Eskişehir'deki Gezi protestoları sırasında, üniversiteli Tevfik Caner Ertay'ı saklandığı otoparkta dövüp araç bagajında hastaneye götüren üç polis hakkındaki davada mahkeme eylemin 'yaralama' değil, 'işkence' kapsamına girdiğini kaydederek, dosyayı ağır ceza mahkemesine gönderdi. Soruşturma sırasında savcılık Ertay'ın dövülmesini "sistematik olmadığı" iddiasıyla işkence saymamış ve bu yönden takipsizlik kararı vermişti.
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre 2-3 Haziran 2013’teki Gezi Parkı gösterileri sırasında kaçarak otogara sığınan üniversite öğrencisi Tevfik Caner Ertay, polis memurları Adem Arslan ve Ahmet Kızıl tarafından 'sebepsiz yere tekme ve tokat vurularak' dövüldü. Polis İzzet Erkan ise bizzat vurmasa da iki polisin yanında durarak, saldırıya destek verdi. Ertay’ın bindirildiği aracı kullanan polis Mevlüt Saldoğan tanık olarak alınan ifadesinde, gencin bu polisler tarafından dövüldüğünü söyledi.
Savunmalarında her ne kadar “Biz hiç karşılaşmadık” deseler de Araç Takip Sistemi ve kamera kayıtlarına göre üç polisin, olay saatinde eski otogarda bulunduğu anlaşıldı. Polis Arslan ve Kızıl’a Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 87/3. maddesine göre 'kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak süretiyle kasten yaralama' suçundan en az sekiz yıl hapis cezası verilmesi istendi. Erkan’a ise suça yardım ettiği gerekçesiyle dört yıl hapis cezası talep edildi.
Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Ertay’ın avukatı Esra Başbakkal Kara ve Pınar Çelik Arpacı, yapılan muamelenin işkence olduğunu vurgulayarak, dosyanın görevsizlik kararıyla ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istedi. Hakim Hakkı Aydoğan, “mağdurun yaralanma şekli, özellikleri, buna ilişkin adli tıp raporu, iddia edilen deliller ve beyanlar dikkate alındığında olayın işkence boyutunun da değerlendirilmesi ve bu kapsamdaki iddiaların dikkate alınması gereği” görevsizlik kararı verdi. Dosya, Eskişehir Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
Bu arada diğer şüpheliler hakkında takipsizlik kararı verilmişti. Kararda, Ertay’a yönelik eylemin işkenceye girmediği, çünkü sistematik olmadığı savunuldu. Ertay’ın konduğu aracın gözaltı aracı olduğu ve bu amaçla kullanıldığı kaydedilirken; araçla götürüldüğü AKP il binası önünde eski İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün ve iki şube müdürü tarafından dövüldüğü iddiasının doğrulanmadığını ifade edildi. Oysa bu iddia, yalnızca Ertay tarafından değil, gencin bulunduğu aracı süren polis Mevlüt Saldoğan tarafından da dile getirilmişti.
Ayrıca Polis Başmüfettişi Zeki Acar’ın hazırladığı disiplin soruşturması raporunda Ertay’ın cep telefonunun önleyici dinleme kapsamında takip edildiği ve saklandığı yerin böylece bulunduğu ortaya çıkmıştı. Raporda, polis Adem Arslan, Ahmet Kızıl ve İzzet Erkan’ın gelip Ertay’ı yakaladığı ve ‘darp ederek’ eski otoparkın avlusuna indirdikleri belirtilmişti. Avluda Komiser Yardımcısı Murat Umutlu ile polisler Mevlüt Saldoğan, Ömer Faruk Albayrak, Emre Koç, Mehmet Nuri Eliaçık ve Adil Çavdar’ın beklediği kaydedilerek, “Bu noktada üçüncü darp olayının yaşadığı iddiasının mevcut olduğu” ifade edilmişti.
Son olarak aracın AKP il binasının önünde durdurulduğu, eski Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün ile şube müdürleri Mustafa Arık, Ayhan Karayel ve Halil Kısalar’ın burada beklediği ve dördüncü darbın bu anda gerçekleştiği vurgulanmıştı. Raporda, “Darp eyleminin de vatandaşın canını koruma görevini yasalarla üstlenmiş olan görevliler tarafından hiçbir mukavemet yaşanmaksızın yakalandıktan sonra ve tekerrür halinde gerçekleştirildiği ve sorumlu amirlerin de bilgisinin bulunduğu öğrenilmiştir” denilmişti.
Arslan, Erkan ve Kızıl’a ‘Emniyet binalarına getirilenleri dövmek’ten 12 ay süreli, 4 polis hakkında ‘amirlerden bilgi saklamak’tan 4 ay kısa süreli, Aygün, Karayel ve Umutlu hakkında ise ‘Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak’tan 16 ay süreli durdurma cezası talep edilmişti.