Gündem

Gezi Parkı davasında hapis cezasına çarptırılanlar için adalet nöbeti: Türkiye, insan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini kaybetmiştir

"Gezi Parkı biziz; Gezi yargılanamaz"

05 Mayıs 2022 17:14

İstanbul’da avukatlar, meslektaşları Can Atalay ve Gezi Parkı Davası’nda diğer hapis cezasına çarptırılanlar için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde "Adalet Nöbeti" tuttu. Avukatlar, verilen mahkûmiyet kararlarının Türkiye'nin tarihine kara bir leke olarak geçtiğini söyledi. Can Atalay, Mücella Yapıcı ve Tayfun Kahraman ise bulundukları cezaevlerinden Adalet Nöbeti'ne gönderdikleri ortak mesajda, "Türkiye ne yazık ki uzunca bir süredir insan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini kaybetmiştir. Biz memleketimizin eşit ve özgür geleceği insan haklarına saygılı, sosyal bir devleti gerekirse dişimizle, tırnağımızla söke söke kazanacağız" dedi.

İstanbul Adalet Sarayı’nın C Kapısı girişinde bulunan Atrium alanında bir araya gelen avukatlar, “Gezi Parkı biziz. Gezi yargılanamaz” diyerek "Adalet Nöbeti" tuttu. CHP Milletvekili Mahmut Tanal, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Ahmet Şık da nöbete katıldı. Atrium'dan alkışlarla adliyenin önüne geçen avukatlar, burada basın açıklaması yaptı.

Konuşmacılardan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu şunları söyledi:

"Arkadaşlarımız Gezi Parkı'na sahip çıkmışlardı"

"Biri ağırlaştırılmış müebbet, diğerleri 18 yıl hapis cezası alan arkadaşlarımız için bugün buradayız. Arkadaşlarımızın suçsuzluğunu, aksine de bir o kadar haklılığını bir kez daha burada dile getirmek istiyorum. Ne yapmıştı bu arkadaşlarımız? Toplumsal duyarlılık, vicdan, mesleki sorumluluklarının bir gereği olarak, İstanbul'un son açık alanlarından biri olan Gezi Parkı'na sahip çıkmışlardı. Park betonlaşmasın, inşaat firmalarına peşkeş çekilmesin, ranta alet edilmesin diye onurlu ve demokratik bir mücadele başlatmışlardı."

"Gezi suçlu değil"

"Bu mücadele Gezi'de toplumsal muhalefetin, demokratik hak taleplerinin, özgürlük taleplerinin, adalet çığlıklarının meşru zeminini oluşturdu. Yatay bir birleşme ve bütünleşme zemini ve bu zemini demokrasinin, umudun, dayanışmanın, özgürlüğün ak tohumları atıldı. Bu tohumlar filizlendi. Onlar artık her yerdeler. Arkadaşlarımız suçlu değiller. Gezi suçlu değil, Gezi'ye börek taşıyan anneanneler, haklarını arayan işçiler, sömürüye karşı duran emekçiler 'biz de varız' diyen LGBTİ artı bireyler, özgür üniversite isteyen gençler, kadın cinayetlerine, şiddete karşı çıkan kadınlar. Hepsi Gezi'deydi."

"Haklı mücadelemizi sürdüreceğiz"

"Gezi'de filizlenen o tohumları, el ele birlikte attılar. Bize düşen de bu filizleri yeşertmek ve çoğaltmaktır. Bir suçlu arıyorsak bu suçluyu Kaz Dağları'nda, Cerattepe'de, Soma'da, Atatürk Orman Çiftliği'nde arayalım. Buralara bakalım. Oraları yağma ve talanın merkezi haline getiren, ormanları katleden, çevreyi yok eden, su havzalarını talan eden kararları verenlere bakalım. Arkadaşlarımıza suçlu değiller ve arkadaşlarımız haklıydı. Haklıyız. Ve sonuna kadar haklı mücadelemizi sürdüreceğiz. Korkmuyoruz. Arkadaşlarımızı en kısa zamanda geri alacağız."

