Diyanet İşleri Başkanlığı'nın aylık dergisinde Star Wars serisindeki Jedi savaşçıları eleştirildi. Yazıda, "Jedi savaşçılarının dini olan Jediism günümüzde Hıristiyan toplumlarda taraftar bularak yayılmaktadır. Avustralya'da 70 bin kişi, İngiltere'de 390 bin kişi kendisini 'Jedi' olarak tanımlamıştır" denildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın aylık dergisinde Star Wars serisindeki Jedi savaşçıları eleştirildi. Yazıda, "Jedi savaşçılarının dini olan Jediism günümüzde Hıristiyan toplumlarda taraftar bularak yayılmaktadır. Avustralya'da 70 bin kişi, İngiltere'de 390 bin kişi kendisini 'Jedi' olarak tanımlamıştır" denildi.
Diyanet'in aylık dergisi bu ay ilginç bir konuya yer verdi. Sinemayı eleştiren Diyanet'e cevap tanıdık bir isimden geldi.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bilal Yorulmaz tarafından kaleme alınan yazıda, sinemanın yeni bir din oluşturduğu öne sürüldü, Star Wars (Yıldız Savaşları) serisinde geçen Jedi savaşçıları örnek gösterildi.
Radikal’in haberine göre, yazıda, “Star Wars serisinde geçen ve Jedi savaşçılarının dini olan Jediism günümüzde Hıristiyan toplumlarda taraftar bularak yayılmaktadır. Avustralya’da 70 bin kişi, İngiltere ’de 390 bin kişi kendisini ‘Jedi’ olarak tanımlamıştır” denildi.
‘Sinemada dindarlar kötü gösterildi’
Dergide Türk sinemasına yönelik ise “Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren dindar karakterler yalancı, düzenbaz, şehvet düşkünü, vatan haini olarak sunulmuştur. Muhsin Ertuğrul’la başlayan bu olumsuz tutum, sonraki dönemlerde de devam etmiştir. Bu filmlerde dindarlar ve din adamları, köydeki ağanın yanında olan, onun halkı ezmesine yardım eden ya da ev sahibi olup kiracısına zulmeden insanlar olarak resmedilirken din, insanları kandırmak için kullanılan bir afyon olarak sunulmuştur” eleştirisi yer aldı.
İnek Şaban eleştirisi
Türk sinemasının kullandığı bir diğer yolun ise dini çağrışımlı isimleri alay edilen ve toplumun alt sosyokültürel ve ekonomik tabakasında bulunan karakterlere vererek bu isimlerin ve temsil ettikleri dinin itibarını yıkmak olduğu savunularak şu ifadelere yer verildi:
“Müslümanlarca kutsal kabul edilen bir aya ait olan ve erkek çocuklarına ad olarak verilen bu isim, günümüzde itibarını kaybetmiştir. 1960’lı yıllarda, yılda yaklaşık 3 bin bebeğe bu isim verilirken, ‘Hababam Sınıfı’ ve diğer bazı filmlerin etkisiyle 2009 yılında sadece 113 bebeğe ‘Şaban’ adı verilmiştir.”
İlahiyatçı Abdülaziz Bayındır: Bir tarafdan dine karşı şeyler varken, bir taraftan da bir savunma mekanizması ortaya çıktı. Etki-tepki meselesi derken Türkiye ’de doğru bir din anlayışı belirmeye başladı. Şiddete yönelmediği sürece bu tür filmlerin olması doğal.
Tarık Akan: Bu eleştiriler çok saçma
Sinema sanatçısı Tarık Akan: Bu eleştiriler saçma hatta saçmanın da ötesinde. Üniversite bu insanlara nasıl öğretmenlik görevi veriyor? Allah aşkına bu insanlar hangi çocukları yetiştirecek de bu ülke ayakta kalacak?