T24 - Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde, Er Uğur Kantar'ın vefatı ile ilgili basında çıkan haberler hakkında açıklama yapıldı.
Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, şiddeti ve kötü muameleyi önlemeye yönelik tedbirlerin kararlılıkla uygulandığı belirtilerek, “Ancak maksatlı kişi ve çevreler tarafından münferit olayların genelleştirilerek, TSK mensuplarının büyük bir bölümüne teşmil edilme gayretleri ve buna benzer olayların devamlı gündemde tutularak vatandaşlarımızı Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ve yükümlüleri vatan hizmetinden soğutma ve TSK'yı tartışmalar içine çekme çabalarının, ülkesini gerçekten seven değerli ve sağduyulu halkımızın vicdanlarında akamete uğratılacağına ve halkımızın, içinden çıktığı bu milli ordusuna daima destek vereceğine gönülden inanılmaktadır” denildi.
Anadolu Haber Ajansı'nda yer alan habere göre, Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde, Er Uğur Kantar'ın vefatı ile ilgili basında çıkan haberler hakkında açıklama yapıldı. Uğur Kantar ile ilgili, 14 Ekim 2011'de bir açıklama yapıldığı, ancak bazı basın-yayın organlarında Kantar'ın aile bireylerine atfen yapılan ve TSK'yı suçlayan açıklamalar karşısında, ikinci bir açıklama ile kamuoyunun doğru ve şeffaf bir biçimde bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtildi.
Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı 28. Mekanize Piyade Tümen Komutanlığında vatani görevini yapan Piyade Er Uğur Kantar'ın, birliğinde bir arkadaşı ile kavga etmek suretiyle “hoşnutsuzluk yaratmak” suçundan dolayı bölük komutanı tarafından 7 gün oda hapsiyle cezalandırıldığı ve cezasının infazı için 18 Temmuz 2011'de Tümen Disiplin Ceza ve Tutukevine konulduğu kaydedildi.
Açıklamada, 25 Temmuz 2011'de saat 13.00 sıralarında Tümen Disiplin Ceza ve Tutukevinden çıkış işlemleri yapılırken fenalaşarak bayıldığı, vücudundaki epilepsi (sara hastalığı) benzeri kasılmalar ve yüksek ateş nedeniyle, bir subay refakatinde önce kışla revirine ve müteakiben de acil olarak Lefkoşa Doktor Nalbantoğlu Devlet Hastanesine sevk edildiği bildirildi.
Tümen Komutanlığınca durum şüpheli görülerek 25 Temmuz 2011 saat 16.00'da İdari Tahkikat Heyeti görevlendirildiği ve heyet tarafından 17 personelin ifadesine başvurulduğu aktarılan açıklamada, Tümen Komutanlığının 26 Temmuz günü saat 04.00'de, Tümen Disiplin Ceza ve Tutukevinde görevli altı gardiyanı görevlerinden aldığı ve yerlerine yeni personel görevlendirdiği kaydedildi.
Tümen İdari Tahkikat Heyeti'nin hazırladığı rapor doğrultusunda, Tümen Komutanı'nın 26 Temmuz günü saat 09.10'da Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığından askeri savcı talep ettiği ve aynı gün saat 11.00'de askeri savcının duruma el koyduğu ve soruşturmaya başladığı belirtilen açıklamada, askeri Savcının, soruşturma kapsamında iki gardiyanı gözaltına aldığı ifade edildi.
Soruşturma devam ederken merhum er Uğur Kantar'ın hayati tehlikesinin devam etmesi üzerine,
Ankara'dan askeri ambulans uçağı talep edildiği ve 26 Temmuz saat 23.00'de Ankara GATA Hastanesine sevk edildiği belirtilen açıklamada, Kantar'ın, GATA Hastanesi Anestezi Yoğun Bakım Ünitesi'nde, 79 gün yoğun olarak her türlü tıbbi işlem yapılmasına rağmen, 12 Ekim saat 22.30'da vefat ettiği kaydedildi.
'Sağlık durumu takip edildi'
Gözaltına alınan iki gardiyanın 27 Temmuz günü Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından tutuklandığı anımsatılan açıklamada, şöyle denildi:
“4 Ağustos 2011 tarihinde merhum Uğur Kantar'ın babası Aydın Kantar, avukatı Muharrem Kılıç ile birlikte KKTC'ye gelerek Tümen Komutanlığından bilgi almak istemiştir. Kendileri bizzat Alay, Tabur ve Bölük Komutanları ile görüştürülmüş ve bilgilendirilmişlerdir. Kantar'ın babası ve avukatı, 26 Temmuz tarihinden itibaren bazı aile fertleri tarafından bölük komutanına açılan tehdit içerikli telefonlardan dolayı üzüntülerini belirtmişler ve onlar adına özür dilemişlerdir.
Talep ettikleri bütün sorular cevaplandırılmış, istenildiği takdirde bölükteki bütün arkadaşları ile görüşebilecekleri ifade edilmiş, fakat kendileri buna gerek duymamışlardır. Kendilerine KKTC'de bulundukları süre içinde araç tahsis edilmiş, her konuda yardımcı olunmuştur. Ertesi gün askeri savcı ile görüşmeyi müteakip Alay Komutanı'nı da telefonla arayarak gösterilen alaka ve bilgilendirmeden dolayı teşekkür etmişler ve KKTC'den ayrılmışlardır.
Sıralı tüm komutanlıklar (Sn. Genelkurmay Başkanı dahil) tarafından merhumun sağlık durumu günlük olarak takip edilmiştir. 12 Ekim günü merhum Uğur Kantar'ın hayatını kaybettiği haberi birliğine ulaşır ulaşmaz, 13 Ekim günü saat 09.30'dan itibaren Alay, Tabur ve Bölük Komutanı merhumun babasını telefonla arayarak başsağlığı dileklerinde bulunmuş, babasının tepkili cevaplarına rağmen olaydan duyulan üzüntü yinelenmiş ve her türlü yardıma hazır oldukları bildirilmiştir. Ayrıca 'Başsağlığı' telgrafları da çekilmiştir.
13 Ekim günü Ankara Merkez Komutanlığınca; müteveffa er için (GATA'da vefat eden her merhum/merhumeye yapıldığı şekilde) GATA'da bir tören düzenlenmesi ve cenazenin İstanbul'a naklinin sağlanması yönünde aile ile görüşülmüş, fakat amca Hamza Kantar tören yapılmasını istememiş ve nakil için yardım talebini kabul etmemiştir. Ankara Merkez Komutanlığı ailenin bu tutumunu bir tutanakla tespit etmiştir.”
Açıklamada, konuyla ilgili iddianamenin Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından incelendiği, gizli olduğu için avukatlara henüz verilmediği, adli sürecin devam ettiği, iki gardiyanın tutukluluk hallerinin sürdüğünün öğrenildiği belirtildi.
Ailenin iddialarına yalanlama
“Merhum Uğur Kantar'ın aile fertlerinin GATA Misafirhanesinden istifade ettirilmedikleri ve annesinin başörtüsü yüzünde hastaneye alınmadığı yönündeki söylem ve yayımlar maksatlı olup tamamen gerçek dışıdır” denilen açıklamada, aile fertlerinin GATA misafirhanesinde kaldıklarını, kendi istekleri dışında misafirhaneden çıkarılmadıklarını gösteren her türlü kaydın mevcut olduğu ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla bu kayıtlardan bir bölümünün kamuoyu ile paylaşılmasının gerekli görüldüğü belirtilerek, açıklamanın eklerinde, aile fertlerinin 29 Temmuz 2011 tarihinden itibaren misafirhaneden yararlandırılması için yazılan yazı, baba Aydın Kantar'ın 29 Temmuz-16 Eylül 2011 (kesintisiz), 22-26 Eylül 2011 ve 28 Eylül-10 Ekim 2011 tarihleri arasında, annesinin 29 Temmuz-06 Eylül 2011 (kesintisiz) tarihleri arasında ve yakınlarının misafirhanede kaldıklarını gösteren otel makbuzları, 29 Temmuz 2011 tarihinden itibaren misafirhaneden istifade ettiklerini gösteren 08 Ağustos 2011 tarihli “Stajyer ve Kursiyer Misafirhanesi Günlük Aktif Kasa Raporu”, “Stajyer ve Kursiyer Günlük Otel Hasılat Tablosu”na yer verildi.
16 Eylül 2011 tarihinde kendi isteğiyle misafirhaneden ayrılan ve 22 Eylül 2011'de tekrar misafirhaneye giriş yapan baba Aydın Kantar'ın misafirhaneden çıkarılmasını gerektirecek bir durumun olmadığının yapılan incelemeler sonunda belirlendiği kaydedilen açıklamada, şöyle denildi:
“Sonuç olarak, TSK komuta kademelerinde görev yapan tüm personel, insan haklarına ve özgürlüklerine son derece saygılı ve vicdani sorumluluğunun bilincinde olarak baba-ağabey şefkatiyle görev yapmaktadır.
Şiddeti ve kötü muameleyi önlemeye yönelik tedbirler kararlılıkla uygulanmaktadır. Ancak maksatlı kişi ve çevreler tarafından münferit olayların genelleştirilerek, TSK mensuplarının büyük bir bölümüne teşmil edilme gayretleri ve buna benzer olayların devamlı gündemde tutularak vatandaşlarımızı TSK'dan ve yükümlüleri vatan hizmetinden soğutma ve TSK'yı tartışmalar içine çekme çabalarının, ülkesini gerçekten seven değerli ve sağduyulu halkımızın vicdanlarında akamete uğratılacağına ve halkımızın, içinden çıktığı bu milli ordusuna daima destek vereceğine gönülden inanılmaktadır.”