Avukat Elif Pınar Aşık ise şunları söyledi:

"Bu hüküm Türkiye'nin tarihine kara bir leke olarak geçti"

"26 Nisan 2022 günü Gezi Davası'nın görüldüğü yargılamada eşi benzerine az rastlanır bir kararla karşılaştık. Bizler Gezi Davası boyunca 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, adına yargılama denen ancak şu an Bakırköy'de ve Silivri'de bulunan arkadaşlarımızı cezalandırmaktan ve onları özgürlüklerinden yoksun bırakmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmeyen bir faaliyetle karşılaştık. Yargılama demekten utanç duyduğumuz bu faaliyet sonucunda sıfatları hâkim, savcı olan kişiler tamamen tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmiş yargı organları tarafından bir hüküm verildi. Eminiz ki bu hüküm Türkiye'nin tarihine kara bir leke olarak geçti."

Bu hüküm hayatını bu kenti korumaya adayan mimar Mücella Yapıcı hakkında aynı fiilden ötürü yargılandığı davada kesinleşmiş beraat kararı olunmasına rağmen verildi. Bu hüküm bir şehir planlamacısı, bir akademisyen olarak Tayfun Kahraman, kente karşı hayır dediği için dur dediği için bunun mücadelesini verdiği için verildi. Bu hüküm meslektaşımız, yoldaşımız, Avukat Can Atalay, haksızlıklara karşı hukukla mücadele verdiği için Soma’da, Hendek'te yaşamak için hayatta kalabilmek için emeğini harcayan, canı pahasına çalıştırılan işçilerin yanında olduğu için, Aladağ'da yurtlarda katledilen 11-12 yaşındaki kız çocuklarının yanında olduğu için Validebağ Korusu’nda, Gezi Parkı'nda bu memleketin ağacının, suyunun, toprağının ve insanının yanında olduğu için verildi."

"Bu toprakların gördüğü en onurlu halk direnişi kirletilmeye çalışıldı"

"Bu hükümle birlikte bu toprakların gördüğü en onurlu halk direnişi kirletilmeye çalışıldı. Türkiye'de hukukun, demokratik itirazların ve umudun üzerine karanlık bir perde örtülmeye çalışıldı. Ancak biz biliyoruz ki bu hüküm katilleri değil, şiddete karşı yaşamı savunanları cezalandırmak için verildi. Biz biliyoruz ki bu hüküm Gezi Parkı hala Taksim Meydanı'mızın en güzel yerinde kılına dahi dokunulmadan duruyor diye verildi. Biz biliyoruz ki bu hüküm, haklı itirazlarımız birer birer teslim olsun, en demokratik, en yaşamsal ve en barışçıl taleplerimiz için bir daha asla sesimiz çıkmasın diye verildi. Ama biz biliyoruz ki karanlık gidecek ve Gezi kalacak."

"Gezi'yi savunmaya devam edeceğiz"

"Bugün Bakırköy'de ve Silivri'de arkadaşlarımız, AKP gömleğini çıkartıp, yargı cübbesinin üstüne giyen hakimlerin değil demokratik ve barışçıl mücadeleye yön veren insanca ve onurlu yaşamı savunan halkın adaletine güveniyor. Bu güvenle birlikte Gezi'yi savunmanın onuruyla hayatlarına adadıkları bu mücadele devam ediyor. İşte bu yüzden bu karanlık gidene kadar insan, hava, su ve toprak için adalet sağlanana kadar, yurttaşlarımız bir kere daha polis şiddetiyle katledilmeyene kadar, kadınların kahkahasına, gençlerin mizahına, barışı talep eden, birbirlerine kenetlenen ellere gaz fişeği ve TOMA’yla saldıranlarla bunlara ilişkin talimatları verenlerin cezasız kalmayacağını görene kadar Gezi'yi savunmaya devam edeceğiz."

"Adalet bir gün herkese lazım olacak"

"Hayatını kamusal alanları savunmaya adayanlara kamu yararı için kent mücadelesine adayan Mücella Yapıcı mesleğinin başına dönene kadar bu zulme dur demeye devam edeceğiz. Herkes için bir kentin mümkün olduğunu göstermeye çalışan, kente karşı suçların karşısında duran Tayfun Kahraman, ‘hocama dokunma’ diyerek itirazlarını dile getiren öğrencilerinin yanına dönene kadar bu zulme dur demeye devam edeceğiz. Onurlu meslektaşımız, yoldaşımız, Avukat Can Atalay, bu adliyenin içinde sanık koltuğunda otururken değil, cübbesiyle tekrar hayatını, mücadelesini adadığı, hukukun, eşitliğin ve adaletin müdafi olana kadar bu zulme karşı dur demeye devam edeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki adalet bir gün herkese lazım olacak. İşte o zaman o karanlıklar, aydınlığa kavuşacak."

Adalet Nöbeti’ne cezaevinden mesaj gönderen Mücella Yapıcı, Cana Atalay ve Tayfun Kahraman’ın ortak mesajını Avukat Mehmet Cengiz Babalı okudu. Mesajda şöyle denildi:

"İnsan haklarına saygılı, sosyal bir devleti dişimizle, tırnağımızla söke söke kazanacağız"

"Değerli arkadaşlar gösterdiğiniz yüksek dayanışma ve sahiplenme için hepinize, her birinize teker teker çok teşekkür ederiz. Az önce içinden çıktığınız ve şu anda önünde bulunduğunuz binanın özellikle ceza davaları açısından hukukla pek de ilgisinin kalmadığını artık kabul etmek zorundayız. Türkiye ne yazık ki uzunca bir süredir insan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini kaybetmiştir. Biz memleketimizin eşit ve özgür geleceği için insan haklarına saygılı, sosyal bir devleti gerekirse dişimizle, tırnağımızla söke söke kazanacağız.

"Gezi direnişimiz bu memleketten ve insanımızdan umudu kesmememiz gerektiğini kanıtlayan tarihsel bir andı"

"Gezi direnişimiz bu memleketten ve insanımızdan umudu kesmememiz gerektiğini kanıtlayan tarihsel bir andı. Gezi, bu memleketin ve aydınlık geleceğimizin mümkün ve elimizi uzattığımızda erişebileceğimiz kadar yakınlıkta olduğunun göstergesidir. Yarın 6 Mayıs, gencecik yaşlarında en zor koşullarda dahi boyun eğmeyen, idam sehpasında dahi bugün en çok ilkeleş duyduğumuz kardeşleşmeyi haykıran Deniz’ Hüseyin ve Yusuf'un mücadelesi bizlere bu yüzden hep birlikte mücadele edeceğiz. Ve hep birlikte kazanacağız. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için."

Adalet Nöbeti’ne katılarak avukatlara destek veren CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ise şunları söyledi:

"Arkadaşlarımız şu anda tutsak ve arkadaşlarımız suçsuz"

"Arkadaşlarımız şu anda tutsak. Haksız, hukuksuz yere tutsak edilen birçok kişi gibi. Arkadaşlarımız şu anda tutsak ve arkadaşlarımız suçsuz. Hepimiz biliyoruz. Ama arkadaşlarımızın suçsuzluğundan daha önemli bir şey daha var: Gezi'de eşitlik, özgürlük isteyen milyonlar gibi arkadaşlarımız haklı aslında. Ve bu arkadaşlarımızın Gezi'deki milyonların haklılığı aslında korkutuyor bugünün kötülüğünü. Bugünün iktidarda olan kötülüğünü."

