Gündem

'Genelkurmay raporu da 2003 seminerine eleştirel bakıyor'

Sedat Ergin Hürriyet gazetesindeki köşe yazısında 2003 yılında yapılan seminer çalışmasında alınan kararları değerlendirdi.

05 Ağustos 2010 03:00

T24- Sedat Ergin Hürriyet gazetesindeki köşe yazısında 2003 yılında yapılan dönemin Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın seminer çalışmasında alınan kararları değerlendirdi.


Ergin, Balyoz Planı'nın gerçekte var olup olmadığını anlamak için irdeleyeceği bilirkişi raporlarına, 2003'teki Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın seminer çalışmasını, planlama aşamasından itibaren ele almaya başladı. Ergin, yazısında seminerin planlama aşamasından itibaren emir-komuta zincirindeki düzenin işleyişinde ve yazışmalarda önemli sorunlar olduğuna dikkat çekti.


Sedat Ergin'in köşesindeki 'Genelkurmay raporu da 2003 seminerine eleştirel bakıyor' başlıklı 5 Ağustos 2010 tarihli yazısı şöyle:


BİLİRKİŞİ Kara Pilot Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan, dönemin Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan’ın seminer çalışması için Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan gelen “Yalnızca dış tehdidi görüşün, iç tehdide bakmayın” emrini uygulamaya koymadığını, bu emre rağmen planlamayı dış ve iç tehdit üzerine birlikte kurguladığını ortaya çıkartmıştı.

Balyoz İddianamesi ve ekleri incelendiğinde, Binbaşı Erdoğan ’ın bu konudaki saptamasını aslında Genelkurmay’ın atadığı kalabalık bir bilirkişi heyetinin de önemli ölçüde paylaştığı ortaya çıkıyor.

İki rapor arasında Balyoz Planı’nın gerçekte var olup olmadığı konusunda önemli farklılıklar var. Bunu ayrıca değerlendireceğiz.

Ancak seminerin planlanma aşaması büyüteç altına yatırıldığında, Birinci Ordu Komutanlığı ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı arasındaki yazışmalarda ve emir komuta düzeninin işleyişinde çok ciddi sorunların yaşandığını her iki raporda da görmek mümkün.

TÜMGENERAL DAYSAL’IN ÖNEMLİ TESPİTLERİ

İkinci bilirkişi raporu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı Tümgeneral Mehmet Daysal başkanlığında iki kurmay albay, bir kurmay binbaşı ve bir mühendis üsteğmenden oluşan 5 kişilik bir heyet tarafından hazırlanmış. Rapor oldukça yeni, 28 Haziran 2010 tarihini taşıyor.

Bu rapor da birinci askeri bilirkişi raporunda olduğu gibi 5-7 Mart 2003 tarihlerinde Birinci Ordu karargahında gerçekleştirilen seminer çalışmasının amacının dış tehdit olduğunu vurgulayarak yola koyuluyor. Rapor, bunu iki temel belgeye dayandırıyor. Birincisi, Genelkurmay Başkanlığı’nın 20 Kasım 2002 tarihli “Tatbikatlar Programı 2003-2006 Kitabı”, ikincisi ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın 2 Ocak 2003 tarihli “2003 Yılı Tatbikatlar Programı”dır.

Gerek Genelkurmay’ın gerek Kara Kuvvetleri’nin bu planlarında söz konusu “seminerin gayesi” Türk Yunan krizini konu alan Egemen Harekat Planı’nın geliştirilmesi ve uygulama hazırlıklarının gözden geçirilmesi, yani dış tehditle sınırlıdır. Rapora göre, başında Orgeneral Çetin Doğan’ın bulunduğu Birinci Ordu Komutanlığı, 12 Aralık 2002 tarihli bir emirle ast birliklere, seminerin maksadına iç tehdidin eklendiğini bildirir.

Başında Orgeneral Aytaç Yalman’ın bulunduğu Kara Kuvvetleri Komutanlığı, bunun üzerine 3 Ocak 2003 tarihinde gönderdiği bir yazıyla iç tehdide ilişkin bölümün ertelenmesini, bu bölümün daha sonra “plan çalışması” olarak incelenmesini, ayrıca bunun için “planlanacak tarihin de bildirilmesini” Birinci Ordu Komutanlığı’na “emreder”.

Birinci Ordu Komutanlığı, ilginçtir ki, bu kesin emre rağmen 31 Ocak tarihinde ast birliklerine iç tehdidin de seminer gündemine dahil edildiği bir uygulama emri yayımlar. Bu uygulama emri, KKK’lığının 3 Ocak tarihli emri ile açık bir şekilde çatışmaktadır.

YALMAN, EMRİN DELİNMESİNE NEDEN GÖZ YUMDU?

İlginç bir nokta, Tümgeneral Daysal’ın raporunda “KKK’lığı ve 1’inci Ordu Komutanlığı karargahında yapılan incelemelerde, 1’inci Ordu K’lığının 31 Ocak tarihli (iç tehdide ilişkin) Seminer Uygulama Emrine nasıl bir cevap verildiğine dair bir kayda rastlanmamıştır” denilmesi.

Bu durumda akla şu sorular geliyor: Birinci Ordu’nun başındaki Orgeneral Doğan, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yalman’dan sözlü olarak onay alıp mı bu planlamayla girişmiştir yoksa Ankara’dan gelen emre rağmen kendi bildiği gibi mi hareket etmiştir?

Birinci Ordu’nun seminerde iç tehdidi görüşeceğini öğrenince 3 Ocak 2003 tarihinde müdahale edip “yapmayın” diyen Orgeneral Yalman, bu uyarısının dikkate alınmadığını fark ettiğinde ikinci bir uyarı göndermediyse, bu tutum değişikliği nasıl açıklanmalıdır?

Orgeneral Yalman’ın müdahale etmeme keyfiyeti, kendisinin tutum değiştirmesinden mi yoksa bir kriz çıkmaması için otoritesinin aşınması pahasına durumu sineye çekmesinden mi kaynaklanmıştır? Orgeneral Doğan’ın o yılın ağustos ayında emekliye ayrılacak olması sessiz bir çözüm olarak mı düşünülmüştür?

GENELKURMAY’DAN SEMİNERE ÖVGÜ

Havada asılı duran bu soruların yarattığı belirsizlik içinde önemli bir nokta, 5-7 Mart 2003 tarihlerinde yapılan ve irtica ve bölücülük tehditlerine dayalı senaryoların da görüşüldüğü plan seminerinde Genelkurmay Başkanlığı’ndan 6, Kara Kuvvetleri’nden 7, Hava Kuvvetleri’nden de 2 gözlemcinin hazır bulunmuş olmasıdır.

Genelkurmay gözlemcilerinin seminere ilişkin raporu dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın önüne gitmiştir. KKK gözlemcilerinin raporu ise Orgeneral Yalman ile o tarihteki Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a sunulmuştur.

Genelkurmay gözlemcilerinin hazırladıkları rapor Balyoz İddianamesi’ne ek delil dosyasının 14’üncü klasöründe yer alıyor.

Dört sayfalık bu raporda Birinci Ordu’daki Plan Semineri- 2003’ün “son derece başarılı” bulunduğu belirtiliyor. Rapordaki olur’un altında imzası olan kişi ise Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Büyükanıt’tan başkası değildir.