seçilme yeterliliğini ortadan kaldıran zimmet, rüşvet, irtikap, sahtecilik, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma vs. gibi suçlarla itham edilenlerin cumhurbaşkanlığına aday olacağını ve seçileceğini tahmin ve tasavvur etmediği için anayasalarına bu yolda bir düzenleme getirmemiştir. Bizim anayasamızda da bu olasılığın gerçekleşmesi öngörülmemiştir” sözleriyle açıkladı.
Sabih Kanadoğlu, ister görevi sırasında suç işleyen cumhurbaşkanları olsun, isterse milletvekiliyken suç işlediği iddia olunan ve milletvekili dokunulmazlığından yararlanan, cumhurbaşkanı seçilmesi nedeniyle dokunulmazlığı sona eren cumhurbaşkanları olsun, bu hallerde haklarında sade bir vatandaş ya da dokunulmazlığı kaldırılmış milletvekili gibi işlem yapılması gerektiği vurguladı.
Kanadoğlu, “Anayasada, kişisel suçları hakkında mevcut boşluk dolduruluncaya kadar, cumhurbaşkanları herhangi bir dokunulmazlığı bulunmayan sade vatandaş kimliği taşırlar” dedi.