T24 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AKP'nin bugün TBMM Başkanlığı'na sunacağı anayasa değişiklik paketi ile ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gül, anayasa değişikliği konusunda görüş farklarının olabileceğini ama çatışmadan sakınmak gerektiğini vurgularken, "Farklı görüşler tabii olacak. Fakat farklılıklar kırıcı mücadelelere dönüşmemeli" dedi.
Çankaya Köşkü'nde Gül'le konuşan Milliyet gazetesi yazarı Taha Akyol'un bugünkü (30 Mart 2010) yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘Çankaya sofrası’ndayız. Kısa bir sohbetten sonra “Gündemdeki anayasa ve hukuk tartışmaları konusunda görüşlerinizi almak istedim” diyor:
- Bu görüşleri gerekli kişilerle paylaşacağım.
Demek ki, Başbakan’a iletecek...
Gül, daha önce anayasa değişikliği konusunda iktidara şu ilkeyi “telkin ettiğini” belirtiyor:
- Taslakta kamu vicdanını rahatsız edecek aşırılıklar olmamalı ve AB kriterleri esas alınmalı.
‘Diplomalı iki vatandaş’
Gül, görüş farklarının olabileceğini ama çatışmadan sakınmak gerektiğini anlatıyor:
- Yüzde yüz mutabakat istenirse çoğulculuk olmaz. Farklı görüşler tabii olacak. Fakat farklılıklar kırıcı mücadelelere dönüşmemeli.
Hepimiz taslakta Cumhurbaşkanı’na aşırı yetki tanındığını belirtiyoruz, eleştiriyoruz. Cumhurbaşkanı bu eleştirimize katılıyor:
- Bir de ‘üniversite mezunu iki vatandaş’ seçmemi koymuşlar taslağa! Bunu çıkarın dedim. Sanıyorum çıkardılar.
Demek ki bu komik maddenin pazar günü taslaktan çıkarılması Gül’ün “telkiniyle” olmuş...
Dışarıya çıktığımızda hepimiz Gül’ün ‘siyasi olgunluğundan’ takdirle bahsettik.
Parti kapatma
Katılımcıların eleştirileri: Taslak aceleye getirilmişti, yazım hataları bile vardı, seçimden sonra getirilmesi daha iyi olurdu...
Ve, tartışmalı bir konu parti kapatma... Kapatmanın zorlaştırılmasını herkes gerekli görüyor. Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Mustafa Bumin, bu yöndeki konuşmalarını hatırlatıyor, parti kapatma sebeplerinin azaltılmasını savunuyor. Kapatma davasına ‘Meclis Komisyonu’nun “ön izin” vermesi fikrini eleştiriyor.
Hikmet Sami Türk, savcının kapatma davası açmadan önce Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda onay almasını savunuyor. Prof. Ergun Özbudun ve ben, ön iznin “tehlike” faktörünü değerlendirmek üzere Yargıtay’dan değil parlamentodan alınması gerektiğini savunuyoruz.
Bundan başka parti kapatmanın “şiddet” faktörüne bağlanması konusunda görüş birliği olduğunu söyleyebilirim.
Yüksek Yargı’nın dili
Yargıtay eski Başkanı Osman Aslan taslağı eleştiriyor; HSYK üyelerini sadece Yüksek Yargı’nın seçmesini istiyor. Çeşitli kaynaklardan üye seçilmesinin çatışma yaratacağını örnekler vererek anlatıyor.
Osman Aslan “kuşatma, devlet çöker, yargıyı ele geçiriyorlar” gibi politik çağrışımlar yapan polemikçi bir dil kullanmıyor. Hukuki ve tecrübi bir dil kullanıyor. Bu dilin daha etkileyici olduğunu gördüm, ben de etkilendim...
Konuşma sırası bana geldiğinde ortaya sandık konulup tabanda HSYK için seçim yapılması konusundaki eleştirilerimi de dile getirdim: Hukuk geri planda kalır, itikadi, etnik, politik faktörler etkili olur...
HSYK için hayati sorun
Yargı kökenli katılımcılar dahil, hepimiz şu konuda tam bir görüş birliği içindeyiz:
- HSYK üyeleri görev süreleri bitince emekli olmalı; ona göre de üyeliğe seçilmek için 60 yaş sınırı getirilmeli!
Bu niye o kadar önemli?
Çünkü HSYK üyesi bir yargıç görev süresi bitince Yargıtay’a dönmek istiyorsa, kendisine ‘seçmen’ olacak hâkim ve savcıları Yargıtay üyesi yapmak için çalışıyor!
Zaten “kooptasyon, kapalı kast, oligarşi” gibi eleştirilerin sebebi budur. Belki kavganın bu kadar şiddetli olmasının da sebebi budur.
Referandum, nasıl?
Konuyu Ersin Kalaycıoğlu açtı: Cumhurbaşkanı Meclis’ten geçen bir taslağı ayrı paketler halinde referanduma sunamaz mı?
Hikmet Sami Türk, 10. Cumhurbaşkanı Sezer’in böyle yaptığını belirterek bunun mümkün olduğunu savundu.
Ben Anayasa’nın 175. maddesinin buna engel olduğunu belirttim, Türk, maddede çelişkiler olduğunu söyledi.
Bu konuda Cumhurbaşkanı’nın sözleri:
- Taslak Meclis’ten nasıl geçer, hukuki durum nedir, bunlara bakacağım.
Son sözü Tarhan Erdem söyledi:
- Teknik ayrıntılar tartışılabilir ama işin özü çok önemli: Değişim mi, statüko mu? Taslak değişim diyor. Genel itibariyle olumlu buluyorum.
Prof. Özbudun ve ben Erdem’e katıldığımızı ifade ettik.
Ayrılırken gördüm ki, hepimizde Cumhurbaşkanı’nın iktidara “yapıcı telkinler”de bulunacağı kanaati oluşmuştu.