Gündem

(Görüntülü Haber) Akademisyenler 'çocuk istismarı'nı görüştü

Hasan DEMİRBAŞ/ANTALYA, (DHA) - İSTANBUL Kültür Üniversitesi'nin (İKÜ) 'Çocuk İstismarı' temasıyla düzenlediği Uluslararası İnsan Hakları Akademisi 4'üncü Kış Akademisi, Antalya'da başladı

07 Nisan 2018 12:52

Hasan DEMİRBAŞ/ANTALYA, (DHA) - İSTANBUL Kültür Üniversitesi\'nin (İKÜ) \'Çocuk İstismarı\' temasıyla düzenlediği Uluslararası İnsan Hakları Akademisi 4\'üncü Kış Akademisi, Antalya\'da başladı. İKÜ\'nün düzenlendiği Uluslararası İnsan Hakları Akademisi 4\'üncü Kış Akademisi, \'Çocuk İstismarı\' başlığıyla, Yargıtay üyeleri, eski Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, İKÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Güzel, İKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dr. h.c. mult. Bahri Öztürk, Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Durmuş Tezcan, Türkiye ve farklı ülkelerdeki akademi dünyasından isimler ve gazetecilerin katılımı ile Antalya Kundu\'daki bir otelde başladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan İKÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Güzel, istismarın iyi niyeti kötüye kullanma anlamında kullanıldığını söyledi. İstismarın bütün toplumlarda ortaya çıkabilen 3 farklı türü bulunduğunu belirten Prof. Dr. Güzel, çocukların pornografik yayınlarda kullanılması ve fuhuşa zorlanmasının cinsel istismarın bir parçası olduğunu kaydetti. Özellikle cinsel istismarın yoğun utanç, suçluluk duyguları nedeniyle bu konunun gizlenmesine neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Güzel, “Çocuğun cinsel istismarına tanık olmuş ya da duymuşsanız bunu ciddiye almanız gerekiyor\" dedi. KASTRASYON TARTIŞMA KONULARINDAN BİRİ İKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dr. h.c. mult. Bahri Öztürk ise çalıştayların konularını bir yıl önceden belirlediklerini kaydetti. \'Çocuk istismarı\' konusunun da bir yıl önce belirlendiğini kaydeden Prof. Dr. Öztürk, farklı kültürleri ve karar mercilerini bu çalıştayla bir araya getirdiklerini söyledi. Cezayir, Fas, Tunus, Macaristan, İtalya ve Almanya\'dan konukları olduğunu aktaran Prof. Dr. Öztürk, toplantının sonunda konuya yönelik somut bilgileri elde etmeyi umduklarını belirtti. Prof. Dr. Öztürk, “Toplantı sonrasında bazı önerilerde bulunmak istiyoruz. Özellikle son günlerde çokça konuşulan kimyasal kastrasyon (hadımlaştırma) tartışma konularımızdan biri olacak. Uygulanabilirliğini tartışacağız. Yargıtay üyelerimizden biri, cezaların uygulanabilir olması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Çok ağır cezalar öngörebilirsiniz ama eğer hakim ve savcı bunu uygulamada yansıtabilecek durumda görmezse kendini, kravatını taktığı için iyi halden indirir, hafif tebessüm ettiği için indirim yapar. Sizin iyi niyetle getirmiş olduğunuz cezalar etki gösteremeyebilir\" diye konuştu. KASTRASYONUN GERİ DÖNÜŞÜ YOK Panik mevzuatına ihtiyaç olmadığını belirten Prof. Dr. Öztürk, bu suça yönelik Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ başkanlığında oluşturulan komisyonun çalışmalarının başarıya ulaşacağına inandığını dile getirdi. Prof. Dr. Öztürk, kastrasyonun bir çözüm olarak önerildiğini belirterek, şöyle konuştu: “Kastrasyonun sıkı kayıt ve şartlara bağlanmasında fayda var. Zira bunun geri dönüşü yok. Kaş yaparken göz çıkarmamak da gerekir. Temennimiz bu meseleye önce yasal düzenlemelerin yapılması. TCK\'nın 103\'üncü maddesi o kadar ağır bir madde ki özellikle cinsel istismar söz konusu olduğu zaman ispat meselesi konusunda o kadar büyük sıkıntılar var ki. Kadının beyanı cezaya yetiyor. Başka bir şeye gerek yok. Yargıtay \'kadın iffetini boş yere ortaya koymaz\' diyor, doğrudur. Ama koyanlar da olabilir. O zaman ne yapacaksınız? Hem mağdur ve mağdureleri korumamız lazım, hem de fail olarak karşımıza çıkanları suçunu ispatlayabilecek durumda olmamız lazım. Bir kadının \'taciz\' diye bağırması 5 seneden başlıyor, başka şeye gerek yok. İstismara açık konu olduğu çok açık. Bunun bir ölçüsü olması gerekir. Bu ölçü nedir, ne değildir, başka ülkelerde durum nasıl, bu toplantıda bunlara bakacağız.\" \'SADECE CEZA HUKUKU İLE ÇÖZÜLEMEZ\' Ceza hukukundan her zaman medet umulmasının doğru olmadığını kaydeden Prof. Dr. Öztürk, “Halbuki ceza hukuku, hukuk devletlerinin çaresiz kaldığı yerlerde devreye giren bir sistemdir. Suçun cezasını vermekle toplumsal barışı sağladığımızı düşünüyoruz. Bunun gerçek nedenlerini muhakkak bulmamız lazım. Bu sadece ceza hukuku ile çözülecek bir şey değil\" dedi.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir