Gündem

Genelkurmay'a suç duyurusu

'İki dilli yaşam' projesinden 'endişelendiğini' açıklayan Genelkurmay Başkanlığı'na suç duyurusunda bulunuldu.

20 Aralık 2010 02:00

T24- Aydın Engin, Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu ve Baskın Oran'ın da aralarında bulunduğu bir grup Genelkurmay Başkanlığı hakkında suç duyurusunda bulundu. Genelkurmay internet sitesinde yerel yönetimlerde iki dilin kullanılması tartışmalarına ilşkin 'basın açıklaması' ile ilgili olarak grup, ayrıca 'Biz de Genelkurmay'ı Uyarıyoruz' başlıklı bir imza kampanyası başlattı.


Söz konusu eylemin Askerî Ceza Kanunu Md. 148/C ve E'ye göre cezalandırılması istemiyle, Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu, Aydın Engin, Baskın Oran, Cengiz Aktar, Cengiz Algan ve Gencay Gürsoy'un imzalarıyla bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Genelkurmay Başkanlığı hakkında suç duyurusunda bulunuldu.


İmza kampanyası


Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde, yerel yönetimlerde iki dilin kullanılmasına ilişkin BDP'nin önerisi ve tartışmalara ilşkin yayınlanan basın açıklaması ile ilgili olarak, internet üzerinden yaygın bir imza kampanyası başlatıldı

"Biz de Genelkurmay'ı Uyarıyoruz" başlıklı imza metni şöyle:

"Ülkemizde askerî darbe ve muhtıra için 27 Mayıs'tan beri tercih edilen Cuma günü (17 Aralık 2010), Genelkurmay internet sitesinde "basın açıklaması" adı altında yine emredici görüşlere rastlanmıştır.

Yerel yönetimlerin Kürtçeyi resmî dilin yanı sıra ikinci bir dil olarak kullanma tartışmaları siyaset düzleminde sürmektedir. Bu tarihini şaşırmış (anakronik) askerî müdahale, TBMM'nin yetkilerini gasp için talihsiz bir çaba, umutsuz bir meydan okuma girişiminden ibarettir. Türkiye 28 Şubat ve 27 Nisan gibi askerî disiplinsizlikleri ve suçları çoktan tarihe gömmüştür.

Dahası, demirbaşında silah bulunan kimi devlet memurları tarafından tehdit edici bir üslupla yayınlanan ve son paragrafında böyle yapmaya devam da edeceğini ilan eden bu müdahale, Askerî Ceza Kanunu Md. 148/C ve E'ye göre "1 aydan 5 yıla kadar hapis" gerektiren bir suçtur. Bu suçun duyurusu Cumhuriyet Savcılığı'na yapılmış bulunmaktadır.

Siyaset, dil veya edebiyatla uğraşmak Genelkurmay'ın üzerine vazife değildir. Bu devlet kurumunun tek vazifesi, Hükümet ve TBMM'nin talimatları doğrultusunda ülkemizi yurt dışına karşı savunmaktan ibarettir."

Metnin ilk imzacıları: Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu, Aydın Engin, Baskın Oran, Cengiz Aktar, Cengiz Alğan, Gencay Gürsoy, Ümit Kardaş


Hukukçular Birliği Vakfı'ndan da tepki


Hukukçular Birliği Vakfı, "Genelkurmay Başkanlığının internet sayfası üzerinden yapılan açıklama ile yine ve yeniden siyasi söylem içerisine girerek Türkiye’nin siyasetine müdahale etmek istediğini" savundu.

Hukukçular Birliği Vakfı’ndan yapılan yazılı açıklamada, genel seçimlere 6 ay kalmışken, iki dilli yaşam girişiminin zamanlamasının dikkat çekici bulunduğu ve oy hesapları ile yapıldığının düşünüldüğü ileri sürülerek, "Ne var ki yasama ve yürütmenin başı olan organlar tarafından dile getirilen tepkiler siyasi olarak tabii karşılanabilir ise de ancak çağdaş demokrasi kriterlerine göre olağan olmayanın, askeri bürokrasini bir gündeminde yerini almadır" ifadesi kullanıldı.


Açıklamada, Genelkurmay Başkanlığının internet sayfası üzerinden yapılan açıklama ile yine ve yeniden siyasi söylem içerisine girerek Türkiye’nin
siyasetine müdahale etmek istendiği iddia edildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:


"Genelkurmay, devletin vatandaş tarafından yönetildiği değil vatandaşın devlet tarafından yönetildiği bir siyaset kültürüyle yetiştiğinden Kürtçenin
tartışılmasını kesmek üzere böyle insan zihnini rahatsız eden bir müdahaleyi yine yapmıştır.


Türk Silahlı Kuvvetleri artık demokrasiyi özümseyerek sözde değil özde demokrat olmaları gerektiğini anlayarak söylenmesi gerekeni siyaset kurumuna,
yargı kurumuna bırakmalıdır.


Siyaset yapmak askerin görevi değildir. Elinde silah olanın çıkıp da taraf olduğunu ilan etmesi toplum tarafından açıkça darbe tehdidi olarak algılanmaktadır."


Açıklamada, özünde devletlerin güç ve kuvvet kullanmasını gerektiren durumlarda, yasama ve yürütmenin ortak işlemi ile devreye soktuğu siyasi
otoriteye bağlı olması gereken askerlerin, çok boyutlu sorunların çözümünde bir aktör olarak kendiliğinden devreye girmesinin, üniter devletin korunmasına hizmet etmeyeceği savunuldu.


"Askerlerin siyasi olaylarda bu şekilde devreye girmesinin, toplum nazarında üniter devletin hukuk zemininde değil, askeri güçle korunduğu ve sürdürüldüğü izlenimi verdiği" ileri sürülen açıklamada, bir ülke toplumunun bütün kesimlerinin birlikte yaşamasın ve medeniyetin nimetlerinden faydalanmasının ancak hukuk yoluyla gerçekleşebileceği belirtildi.


Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Askeri bürokrasinin, siyasi bir organ gibi ülkemizin hukuki, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlarına müdahil olma alışkanlığını devam ettirmesi,
toplumun kardeşlik ve farklılıklara saygı ve hukuk temelinde yükselen birlikte yaşama istek ve iradesini yok edecektir. Bu tür yersiz müdahalelerin devam etmesi
korkarız gelecekte ülkenin bölünmesine neden olacaktır."