Google'daki işini bırakarak, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in danışmanı olan Taylan Yıldız, ABD'den Türkiye'ye neden döndüğünü anlattı.
"Dünyada yetişen beyinlerimizin dönecek ülkesi olsun diye döndüm, yurtdışına gitmek istemeyenler gitmek zorunda kalmasın diye döndüm. Devlet okullarında okudum, devletin sunduğu sağlık hizmetleri ile iyileştim, ailem devlet memuru idi. Bugünümü borçlu olduğum ülkeme, borcumu ödemek için döndüm" diyen Yıldız, "Nasıl bize dünyaları veren annemizin başı sıkışırsa elimizdeki her şeyi bırakırız, varımızı yoğumuzu hiç düşünmeden ona harcarız, bana bu kadar emeği olan vatanımın zor durumda olduğunu gördüm de döndüm" diye anlattı.
"Vatanından vazgeçmenin kendinden vazgeçmek" olduğunu ifde eden Yıldız, "Vatanından umudunu kesmek, kendini köksüz ve renksiz bir hayata mahkum etmektir; umut biziz ve bizler var oldukça umut bu topraklarda kalmaya, yeşermeye devam edecek!" değerlendirmesinde bulundu.
Yıldız'ın yazısı şöyle:
Hani okul biter evden ayrılırsınız. Belki başka bir kente göçersiniz. Hayatın sürprizlerine, acılarına tek başınıza göğüs gerersiniz. Anneniz babanız uzaklardadır artık... Her gün sıcak çorbanızı eksik etmeyen anneniz, en zorunlu ihtiyaçlarını bir kenara bırakıp, size söylemeden gizlice çantanıza para koyan babanız yoktur yanınızda.
Çocukluğu geride bırakmanın haklı gururu ve özgürlüğe ilk adım ile başınız döner. Bir daha ailenizle yaşamayı da düşlemezsiniz belki. Ama onların desteğini, dualarını her zaman hissedersiniz. Hala gölgesinde huzurla uyuduğunuz, görünmez çınarlardır onlar.
Vatandan ayrılıp yurtdışına gitmek de böyle bir şey, benim ve birçoklarımız için. Bir bilinmeyene yelken açtık, binbir maddi ve kültürel sıkıntılar yaşayarak yeni bir hayat kurmaya çalıştık. Ama her zaman arkamızda eğer başaramazsak bize bağrını açan bir ülkemiz vardı. “Yavrum, sakın sıkma canını. Bir şey olursa biz hep yanındayız.” diyen annenin sıcaklığını hissederdik ülkemizi düşünürken...
Yurtdışında, dönecek vatanı olmayan yabancı arkadaşlarımız da oldu. Onlar göç ettikleri ülkeye mahkumdular. Yurtdışı onların kendilerini gerçekleştirecekleri, büyüyüp gelişecekleri bir fırsattan çok, bir kaçış yeriydi. Çoğunun çocuğu oldu, vatanlarında yetiştirmek istediler, dönemediler...
Ben de doktora için ABD’ye gittiğimde Türkiye benim için her zaman kendimi yetiştirip geri döneceğim güvenli limanımdı. 2000’li yılların başlarında mezun olan arkadaşlarım Türkiye’ye döndüler ve mutlu da oldular. Sonraki yıllarda dönüş yapanlar birkaç sene içerisinde ABD’ye geri dönmek zorunda kaldılar. Ne yetkinliklerini kullanacakları iş vardı, ne de kendilerini ifade edebilme özgürlüğü. Son yıllarda Türkiye’ye dönüş fikri artık insanların aklının ucundan bile geçmez hale geldi.
“Türkiye’ye niye döndün!” diyorlar bana , işte bu sebepten döndüm. Dünyada yetişen beyinlerimizin dönecek ülkesi olsun diye döndüm, yurtdışına gitmek istemeyenler gitmek zorunda kalmasın diye döndüm. Devlet okullarında okudum, devletin sunduğu sağlık hizmetleri ile iyileştim, ailem devlet memuru idi. Bugünümü borçlu olduğum ülkeme, borcumu ödemek için döndüm. Nasıl bize dünyaları veren annemizin başı sıkışırsa elimizdeki her şeyi bırakırız, varımızı yoğumuzu hiç düşünmeden ona harcarız, bana bu kadar emeği olan vatanımın zor durumda olduğunu gördüm de döndüm.
Peki vatanımızı kurtarmak bana mı kaldı? Hayır bana değil, hepimize kaldı. Herkesin imkanları yettiğince taşın altına elini koyması gerekiyor, özellikle donanımlı insanların, hayalleri olan ve bu hayalleri gerçekleştirmeye enerjisi olan gençlerin. Bu yüzden ilk amacım benim profilimdeki insanların da politikada yer bulabileceğini gösterip, işlerinde yetkin ve deneyimli vatanseverlere yol açmak. Ama bugüne kadar yeterince insan çıkıp da ben de varım demedi maalesef. Demek ki daha çok çalışmamız, arkadaşlarımıza rahat bir politik alan yaratmamız gerekiyor.
Bugüne kadar 25 il gezip 45 üniversitenin öğrencilerine Türkiye, girişimcilik ve teknoloji ile nasıl kurtulur anlatmaya çalıştım. Bu gezilerde bana gösterilen sevgiyi, o sıcaklığı hiçbir şeye değişmem. Bana kucak açan herkesten Allah bin kere razı olsun. On canım olsa onunda da yine dönerdim Türkiye’ye. Kaldı ki daha yolun başındayız. Türkiye’yi karış karış gezip 21. Yüzyılda haklı yerini alan güçlü Türkiye’mizi nasıl kurarız bunu dinlemek isteyen herkese anlatacağız.
Benim gelişimdeki samimiyeti birkaç kişi anlamamış olmalı ki hemen “Bu adam olsa olsa ajandır” iftirasında bile bulundular. Ne yazık ki aynı insanlar, artan beyin göçüne isyan eder, gidene küser, dönene de ajan der. Kendi içinde böyle yaman çelişkiler yaşayan insanları kendi çelişkileri ve karanlıklarıyla başbaşa bırakmam gerektiğini öğretti hayat. Onlara m evzu vatansa gerisi teferruattır duygusunu anlatamazsınız.
Her şey bir yana, bu yolculukta o kadar çok vatanseverle tanışıp onlarla yürüme şerefine ulaştım ki, onların emeklerini düşündükçe kalbim sızlıyor. Birlikte gençlik buluşmaları yaptık, STK’larımıza ulaştık, esnaf ziyaretleri yaptık, konferanslar verdik ve daha neler neler... Bu arkadaşlarımın sadece bir yılda başardıklarına bakarsak, Türkiye’mizde çalınmadık kapı, dinlenmedik dert, konuşulmadık genç bırakmamak hiç de zor değil.
Hep beraber başaracağız ve başarmak zorundayız. Vatanından vazgeçmek, kendinden vazgeçmektir; vatanından umudunu kesmek, kendini köksüz ve renksiz bir hayata mahkum etmektir; umut biziz ve bizler var oldukça umut bu topraklarda kalmaya, yeşermeye devam edecek!