"O kaybedecek adalet kazanacak; o kaybedecek insanlık kazanacak"

"Şunu bilsinler ki o kaybedecek adalet kazanacak. O kaybedecek insanlık kazanacak. Ve arkadaşlarımız bugüne kadar olduğu gibi haklılıklarıyla mücadelelerini sürdürmeye devam edecekler. Gezi'de milyonlar eşitlik için, doğa için, kardeşlik için, belki de dünyanın en barışçıl, en haklı, en meşru eylemini gerçekleştirirlerken birileri öfkeyi örgütlerken o barışçıl eylemlere karşı, kendilerine gazeteci diyen birileri de oradaki öfkeyi yalanları üzerinden meşrulaştırıp Gezi'ye nereye koymak istendiğini görüyorlar ve ona alet oluyorlardı."

Biz haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. O gün Gezi'yi o şekilde hatırlatan ya da topluma yaymak isteyenleri de unutmayacağız diyorum. İster içeride olalım ister dışarıda. Haklı olmak en büyük gücümüz olacak. O zaman o nedenle korkması gerekenler bizler değiliz, korkması gereken onlar."

CHP Milletvekili Mahmut Tanal ise şöyle konuştu:

"Gezi olaylarını hazırlayan, tetikleyen neler oldu?"

“Gezi olaylarını hazırlayan, tetikleyen neler oldu ülkemizde derseniz mevcut olan bu iktidar döneminde, o dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı döneminde 23 Nisanlar yasaklandı, 29 Ekimlerin kutlanması yasaklandı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın kutlanması yasaklandı, Atatürk anıtlarına çelenklerin konulması yasaklandı. O dönemde 'İki ayyaş' denildi. O dönemde sezaryenle doğum yapmak yasaklanıyordu. O dönemde temel hak ve özgürlükler kısıtlanıyordu.

İşte Gezi olayları, o dönemde siyasi iktidarın bu otoriter, baskıcı rejiminden dolayı bu meydana geldi. Ne isteniliyordu Gezi'de? Adalet isteniliyordu. Ne isteniliyordu? Özgürlükler isteniyordu. Ne isteniliyordu? Çevre talan edilmesin deniliyordu. Peki şimdi Silivri Cezaevi'nde bulunan arkadaşlarımız ne ile suçlandılar? Siyasi iktidarı, hükümeti darbe ile, darbe teşebbüsüyle yargılandılar. Değerli arkadaşlar, bu arkadaşlarımız Gezi ve Taksim'deki imar değişikliğini dava ettiler, davayı kazandılar. Bu kararların uygulanmasını istedikleri için bugün darbeci ilan ediliyor."

"Darbeyi yapan mevcut siyasi iktidar"

"Buna aslında bir mahkeme kararı denilmez, buna bir hukuk belgesi denilmez. Olsa olsa buna bir siyasi belge denir. Adil yargılama yok, adalet yok, Anayasa yok, kanun yok, hukuk yok, adalet yok, tarafsız ve bağımsız yargıç yok değerli kardeşlerim. Darbeyi yapan mevcut siyasi iktidar. Hukuku tanımayanlar, Anayasayı tanımayanlar darbecidir. Hukukun üstünlüğünü tanımayanlar darbecidir. Mahkemeleri rehin alanlar darbecidir."

"Mahkeme anayasal bir suç işlemiştir"

"Onun için arkadaşlarımıza hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerden dolayı ceza verilmiştir. Bu bir hukuksal belge değil bu siyasi belgedir. Hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş bulgular delil olarak tespit edilemez. Bu şekliyle mahkeme anayasal bir suç işlemiştir. Olayın takipçisi olacağız. Geçmişte Ergenekon'da Balyoz'da müebbetle ceza verenler şu anda FETÖ'den cezaevindeyse bugünkü Anayasa'yı ihlal edenler de unutmasınlar günün birinde hukuk içerisinde kalarak onlar da yargılanacaklardır." (ANKA)